Beşiktaş Şampiyonlar Ligi beşinci maçında da puanla tanışamazken tribünler Sergen Yalçın tezahüratları ile tempo tuttu.
İşin açıkçası maç analizinden önce bu anlamsız desteğe dair bir şeyler söylemek lazım.
En son ligde Alanya maçını kaybederek üst üste üç maçta da mağlubiyet gören; deplasmanda topu topu bir galibiyeti bulunan; Şampiyonlar Ligi’nde puan alamayıp sıfır çeken ve de bütün bunların üstüne Alanya maçından sonra ‘bu maçın sorumluluğunu almıyorum’ diyen bir teknik adama tanınan bu kredi Beşiktaş için bir avantaj mıdır?
Sergen Yalçın bizim evladımız ona sahip çıkarız demek yaptığı yanlışların üstünü örterek Beşiktaş'a verdiği zararları görmezden gelmek Beşiktaş için ne derece hayırlı?
Sergen Yalçın artık Beşiktaş için hayırsız bir evlat ve kredisini tüketmiş durumda.
Bakın borç 4-5 milyar TL tutarına ulaşmış Beşiktaş'ın Süper lig ve Şampiyonlar Ligi'nde kaybettiği maçlar yüzünden elde edemediği prim tutarı 11 milyon avro civarında.
Tribünlerde Sergen Yalçın diye bağıran arkadaşlar bir de konunun bu yanını düşünmezler mi diyorum.
Bir Teixeira transfer ediliyor bir türlü hazır değil. Şampiyonlar Ligi maçı oynanıyor ilk 11'de ama sonra bir de bakıyorsunuz kenara alınmış.
Hakeza Pjanic'de de durum aynı. Bu oyuncular hazır değilse sorumlu kim?
Tabii ki Sergen Yalçın. Şimdi Sergen Yalçın eve gidecek huzur içinde uyuyacak.
Ne de olsa tribünler ona alkış tuttu. Arkam sağlam diyecek. Peki Beşiktaş'ın durumu ne olacak. İşte o belli değil.
Şimdi maçı yorumlamaya çalışalım.
Aslında maç dengeli başladı. Her ne kadar Ajax biraz ağır basıyor gibi görünse de Beşiktaş ilk yarım saatte rakibinin karşısında ezik bir görüntü vermedi.
Bunda Pjanic'in orta sahada takımı hiç değilse bir nebze iyi organize etmesi başlıca nedendi.
Pjanic'e santrfor başlayan Larin ve sol tarafta N'Koudou gibi futbolcular da eşlik edince Beşiktaş ilk yarı boyunca oyunu bir miktar dengede tutabildi.
Nitekim kornerden gelen bir topta rakip elle oynayınca Beşiktaş penaltıdan golü de buldu.
Bu safhada Teixeira'nın etkisiz oyunu Beşiktaş'ın karşılaşmayı domine edememesinin başlıca nedeniydi.
Teixeira ne oyuna katkı sağladı ne de arkadaşları Teixeira'yı devreye sokabildiler.
Teixeira ancak 30'da bir geçiş oyunu içinde Beşiktaş'ın etkili atak yapmasına katkı dışında sahada yoktu.
Ajaxlılar yedikleri golden sonra ataklarının hızını artırıp bir sonuç almaya çalışsalar da ilk yarı 1-0'lık sonuçla bitti.
Bu yarının son anlarında 41. ve 42. dakikalarda Larin ile yakalanan pozisyonlardan biri gol olsa Beşiktaş'ın devreyi 2-0 bitirmesi işten değildi.
Özellikle 42'de Larin karşı karşıya pozisyonda topu kaleciye nişanlaması Beşiktaş için hiç iyi olmadı.
İkinci yarı maalesef Beşiktaş ilk yarıdaki performansını gösteremedi.
Ajax'lı futbolcular Beşiktaşlılara top kullanma fırsatı tanımadılar.
Nitekim yediğimiz ilk golde defansımız biraz önde olunca Ajax hemen cezayı kesti ve golü buldu.
69'da yediğimiz ikinci gol ise yenilmemesi gereken talihsiz bir goldü.
Serbest vuruşta Tadic topu onsekiz içine yolladı ve de Martinez bomboş durumda pas mı şut mu belli olmayan bir topu kale sahası içine yolladı.
Bu topa dokunan Haller ikinci golü attı. 82'de ise Vida nerdeyse üçüncü gole neden oluyordu.
Bu son anlarda Beşiktaş fizik olarak da oyundan düştü ve maçı kaybetti.
Kazansaydı hem prestij açısından hem de ülke puanı için anlamı olacak bir galibiyeti elde edemeyerek Beşiktaş Avrupa'da havlu atmış oldu.
Artık Dortmund maçını deplasmanda kazanırsa hiç değilse bir teselli olur. Dileğimiz bu yönde.
