Lâmi'î-zâde Abdullah Çelebi "Latîfeler"inde anlatır.Abbâsi halîfelerinden biri, Ebu İshak (Allah'ın rahmeti üzerine olsun) hazretlerini, Bizans İmparatoruna elçiliğe gönderdi. İmparator ehl-i İslâm'ın şehir ve ülkelerine yol gösteren, dünya ilimlerine sâhip bir âlimin gelmekte olduğunu işitti.Bunun üzerine adamlarını ve zındık ruhbanlarını toplayıp onlara dedi ki:-İşte şimdi Türk'ün bir ulu dânişmendi(bilgini) geliyor. Onu kendi dinlerinden bir mes'ele ile susturup cevap veremez hâle getirmeniz gerekir. Ve övdükleri işlerde leke verici bir ayıp bulup isbât ederek adlarını kötüye çıkarmalısınız.Hâsılı zaman geldi, üsten İmparator ile görüştü ve gerekenler yapılarak meclis tertip edildi.Keşişlerin içinden rütbeli birisi münâsebet düşürüp söz gelimi üstada:-Keşke Nebinizin hânedânında Aişe'ye o iftira edilmeseydi ve Ehl-i Beyt'i içinde bu büyük eksiklik bulunmasaydı. Halk onun için dedi kodu yapmaz ve hayâle düşmezdi. Çünkü bu töhmet nebilik ehline lâyık ve doğruluk sâhibi hânedânına yakışır bir şey değildir.Dedi.Üstâd hazretleri, hiç beklemeden:-Bu töhmet günahsız ve temiz Meryem'e olan töhmettir ve o iffet kaynağına olan bühtan ve nisbettir. Onlar doğurdu, bunlar doğurmadı ve câhiller ikisini de dillerinden komadı...Dedi?Bu söze mecliste bulunanlar bir şey diyemeyerek başlarını önlerine eğdiler.Abdullah Çelebi bu hadiseyi böylece naklettikten sonra bir nazım döşenir:"Kehânetle töhmet olundu Resûl/Melâyik denildi benât-ı Hudâ""Budur dehre âdet ki her kim kâmile/İder nâkıs olan hezâr iftira."Yani: Hazreti Peygamber kehânetle, falcılıkla itham edildi, meleklere Allah'ın kızları denildi. Dünyada âdet budur, her olgun kimseye eksik olanlar bin çeşit iftira ederler.Varsın etsinler?Allah(c.c.) kimi zaman topal bir karıncanın yüzü suyu, kimi zaman aramızdaki bu kâmil kimseler hürmetine, onlara olan sevgisinden dolayı, bizi Nuh Kavmi gibi felâketlere, Ad Kavmi misali toptan yok oluşlara duçâr etmez.Abdullah Çelebi bu hakikati anlatan tarihî bir diyalogu da "Latifeler"inde bizlerle paylaşır:Şeyh Ebu'l 1-Kâsım sofî, bir gün İzdüddevle'nin sayarı altından geçerken görür ki, İzdüddevle dam üstünde yatıp uyur. O anda yüksek sesle şu meâldeki ayeti okur:"Bu kavim uyurken üzerlerine Hak'kın âzabının inmesinden korkmazlar mı?"İzdüddevle uyanır ve sesinden Ebu'l 1-Kasım'ı bilir. O da hiç düşünmeden bu mealdeki âyeti okuyarak cevap verir:"Sen onların içinde iken Allah o kavme azâb etmez"Rabbim her iki cihanda da bizleri bu güzel insanların yayında yöresinde bulunanlardan eylesin.Bizim "bayram şekerimiz" de böyle olsun.
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015