İngiliz ve Fransız sömürgeciliği dünyanın son birkaç yüzyılına damgasını vurduğu gibi, özellikle İngiliz sömürgeciliğinin Birinci Dünya Savaşı'ndan İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar devam eden dönemdeki faaliyetleri, dünya coğrafyasında vuku bulan bugünkü sıkıntı ve savaşların büyük ölçüde sebebini teşkil ediyor.
İngiltere ve Fransa'nın sömürgecilik faaliyetlerinde doruk noktaya ulaştıkları Birinci Dünya Savaşı'nın ertesinde, kurdukları yeni dünya düzeni ya da düzensizliği, yeni bir cihan harbinin kapısını aralamıştı. Kurulan yeni sistem, güçsüzün ve haklının ezilmesini öngörüyor, güçlü olan her zeminde herkesi eziyordu. Hal böyle olunca, bu adaletsizlik ve düzensizlik yeni bir dünya savaşıyla kendisini açığa vurmuştu.
Ama İkinci Dünya Savaşı da çözüm olmadı, aksine bugün yaşadığımız, devletlerarasındaki sınır sorunlarından, bağımsızlık mücadelelerine- özelde Irak sorunundan, Filistin meselesine, Keşmir sorunundan, Afganistan savaşına- kadar birçok sıkıntının ve haksızlığın temeli bu savaşın sonucuyla beraber atıldı. Bu konuda en büyük suçlu, şüphesiz İngiltere idi. Ama İngiltere artık yorgun düşmüştü, yeni bir halef bulmalıydı. Bu halef Amerika olacaktı. İngiltere'nin yerini Amerika alıyor, artık İngiltere'nin kendine göre şekillendirdiği dünya coğrafyasını sömürme görevi Amerika'nın eline geçmiş oluyordu. Fakat Amerika'ya geçmeden İngiltere'nin son kertede yaptıklarını iyi tahlil etmek gerekiyor, çünkü bugün hala onların rahatsızlığı devam ediyor. Hatta Amerika, İngiltere'nin yarattığı bu boşluk ve düzensizlikten kendince faydalanıyor, bu durumu istismar ediyor demek pek de yanlış olmaz.
Birinci Dünya savaşı sonrasında, Filistin'de, adı bile anılmayacak dereceden bir nüfusa sahip olan Yahudilere, Balfour Bildirisi'yle Filistin'de devlet sözü veren İngilizler, bugün Ortadoğu'da özellikle Filistin'de yaşanan kanlı olayların tek müsebbibi değil mi?. Aynı şekilde Ortadoğu'da, Irak ve Suriye gibi devletlerin sınırları cetvelle çizen ve Afrika'yı hallaç pamuğu gibi birbirine katan, Hindistan'la Pakistan'ı birbirine savaşmaya gebe bırakan İngilizler değil mi?
İngiltere: Dünyayı bu hale biz getirdik
Tam bu noktada İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw'ın İngiliz sömürgeciliğinin sebep olduğu krizleri itiraf etmesi ayrı bir anlam kazanıyor. New Statesman dergisine yaptığı açıklamada, Straw, Ortadoğu ve Keşmir'in de aralarında bulunduğu birçok sorunun temelinde İngiltere'nin yaptığı hataların yattığını itiraf ediyor.
Straw, Hindistan ve Pakistan'da çok önemli hatalar yaptıklarını itiraf ederken, İngilizler'in bölgeden çekilirken sınırların tam olarak belirlenmemesinin Hindistan ve Pakistan arasındaki Keşmir gerginliğinde etkili olduğunu ilave ediyor.
İngilizlerin Ortadoğu'dan çekilirken, Filistinlilere ve Yahudilere teminatlar verdiklerini ve Ortadoğu'daki bugünkü kısır döngünün tek müsebbibi olduklarını itiraf eden Straw, "Irak'ın tuhaf sınırlarını çizen de İngilizlerdir" demekten de kendini alamıyor. Straw'ın açıklamasının en ilginç ve anlamlı olan kısmı, Dışişleri Bakanı olarak zamanının çoğunu İngiliz sömürgeciliğinin dünyanın farklı yerlerindeki olumsuz etkilerini silmeye çalışarak geçirdiğini söylemesi.
Bugün İngiltere'nin kendine böyle bir misyon yüklemesi gerçekten anlamlı. Çünkü İngiltere ikinci dünya savaşından sonra yetkilerini ve misyonunu devrettiği ABD ile birlikte, dünyayı karıştırmaya son sürat devam ediyor. Irak'ın bütün dayatmaları kabul etmesine rağmen, vurulacak olması, geçtiğimiz yıl Afganistan'ın yerle bir edilmesi, bunun en açık örneği.
Normal şartlarda beklenen, İkinci Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre sonra çok büyük bir dünya savaşının daha gerçekleşmesiydi. Ama yeni dünya şartlarında, artık öyle bir savaşın olmasına gerek yok. Bugün dünyanın dört bir köşesinde kan akıyor olması yetmez mi?