İşin açıkçası maç analizinden önce bu anlamsız desteğe dair bir şeyler söylemek lazım.
En son ligde Alanya maçını kaybederek üst üste üç maçta da mağlubiyet gören; deplasmanda topu topu bir galibiyeti bulunan; Şampiyonlar Ligi’nde puan alamayıp sıfır çeken ve de bütün bunların üstüne Alanya maçından sonra ‘bu maçın sorumluluğunu almıyorum’ diyen bir teknik adama tanınan bu kredi Beşiktaş için bir avantaj mıdır?
Sergen Yalçın bizim evladımız ona sahip çıkarız demek yaptığı yanlışların üstünü örterek Beşiktaş'a verdiği zararları görmezden gelmek Beşiktaş için ne derece hayırlı?
Sergen Yalçın artık Beşiktaş için hayırsız bir evlat ve kredisini tüketmiş durumda.
Bakın borç 4-5 milyar TL tutarına ulaşmış Beşiktaş'ın Süper lig ve Şampiyonlar Ligi'nde kaybettiği maçlar yüzünden elde edemediği prim tutarı 11 milyon avro civarında.
Tribünlerde Sergen Yalçın diye bağıran arkadaşlar bir de konunun bu yanını düşünmezler mi diyorum.
Bir Teixeira transfer ediliyor bir türlü hazır değil. Şampiyonlar Ligi maçı oynanıyor ilk 11'de ama sonra bir de bakıyorsunuz kenara alınmış.
Hakeza Pjanic'de de durum aynı. Bu oyuncular hazır değilse sorumlu kim?
Tabii ki Sergen Yalçın. Şimdi Sergen Yalçın eve gidecek huzur içinde uyuyacak.
Ne de olsa tribünler ona alkış tuttu. Arkam sağlam diyecek. Peki Beşiktaş'ın durumu ne olacak. İşte o belli değil.
Şimdi maçı yorumlamaya çalışalım.
Aslında maç dengeli başladı. Her ne kadar Ajax biraz ağır basıyor gibi görünse de Beşiktaş ilk yarım saatte rakibinin karşısında ezik bir görüntü vermedi.
Bunda Pjanic'in orta sahada takımı hiç değilse bir nebze iyi organize etmesi başlıca nedendi.
Pjanic'e santrfor başlayan Larin ve sol tarafta N'Koudou gibi futbolcular da eşlik edince Beşiktaş ilk yarı boyunca oyunu bir miktar dengede tutabildi.
Nitekim kornerden gelen bir topta rakip elle oynayınca Beşiktaş penaltıdan golü de buldu.
Bu safhada Teixeira'nın etkisiz oyunu Beşiktaş'ın karşılaşmayı domine edememesinin başlıca nedeniydi.
Teixeira ne oyuna katkı sağladı ne de arkadaşları Teixeira'yı devreye sokabildiler.
Teixeira ancak 30'da bir geçiş oyunu içinde Beşiktaş'ın etkili atak yapmasına katkı dışında sahada yoktu.
Ajaxlılar yedikleri golden sonra ataklarının hızını artırıp bir sonuç almaya çalışsalar da ilk yarı 1-0'lık sonuçla bitti.
Bu yarının son anlarında 41. ve 42. dakikalarda Larin ile yakalanan pozisyonlardan biri gol olsa Beşiktaş'ın devreyi 2-0 bitirmesi işten değildi.
Özellikle 42'de Larin karşı karşıya pozisyonda topu kaleciye nişanlaması Beşiktaş için hiç iyi olmadı.
İkinci yarı maalesef Beşiktaş ilk yarıdaki performansını gösteremedi.
Ajax'lı futbolcular Beşiktaşlılara top kullanma fırsatı tanımadılar.
Nitekim yediğimiz ilk golde defansımız biraz önde olunca Ajax hemen cezayı kesti ve golü buldu.
69'da yediğimiz ikinci gol ise yenilmemesi gereken talihsiz bir goldü.
Serbest vuruşta Tadic topu onsekiz içine yolladı ve de Martinez bomboş durumda pas mı şut mu belli olmayan bir topu kale sahası içine yolladı.
Bu topa dokunan Haller ikinci golü attı. 82'de ise Vida nerdeyse üçüncü gole neden oluyordu.
Bu son anlarda Beşiktaş fizik olarak da oyundan düştü ve maçı kaybetti.
Kazansaydı hem prestij açısından hem de ülke puanı için anlamı olacak bir galibiyeti elde edemeyerek Beşiktaş Avrupa'da havlu atmış oldu.
Artık Dortmund maçını deplasmanda kazanırsa hiç değilse bir teselli olur. Dileğimiz bu yönde.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Elveda şampiyonluk / 17.03.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Elveda şampiyonluk / 17.03.2025