Bir toplumu ayakta tutan din, aile, ahlak, hukuk, eğitim, ekonomi gibi kurumlardır. Müslüman Türk milleti olarak milli ve manevi değerlerimize bağlı bir toplum olduğumuzu, vatan toprağımız üzerinde hesabı olan emperyalist güçler de çok iyi bilir. Buna bağlı olarak Türkiye'de dinler arası diyalog adı altında misyonerlik faaliyetlerinin vuku bulduğunu görmekteyiz. Bu misyonerlik çalışmalarının tümü, bölücülük amacı üzerine oturtulmuştur. Misyonerliğin amacı Anadolu'yu Hıristiyanlaştırmak gibi görünse de son yıllarda dine değil çıkara dayalı faaliyete dönüştüğünü yani dinin araç olarak kullanıldığını görüyoruz. Buradaki asıl amaç Anadolu'daki Türk varlığına son vermek kültürel ve dini yozlaşma ile kimliksizleştirmektir.Ülkemiz dini, siyasi, ekonomik, hukuki ve kültürel açıdan son derece ciddi bir işgal tehlikesiyle karşı karşıyadır. Yüzyıllardır bizleri bir arada tutan birlik ve beraberliğimizin teminatı olan milli ve manevi değerlerimizin mayasıyla oynanıyor. Nasıl mı? Örneğin sosyal medya, bilinçaltını etkilemeye yönelik programlar, yarışmalar? Toplumu daha kolay etki altına almak için onu bilgisiz, bilinçsiz cahil bırakmak amaçlı büyük bir kesimi uyuşturan programlar "bak işte her şey güllük gülistanlık" imajı veriyor. "Füze kalkanı senin neyine! Füze kalkanı kurulmuş, BOP eşbaşkanıyım diyenler olmuş senin neyine! Sen sus ve dizini izlemene bak'' deniyor. Güne kadın programları ile başlayıp geceyi dizi, yarışma ve televizyon programları ile bitiren insanlarımız kitlesel bir uykuya yatırılarak gerçek gündemden uzaklaştırılıyor. Ramazanda televizyon programında ''çocuğumu öpersem orucum bozulur mu?'' gibi ahlak dışı sorular dahi soruluyor. Apaçık Türk milletinin zekâsı ile alay ediliyor.Yarışmalara baktığımızda formatlar zaten tamamen yabancı. Örneğin yemek yarışmalarında, hazırlanan yemeklere yarışmacılar ağız burun kıvırıyor, moda yarışmalarında genç bayanlar bir çift elbise için birbirlerini yiyerek hakaretler savuruyor. En çok endişe verici olan da aile yarışmaları? İnsanlar para için inanılmaz rezil durumlara düşüyorlar. Evlendirme programlarında yaşananları görüyoruz mahremiyet diye bir şey kalmamış durumda. Dizilerin hemen hepsinde evlilik dışı dünyaya gelen çocuklar görüyoruz. Gençlerimiz zengin ve lüks hayata özendiriliyor.Haberler ve tartışma programlarında 'çözüm süreci' diye bölünmeyi insanlara işliyorlar, diğer yandan dizinin birinde devleti ele geçirecek olan mit mensupları PKK ile müzakere yapıyor ve aynen şu ifade kullanılıyor: ''Yok olmaktansa bölünmeyi tercih ederim.'' Bu fikir kabul ettirilmeye çalışılıyor.Dizilerde İstiklal Marşı ilahi melodisi ile okutuluyor. Dinler arası diyalog sinsice işleniyor. Bir uçakta papaz, haham, imam yan yana yolculuk yapıyor. Bir bayan programda "Hıristiyanlık da Allah'ın dinidir" diyor. Vatansever olan kişiler çoğu kanallarda çıkartılmıyor, hep yandaş konuklar yorum yapıyor, taraflı programlar yapılıyor, 'demokratik açılım', 'azınlık hakkı' gibi ifadeler sıklıkla kullanılıyor.Kısacası milli ve manevi değerlerimize uygun olmayan yaşam tarzı insanlara empoze edilmeye çalışılıyor. En önemlisi de medya tarafından Prof. Dr. Haydar Baş gerçeği gizleniyor, MEM gizleniyor, kaynaklarımız gizleniyor. Daha önce de değindiğimiz gibi, dinler arası diyalogun başlangıcından bu güne kadar Prof. Dr. Haydar Baş'tan başka bir kişi daha çıkıp bunun bir ihanet süreci olduğu konusunda uyarıda bulunmadı. Sayın Baş'tan başkası çıkıp da "Kaynak var" demiyor, diyemiyor. Bir siyasinin çıkıp da "Madenlerimiz, kaynaklarımız milletin hakkıdır ve bize kıyamete kadar yeter" dediğini gördünüz mü? E hani sizin milliyetçiliğiniz, vatanseverliğiniz, halkçılığınız, dindarlığınız?Toplumsal kopmalar, mezhep çatışmaları, etnik kavgalar, cinayetler, hırsızlıklar, intihar vb. vakalarının artış gösterdiği bu dönemde, Sayın Baş bu milleti yeniden kardeş yapmak istiyor, Prof. Dr. Haydar Baş ''Gelin bir ve beraber olalım, bizler Türk'ü Kürd'ü, Laz'ı, Alevi'si, Sünni'si ile aynı inanç ve kültüre sahip bir toplumuz' diyor.Gelin geç olmadan dünyada kabul görmüş MEM tezi ile bize Cennet hayatı sunacak olan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın sesine kulak verelim, ömrünü bu millete adamış olan değere sahip çıkalım, huzura kavuşalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Gülden TOPÇU / diğer yazıları
- Kabağın da bir sahibi var / 29.01.2021
- O, her şeyimizdi / 10.05.2020
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-VI / 24.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-V / 22.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi? -IV / 20.07.2017
- Hz. Ali'nin Şiaları kimlerdi?-III / 19.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-II / 18.07.2017
- Hz. Ali'nin Şiaları kimlerdi? / 12.07.2017
- Hadislerde Hz. Mehdi (a.s.) / 05.12.2015
- Haydar Hoca'yı çok ararsınız / 17.11.2015
- O, her şeyimizdi / 10.05.2020
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-VI / 24.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-V / 22.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi? -IV / 20.07.2017
- Hz. Ali'nin Şiaları kimlerdi?-III / 19.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-II / 18.07.2017
- Hz. Ali'nin Şiaları kimlerdi? / 12.07.2017
- Hadislerde Hz. Mehdi (a.s.) / 05.12.2015
- Haydar Hoca'yı çok ararsınız / 17.11.2015