‘Siz işinizi sürdürmenin peşindesiniz’
Talha ve Zübeyir, İmam Ali'ye (a.s) gelerek kendilerini hükümete ortak etmesini istediler. Ama bir sonuç elde edemediler. Bir kez daha İmam'a (a.s) gelerek umre için kendilerine izin vermesini istediler. İmam, onlara şöyle dedi: “Allah'a yemin ederim ki, sizin amacınız umre yapmak değildir, siz işinizi sürdürmenin peşindesiniz”
10.11.2024 11:24:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Muaviye Şam vilâyeti üzerinde tam bir egemenlik kurmuştu. Halkı istekleri ve amaçları doğrultusunda yönlendirecek mekanizmalara sahipti. Şam halkıyla da bir problemi yoktu. Çünkü Şam bölgesi İslâm'ı benimsediği günden beri, halife tarafından Ebu Süfyan ailesinden birinin başında vali olmasına alışmıştı ve bu aileyi tanıyordu. Muaviye'den önce kardeşi Yezid Şam valisiydi. Ayrıca Şam bölgesi hilâfet başkentinden uzaktı. Bu da valinin yeterli miktarda güç sahibi olmasına, istikrarlı bir egemenlik kurmasına imkân veren bir durumdu. Muaviye, Hz. Osman'ın öldürülmesini bahane ederek fitne ateşini alevlendirmeye yönelik bir siyasî hareket başlattı. Hz. Osman'ın öldürülüşünden siyasî kazanç elde etmeye çalıştı. Bu amaçla Talha ve Zübeyr'e mektup yazarak, siyasî beklentilerine kavuşmaları için,
İmam Ali'ye (a.s) karşı ciddi bir mücadele içine girmeye davet etti.
Böylece İslâm devletinin başkentinde fitne ateşi iyice kızıştı. Muaviye, Zübeyr'e yazdığı mektupta şöyle diyordu: "Ebu Süfyan oğlu Muaviye'den Emir'ül-Müminin Abdullah Zübeyr'e... Sana selâm olsun... Ben sana biat ettim ve Şam halkını sana biat etmeye çağırdım. Onlar da çağrıma uydular ve bulut parçalarının bir araya biriktiği gibi bu işe seferber oldular. Derhal Basra ve Kûfe'ye git.
Ebu Tâlib'in oğlu senden önce oraya gitmesin. Çünkü bu iki şehirden sonra sahip olunacak bir yer yoktur. Senden sonra da Talha b. Abdullah'a biat ettim. Osman'ın kanını isteyin ve insanları da sizi desteklemeye çağırın. Kararlı ve ciddi olun. Allah sizi muzaffer kılsın ve düşmanınızı yüz üstü bıraksın." (Şerh-u Nehc'il-Belâğa, İbn-i Ebi'l-Hadid, 1/231).
Muaviye'nin mektubu Zübeyr'in eline geçince, sevinçten uçacak oldu. Muaviye'nin samimiyetinden kuşku duymuyordu. O ve Talha, İmam'a (a.s) yaptıkları biati bozmaya ve isyan etmeye karar verdiler. İmam'a (a.s) yaptıkları biatten dolayı pişmanlıklarını ve üzüntülerini dile getirmeye başladılar. Sürekli olarak şöyle diyorlardı: "İstemeden, kerhen biat ettik."
Rivayete göre Talha ve Zübeyir İmam'a (a.s) gelerek kendilerini hükümete ortak etmesini istediler. Ama bir sonuç elde edemediler. Ardından bir kez daha İmam'a (a.s) gelerek umre için kendilerine izin vermesini istediler. İmam onlara şöyle dedi: "Evet, Allah'a yemin ederim ki, sizin amacınız umre yapmak değildir. Ama siz işinizi sürdürmenin peşindesiniz." (el-İmame ve's-Siyase, İbni Kuteybe, s.70). Bir rivayete göre İmam (a.s) onlara şöyle dedi: "Bilâkis, siz ihanet peşindesiniz." (Şerh-u Nehc'il-Belâğa, 1/232). İmam Ali'ye (a.s) yaptıkları biati bozanlar, ittifak sağladılar. Bunlar Osman zamanında birbirlerinden kaçan, birbirleriyle çatışan kimselerdi. Zübeyr, Talha ve Mervan b. Hakem, Osman'ın kanını istemek gerekçesiyle halkı İmam'a (a.s) karşı savaşmaya çağırmak noktasında görüş birliğine vardılar. İsyan ve başkaldırının bayrağı olarak Osman'ın gömleğini seçtiler. Osman'ın kanının dökülmesinden İmam Ali'nin (a.s) sorumlu olduğunu ileri sürdüler. Önce Basra'ya yürümeyi ve burayı hareket merkezi ve savaş karargâhı hâline getirmeyi kararlaştırdılar. Çünkü Muaviye Şam'a hakimdi. Medine ise hâlen iç karışıklık yaşıyordu. (Tarih-i Taberî, 3/471).
