Rahmetli Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın "Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" adlı eserinde dikkatimi çeken temel bir konu vardı. O konu şuydu:
"Bir toplumun dini ve milli bütünlüğüne kasteden her hareketin temelinde iki ayak vardır. Biri dini ayak, diğeri siyasi ayaktır."
En masum olan yıkım ve işgal hareketleri bile siyasi ve dini ayaktan yoksun olamaz. Çünkü başarıya ulaşamaz. Basit bir mantıkla söyleyecek olursak haksız kazanç sahibi her gücün arkasında dini kurumlar ya da siyasetin gücü vardır. Sözde dinle istismar, siyasetle de güç oluşturulur.
Ülkemiz 22 senelik AKP iktidarı, destekçisi MHP ve küçük ortaklarıyla inanılmaz bir güç oluşturdu. Bu güçle her istediğini yapabilmeye muktedir oldu. Bu sebeple Sayın Erdoğan'ın çözümsüz kalan hiçbir konu hakkında mazereti olamaz. İktidar olanlar ya muktedir olmalı ya da çekip gitmelidir.
15 Temmuz yaklaşmaktadır. Bu sebeple FETÖ'ye lanet okunacak, birkaç suçludan bahsedilecek "inlerine girdik" "çökerttik" falan denecek ama asla konu açıklığa kavuşmayacaktır. Çünkü bu kalkışma hareketinin dini ayağı sözde çökertildi, siyasi ayağı hala gizleniyor. Bu sebeple siyasi ayağı gizlenen her suç gibi bu suç da ortada kalacaktır. Ta ki siyasi figürler meydana çıkana kadar.
Şimdi gelelim Sayın İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya'ya!
Değerli Bakanım, öncelikle yaptığınız değerli hizmetler, çökertmeye çalıştığınız çeteler, yer altı yer üstü mafyalar, daha nice güzel işler için bir vatandaş olarak size teşekkür ederim.
Atalarımız der ki "Eğri oturup doğru konuşalım." Değerli Bakanım, siz akıllı ve dürüst bir insansınız, halkımızın çoğunun aklına gelip de söyleyemediği bazı şeyler vardır. Müsaadenizle cevabını alamayacağımı bildiğim halde size birkaç soru sorayım:
-Sizin çökerttiğiniz bu suç örgütleri ne zaman kurulmuş?
-Bu örgütler ne ara bu kadar çok büyümüş?
-Bu örgütlerin siyasi ayağında kimler vardır?
Sizden ricam odur ki şimdi cevap veremediğiniz bu soruların cevabını bir yerlere not edin. Olur ya bir "Molla Kasım" çıkıp da hesap sorduğunda söylersiniz.
Yoksa da huzuru mahşerde Allah, olayların arkasındaki dini ayağı da siyasi ayağı da bir bir ortaya çıkarır. O zaman da şu ayete muhatap olur, suçlular da suça yardım ve yataklık edenler de pişman olur ama iş işten geçer.
"Şüphesiz biz sizi, kişinin önceden elleriyle yaptıklarına bakacağı ve inkârcının, 'Keşke toprak olaydım!' diyeceği günde gerçekleşecek olan yakın bir azaba karşı uyardık." (Nebe / 40)
- Hüseyin Baş soruyor ‘Türkiye Suriye'de ne kazandı?’ / 25.12.2024
- Suriye’de kim kazandı? / 24.12.2024
- Çukurova Hüseyin Baş’ı bağrına bastı / 18.12.2024
- ‘Kandırıldık’ der geçerler! / 17.12.2024
- Suriye’de yalan ve talan / 16.12.2024
- ‘At yalanı seveyim inananı’ / 14.12.2024
- Suriye’de oynanan oyunlardan kim kârlı çıkacak? / 13.12.2024
- Hüseyin Baş, 'ABD ve İsrail emellerine ulaştı' diyor / 12.12.2024
- Suriye asıl sahiplerinin eline mi geçti? / 11.12.2024