İsrail'in iki askerinin kaçırıldığı Hizbullah eylemine yanıtının boyutunu kimse tahmin etmiyordu. Saldırı önceden planlanmıştı. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın, İsrail'in iki askerinin esir alınmasına misilleme olarak bu çapta bir savaş çıkarmasını beklemediği ve işlerin bu noktaya geleceğinden yüzde bir oranında bile şüphesi olsaydı esir alma operasyonuna girişmeyeceği yönündeki açıklamasında şaşılacak bir durum yok. Zira, Nasrallah bu eylemi İsrail'in tepkisinin böylesine yıkıcı olacağını bilerek gerçekleştirseydi ülkesini felakete sürüklemenin sorumluluğunu taşıyacaktı. Misillemenin düzeyini tahmin edemeyen sadece Nasrallah değil. ABD ve İsrail hariç kimse böyle bir misilleme beklemiyordu. ABD ve İsrail, Hizbullah'ın iki İsrail askerinin esir alınmasına, sekizinin de ölümüne yol açan operasyonunda altıncı Arap-İsrail savaşını tutuşturmak ve hayal ettikleri gibi Hizbullah'tan ve Lübnan direnişinden ilelebet kurtulmak için yeterli sebep buldu. Washington iki askerin esir alınmasının verdiği 'tarihi fırsat'ı kullandı ve Hizbullah'a karşı eylülde düzenlemeyi planladığı saldırıyı öne almayı kararlaştırdı. Hizbullah dahil bazı Arap çevreleri, bu saldırıyı istihbarat kanalıyla önceden öğrenmişti. Amerikalı saygın gazeteci Seymour Hersh de New Yorker dergisinin son sayısında ABD'nin Hizbullah'ın kökünü kazımak için martta çizdiği planı ortaya çıkararak bu bilgiyi doğruladı. Fakat saldırı rüzgârı ABD ve İsrail'in istediği yönde esmedi. Amerikan mürekkebiyle yazılan tarih bu altıncı savaşın 'Hizbullah'ın iki İsrail askerini kaçırmasıyla patlak verdiğini' ifade edecek. Yalan karışmamış mürekkeple yazılan tarihse, 'Savaşın İsrail'in iki askerinin kaçırılmasından sonraki günün sabahında Beyrut uluslararası havaalanını vurması ve 'yıkıcı mesajı'nın tüm Lübnan'ı sarması için saldırısını sürdürmesiyle başladığını' yazacak. Tarihin yalanlama ve alaya dair kendi yöntemleri vardır. Bu yüzden direniş de, 'İki askerini kurtarmak için savaş açan İsrail'in amacına savaşla değil, savaştan haftalar sonra esir değişimini kapsayan görüşmelerle ulaştığını' söylecektir. İsrail'in de tahminleri tutmadı İsrail savaşa düşmanını küçümseyerek girdi ancak küçümsenerek çıktı. Hizbullah'a unutamayacağı bir ders vermek istedi ama ders alan kendi oldu. Nasrallah, İsrail'in direnişin sınırlı eylemine verdiği tepkinin boyutuna şaşırdığını itiraf etti ama Hizbullah'ın misilleme gücü ve direnişi de İsraillileri şaşırttı. İsrail, Lübnan direnişinin seçkin Golan birliğini yeneceğini ve Hizbullah'ın kuzeydeki yerleşim birimlerine dört bin füze göndereceğini tahmin etseydi, ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ve Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin savaş nasihatlerini dinlemezdi. İsrail, iki askerini kurtarmadan, Hizbullah'ın silahını almadan ve Lübnan'da mezhep savaşı çıkarmadan ateşkese gideceğini tahmin etseydi de savaşa kalkışmazdı. Fakat tarih bu savaşı istiyordu ki yanlışlar düzeltilsin. Nasrallah da söylediği gibi İsrail misillemesini yanlış tahmin ettiyse, kapsamlı savaş istemiyor demektir. Bu durum da, onun Suriye ve İran'a yönelik baskıyı hafifletmek için güney cephesi açtığı yönündeki iddiaların yanlışlığını teyit ediyor. Mazin Hammad/ Radikal
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.