'Sorun ve sözcü olarak içinizden birini seçin'
Memun, çağırttığı hadis âlimlerine şunları söyledi: "Sorun ve sözcü olarak içinizden birini seçin. O konuştuktan sonra içinizden herhangi birinin söyleyecek bir sözü varsa bunu eklesin veya herhangi bir hatası olursa düzeltmeye çalışsın"
15.08.2017 00:00:00
Dünkü yazıda Memun, imamet ve üstünlük konularında muhaliflerle tartışarak İmam Rıza (a.s.)'a yaklaşmak istemesi üzerine, hadis âlimlerinden bir grubu münazara için saraya davet etmişti.
Devam ediyoruz?
Şeyh Saduk, Uyun-u Ahbari'r-Rıza isimli eserinde şöyle anlatıyor:
Memun, "Sorun ve sözcü olarak içinizden birini seçin. O konuştuktan sonra içinizden herhangi birinin söyleyecek bir sözü varsa bunu eklesin veya herhangi bir hatası olursa düzeltmeye çalışsın" dedi.
İçlerinden biri şöyle söyledi, "Bize göre Resûlullah (s.a.a)'den sonra insanların en hayırlısı Ebu Bekir'dir, şöyle ki; herkesin kabullenmiş olduğu bir rivayetle Peygamber (s.a.a)'in şöyle buyurduğu bildirilmektedir. "Benden sonra Ebu Bekir ve Ömer'e uyunuz." Rahmet Peygamberinin bizleri bu ikisine uymayı emretmesi şunu bildiriyor ki Peygamber, halkın en hayırlısına uymaktan başka bir şey buyurmaz."
Memun, "Çok rivayetler vardır ki ya bunların hepsi haktır ya batıldır veya bazısı hak ve bazısı batıldır. Eğer hepsini hak ve doğru olarak kabul edersek tekrar hepsi batıl olmuş olur. Çünkü bazıları birbirini yalanlıyor ama hepsini batıl bilirsek dinin ve şeriatın batıl olduğu ispatlanmış olur. Öyleyse bu iki görüş batıl olduğuna göre çaresiz üçüncü bir görüş kanıtlanmış olur ve o bazısının hak ve bazısında batıl olduğudur. Durum böyle iken bir rivayetin doğruluğuna dair delil getirmek ve böylece karşıtını reddetmek zaruri olur.
Eğer rivayetin delili hak ise ona inanmak ve kabullenmek gerekmektedir. Senin rivayetin, delili kendiliğinden batıl olan bir rivayettir. Zira Resûlullah (s.a.a) hakimlerin en bilgini, halkın en doğru söyleyeni, halkı imkânsız olan bir şeye davet etmekten ve imanlı kimseleri batıla davet etmekte herkesten daha uzaktır. Dolayısıyla bu şahıslar iki varsayımdan uzak değildir. Ya bunlar her yönden müttefiktirler, aynıdırlar veya birbirlerinden farklıdırlar. Eğer her yönden bir olurlarsa bunlar adet, sûret, sıfat ve cisim yönünden birdirler ve böyle de değil ki iki kişi her yönden bir olmuş olsun.
Ama eğer bunlar birbirlerinden farklı kişi iseler her ikisine de uymak nasıl caiz olur? İşte bu imkânsız bir durumdur. Zira sen ihtilaflı oldukları halde birisine uyduğun zaman diğerine muhalefet etmiş olursun.
Bunların ihtilaflı ve birbirlerinden farklı olduklarının delili şudur ki Ebu Bekir Rıdde ehlini (Malik bin Nuveyre'nin olayına ve Halid bin Velid tarafından yağmalanmasına işarettir; bu olay tarih kitaplarında ele alınmıştır.) tutukladı, Ömer ise serbest bıraktı, Ömer, Ebu Bekir'den Halid bin Velid'i makamından azletmesini ve Malik bin Nuveyre'yi öldürdüğü için kısas edilmesini istedi. Ama Ebu Bekir buna yanaşmadı. Ömer iki mutayı (Temettü Haccı ve kadın mutasını) haram kıldı. Ebu Bekir ise böyle bir şey yapmadı. Ömer ordu mensuplarına ne kadar ödenek yapılacağını düzenlerken, Ebu Bekir böyle bir şey yapmadı. Ebu Bekir kendinden sonra yerine birini getirdi, ama Ömer bunu yapmadı. Buna benzer olaylar çoktur." (Bu konu devam edecek)...