İmam Ali'ye (a.s) karşı ciddi bir mücadele içine girmeye davet etti.
Böylece İslâm devletinin başkentinde fitne ateşi iyice kızıştı. Muaviye, Zübeyr'e yazdığı mektupta şöyle diyordu: "Ebu Süfyan oğlu Muaviye'den Emir'ül-Müminin Abdullah Zübeyr'e... Sana selâm olsun... Ben sana biat ettim ve Şam halkını sana biat etmeye çağırdım. Onlar da çağrıma uydular ve bulut parçalarının bir araya biriktiği gibi bu işe seferber oldular. Derhal Basra ve Kûfe'ye git.
Ebu Tâlib'in oğlu senden önce oraya gitmesin. Çünkü bu iki şehirden sonra sahip olunacak bir yer yoktur. Senden sonra da Talha b. Abdullah'a biat ettim. Osman'ın kanını isteyin ve insanları da sizi desteklemeye çağırın. Kararlı ve ciddi olun. Allah sizi muzaffer kılsın ve düşmanınızı yüz üstü bıraksın." (Şerh-u Nehc'il-Belâğa, İbn-i Ebi'l-Hadid, 1/231).
Muaviye'nin mektubu Zübeyr'in eline geçince, sevinçten uçacak oldu. Muaviye'nin samimiyetinden kuşku duymuyordu. O ve Talha, İmam'a (a.s) yaptıkları biati bozmaya ve isyan etmeye karar verdiler. İmam'a (a.s) yaptıkları biatten dolayı pişmanlıklarını ve üzüntülerini dile getirmeye başladılar. Sürekli olarak şöyle diyorlardı: "İstemeden, kerhen biat ettik."
Rivayete göre Talha ve Zübeyir İmam'a (a.s) gelerek kendilerini hükümete ortak etmesini istediler. Ama bir sonuç elde edemediler. Ardından bir kez daha İmam'a (a.s) gelerek umre için kendilerine izin vermesini istediler. İmam onlara şöyle dedi: "Evet, Allah'a yemin ederim ki, sizin amacınız umre yapmak değildir. Ama siz işinizi sürdürmenin peşindesiniz." (el-İmame ve's-Siyase, İbni Kuteybe, s.70). Bir rivayete göre İmam (a.s) onlara şöyle dedi: "Bilâkis, siz ihanet peşindesiniz." (Şerh-u Nehc'il-Belâğa, 1/232). İmam Ali'ye (a.s) yaptıkları biati bozanlar, ittifak sağladılar. Bunlar Osman zamanında birbirlerinden kaçan, birbirleriyle çatışan kimselerdi. Zübeyr, Talha ve Mervan b. Hakem, Osman'ın kanını istemek gerekçesiyle halkı İmam'a (a.s) karşı savaşmaya çağırmak noktasında görüş birliğine vardılar. İsyan ve başkaldırının bayrağı olarak Osman'ın gömleğini seçtiler. Osman'ın kanının dökülmesinden İmam Ali'nin (a.s) sorumlu olduğunu ileri sürdüler. Önce Basra'ya yürümeyi ve burayı hareket merkezi ve savaş karargâhı hâline getirmeyi kararlaştırdılar. Çünkü Muaviye Şam'a hakimdi. Medine ise hâlen iç karışıklık yaşıyordu. (Tarih-i Taberî, 3/471).