Sömürgeci Avrupa devletleri bu şekilde iktisadi kalkınmalarını hızlandırırken diğer yandan da işgal ettikleri yerlerin halklarını Hıristiyanlaştırmak ve Hıristiyanlığa hizmet etmelerini sağlamak için büyük bir gayret gösteriyorlardı.
15.yy sömürgecilerinden Portekizliler 1417'den itibaren keşif seferine başlamışlar ve 1470'lerde Gine Körgezi'ne ulaşmışlardır. Bu yolla yapılan altın ticareti 16.yy'a kadar varıldığında toplam dünya altın ticaretinin 10'da birine ulaşmıştı.Batılılar Afrika'ya yönelik altın ticaretine zamanla yeni ve daha kârlı bir ticaret eklemişti: köle ticareti.1441 yılında Portekiz'e 12 kişilik bir köle grubu getirilmiş ve bunlar vaftiz edilerek en yeteneklileri misyoner olarak eğitilmişlerdir. Ancak bundan sonrakilerin geleceği bundan çok farklı olacaktı. Batılılar sömürü faaliyetlerine paralel olarak hatta ondan da önce misyonerlik faaliyetleri yürütmüşler. Ve ulaştıkları Batı, Güney ve iç Afrika'nın çoğunu Hıristiyanlaştırmışlardır. Afrika kıtası faşist emellerini Hıristiyanlığı hakim kılma gayesiyle birleştiren İtalyanlardan da nasibini almıştır. 1929'da Graziani komutasındaki İtalyan kuvvetleri Trablusgarp ve Libya'yı işgal ederler.Bunu Etiyopya'nın igali izler. Bu dönemde iktidar olan Mussolini'nin esas aldığı temel ilkeler dikkat çekicidir. Çocukları örgütleyen Balila'nın ilkeleri "Kutsal papanın şahsında faşizme inanıyorum" şeklinde başlar."Kutsal papanın şahsında faşizme inanan" ve bu esas doğrultusunda stratejisini belirleyen İtalya yıllarca Kuzey Afrika'daki Müslümanlara kan kusturmuştur.İngilizler Mısır'da ekonomik kültürel ve dini sahalarda tam bir ezme ve yok etme politikası takip etmiştir. C.Afgani ve M.Abduh gibi şahsiyetler Mısır halkını İngilizlere yaklatırmak, İngiliz kültürünü hakim kılmak maksadıyla bir hayli faaliyet göstermişler ve bu vesileyle İngiltere'nin Mısır'daki çıkarlarının da adeta bekçiliğini yapmışlardır.
Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
15.yy sömürgecilerinden Portekizliler 1417'den itibaren keşif seferine başlamışlar ve 1470'lerde Gine Körgezi'ne ulaşmışlardır. Bu yolla yapılan altın ticareti 16.yy'a kadar varıldığında toplam dünya altın ticaretinin 10'da birine ulaşmıştı.Batılılar Afrika'ya yönelik altın ticaretine zamanla yeni ve daha kârlı bir ticaret eklemişti: köle ticareti.1441 yılında Portekiz'e 12 kişilik bir köle grubu getirilmiş ve bunlar vaftiz edilerek en yeteneklileri misyoner olarak eğitilmişlerdir. Ancak bundan sonrakilerin geleceği bundan çok farklı olacaktı. Batılılar sömürü faaliyetlerine paralel olarak hatta ondan da önce misyonerlik faaliyetleri yürütmüşler. Ve ulaştıkları Batı, Güney ve iç Afrika'nın çoğunu Hıristiyanlaştırmışlardır. Afrika kıtası faşist emellerini Hıristiyanlığı hakim kılma gayesiyle birleştiren İtalyanlardan da nasibini almıştır. 1929'da Graziani komutasındaki İtalyan kuvvetleri Trablusgarp ve Libya'yı işgal ederler.Bunu Etiyopya'nın igali izler. Bu dönemde iktidar olan Mussolini'nin esas aldığı temel ilkeler dikkat çekicidir. Çocukları örgütleyen Balila'nın ilkeleri "Kutsal papanın şahsında faşizme inanıyorum" şeklinde başlar."Kutsal papanın şahsında faşizme inanan" ve bu esas doğrultusunda stratejisini belirleyen İtalya yıllarca Kuzey Afrika'daki Müslümanlara kan kusturmuştur.İngilizler Mısır'da ekonomik kültürel ve dini sahalarda tam bir ezme ve yok etme politikası takip etmiştir. C.Afgani ve M.Abduh gibi şahsiyetler Mısır halkını İngilizlere yaklatırmak, İngiliz kültürünü hakim kılmak maksadıyla bir hayli faaliyet göstermişler ve bu vesileyle İngiltere'nin Mısır'daki çıkarlarının da adeta bekçiliğini yapmışlardır.
Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.