OKAN EGESEL
Devam ediyoruz?
Şeyh Saduk, Uyun-u Ahbari'r-Rıza isimli eserinde şöyle anlatıyor:
Memun, "Sorun ve sözcü olarak içinizden birini seçin. O konuştuktan sonra içinizden herhangi birinin söyleyecek bir sözü varsa bunu eklesin veya herhangi bir hatası olursa düzeltmeye çalışsın" dedi.
İçlerinden biri şöyle söyledi, "Bize göre Resûlullah (s.a.a)'den sonra insanların en hayırlısı Ebu Bekir'dir, şöyle ki; herkesin kabullenmiş olduğu bir rivayetle Peygamber (s.a.a)'in şöyle buyurduğu bildirilmektedir. "Benden sonra Ebu Bekir ve Ömer'e uyunuz." Rahmet Peygamberinin bizleri bu ikisine uymayı emretmesi şunu bildiriyor ki Peygamber, halkın en hayırlısına uymaktan başka bir şey buyurmaz."
Memun, "Çok rivayetler vardır ki ya bunların hepsi haktır ya batıldır veya bazısı hak ve bazısı batıldır. Eğer hepsini hak ve doğru olarak kabul edersek tekrar hepsi batıl olmuş olur. Çünkü bazıları birbirini yalanlıyor ama hepsini batıl bilirsek dinin ve şeriatın batıl olduğu ispatlanmış olur. Öyleyse bu iki görüş batıl olduğuna göre çaresiz üçüncü bir görüş kanıtlanmış olur ve o bazısının hak ve bazısında batıl olduğudur. Durum böyle iken bir rivayetin doğruluğuna dair delil getirmek ve böylece karşıtını reddetmek zaruri olur.
Eğer rivayetin delili hak ise ona inanmak ve kabullenmek gerekmektedir. Senin rivayetin, delili kendiliğinden batıl olan bir rivayettir. Zira Resûlullah (s.a.a) hakimlerin en bilgini, halkın en doğru söyleyeni, halkı imkânsız olan bir şeye davet etmekten ve imanlı kimseleri batıla davet etmekte herkesten daha uzaktır. Dolayısıyla bu şahıslar iki varsayımdan uzak değildir. Ya bunlar her yönden müttefiktirler, aynıdırlar veya birbirlerinden farklıdırlar. Eğer her yönden bir olurlarsa bunlar adet, sûret, sıfat ve cisim yönünden birdirler ve böyle de değil ki iki kişi her yönden bir olmuş olsun.
Ama eğer bunlar birbirlerinden farklı kişi iseler her ikisine de uymak nasıl caiz olur? İşte bu imkânsız bir durumdur. Zira sen ihtilaflı oldukları halde birisine uyduğun zaman diğerine muhalefet etmiş olursun.
Bunların ihtilaflı ve birbirlerinden farklı olduklarının delili şudur ki Ebu Bekir Rıdde ehlini (Malik bin Nuveyre'nin olayına ve Halid bin Velid tarafından yağmalanmasına işarettir; bu olay tarih kitaplarında ele alınmıştır.) tutukladı, Ömer ise serbest bıraktı, Ömer, Ebu Bekir'den Halid bin Velid'i makamından azletmesini ve Malik bin Nuveyre'yi öldürdüğü için kısas edilmesini istedi. Ama Ebu Bekir buna yanaşmadı. Ömer iki mutayı (Temettü Haccı ve kadın mutasını) haram kıldı. Ebu Bekir ise böyle bir şey yapmadı. Ömer ordu mensuplarına ne kadar ödenek yapılacağını düzenlerken, Ebu Bekir böyle bir şey yapmadı. Ebu Bekir kendinden sonra yerine birini getirdi, ama Ömer bunu yapmadı. Buna benzer olaylar çoktur." (Bu konu devam edecek)...
OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.