Ya Amerika? O da bugün İngiltere'nin yarattığı bu suni krizleri kaşıyarak, kendi çıkarlarını temin etmiyor mu?
İngiltere ve Fransa'nın sömürgecilik faaliyetlerinde doruk noktaya ulaştıkları Birinci Dünya Savaşı'nın ertesinde, kurdukları yeni dünya düzeni ya da düzensizliği, yeni bir cihan harbinin kapısını aralamıştı. Kurulan yeni sistem, güçsüzün ve haklının ezilmesini öngörüyor, güçlü olan her zeminde herkesi eziyordu. Hal böyle olunca, bu adaletsizlik ve düzensizlik yeni bir dünya savaşıyla kendisini açığa vurmuştu.
Ama İkinci Dünya Savaşı da çözüm olmadı, aksine bugün yaşadığımız, devletlerarasındaki sınır sorunlarından, bağımsızlık mücadelelerine- özelde Irak sorunundan, Filistin meselesine, Keşmir sorunundan, Afganistan savaşına- kadar birçok sıkıntının ve haksızlığın temeli bu savaşın sonucuyla beraber atıldı. Bu konuda en büyük suçlu, şüphesiz İngiltere idi. Ama İngiltere artık yorgun düşmüştü, yeni bir halef bulmalıydı. Bu halef Amerika olacaktı. İngiltere'nin yerini Amerika alıyor, artık İngiltere'nin kendine göre şekillendirdiği dünya coğrafyasını sömürme görevi Amerika'nın eline geçmiş oluyordu. Fakat Amerika'ya geçmeden İngiltere'nin son kertede yaptıklarını iyi tahlil etmek gerekiyor, çünkü bugün hala onların rahatsızlığı devam ediyor. Hatta Amerika, İngiltere'nin yarattığı bu boşluk ve düzensizlikten kendince faydalanıyor, bu durumu istismar ediyor demek pek de yanlış olmaz.
Birinci Dünya savaşı sonrasında, Filistin'de, adı bile anılmayacak dereceden bir nüfusa sahip olan Yahudilere, Balfour Bildirisi'yle Filistin'de devlet sözü veren İngilizler, bugün Ortadoğu'da özellikle Filistin'de yaşanan kanlı olayların tek müsebbibi değil mi?. Aynı şekilde Ortadoğu'da, Irak ve Suriye gibi devletlerin sınırları cetvelle çizen ve Afrika'yı hallaç pamuğu gibi birbirine katan, Hindistan'la Pakistan'ı birbirine savaşmaya gebe bırakan İngilizler değil mi?
İngiltere: Dünyayı bu hale biz getirdik
Tam bu noktada İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw'ın İngiliz sömürgeciliğinin sebep olduğu krizleri itiraf etmesi ayrı bir anlam kazanıyor. New Statesman dergisine yaptığı açıklamada, Straw, Ortadoğu ve Keşmir'in de aralarında bulunduğu birçok sorunun temelinde İngiltere'nin yaptığı hataların yattığını itiraf ediyor.
Straw, Hindistan ve Pakistan'da çok önemli hatalar yaptıklarını itiraf ederken, İngilizler'in bölgeden çekilirken sınırların tam olarak belirlenmemesinin Hindistan ve Pakistan arasındaki Keşmir gerginliğinde etkili olduğunu ilave ediyor.
İngilizlerin Ortadoğu'dan çekilirken, Filistinlilere ve Yahudilere teminatlar verdiklerini ve Ortadoğu'daki bugünkü kısır döngünün tek müsebbibi olduklarını itiraf eden Straw, "Irak'ın tuhaf sınırlarını çizen de İngilizlerdir" demekten de kendini alamıyor. Straw'ın açıklamasının en ilginç ve anlamlı olan kısmı, Dışişleri Bakanı olarak zamanının çoğunu İngiliz sömürgeciliğinin dünyanın farklı yerlerindeki olumsuz etkilerini silmeye çalışarak geçirdiğini söylemesi.
Bugün İngiltere'nin kendine böyle bir misyon yüklemesi gerçekten anlamlı. Çünkü İngiltere ikinci dünya savaşından sonra yetkilerini ve misyonunu devrettiği ABD ile birlikte, dünyayı karıştırmaya son sürat devam ediyor. Irak'ın bütün dayatmaları kabul etmesine rağmen, vurulacak olması, geçtiğimiz yıl Afganistan'ın yerle bir edilmesi, bunun en açık örneği.
Normal şartlarda beklenen, İkinci Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre sonra çok büyük bir dünya savaşının daha gerçekleşmesiydi. Ama yeni dünya şartlarında, artık öyle bir savaşın olmasına gerek yok. Bugün dünyanın dört bir köşesinde kan akıyor olması yetmez mi?
Ya Amerika? O da bugün İngiltere'nin yarattığı bu suni krizleri kaşıyarak, kendi çıkarlarını temin etmiyor mu?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012

































































































