Sahife-i Seccadiyye, İlmî bir kıyamdır
Sahife-i Seccadiyye, düşüncelerin dile getirilmesi ile yapılan ilmî bir kıyamdır. Şayet İmam Seccad da babası gibi açıktan kıyam etmiş olsa idi, sahip olduğu imamet ilmi heba olacaktı. İlmin taşınması için bu gizlilik zaruri idi





Sahife-i Seccadiyye, İmam Zeynelabidin'in (a.s.) dualarından oluşmuş bir eserdir. Ancak dualarının tamamı değildir. İbadet, güzel ahlak ve ihlaslı amel konusunda doruk noktada bir mürşid olan İmam Zeynelabidin (a.s.), yaşadığı zamanın şartları gereği ümmeti duaları ile eğitmiş, yetiştirmiştir.
Sahife-i Seccadiyye aynı zamanda, Emevilerin baskıcı şartlarında açıktan sunulamayan siyasî çözümlerin de dualarla dile getirilme yolu olmuştur.
Bu dualar, ümmetin dinini öğrenmesinde ve sosyal hayatını şekillendirmesinde çok önemli bir misyon üstlenmiştir.
Asıl amaç, ibadeti ve kulluğu öğretmek olmakla beraber, İmam'ın önem verdiği siyasî başlıklar da duaların arasında yer almaktadır.
İmam Zeynelabidin (a.s.) için Kerbela'da halkın tavrı düşünüldüğünde tedbir ilk sırayı almaktadır.
Dindeki sapmanın önüne geçmesi esas vazifesi olmakla beraber, babası İmam
Hüseyin'in (a.s.) Emevi zulmüne karşı açıkça kıyam etmesinin sonunda yaşananlardan ders almıştır.
İmam Hüseyin (a.s.), 18 bin mektupla çağrılmış, "halifemiz ol" diye Kûfe'de beklenmiştir. Ancak Kûfe halkı, İmam (a.s.)'a bir anda sırtını dönmüştür. O, zamanın sapmasına karşılık ikaz ve irşadını kanı ile yapmıştır.
İmam Zeynelabidin (a.s.), insanların henüz hazır olmadığı kendi döneminde babasından ders alarak, önce kendisini anlayacak ve sahip çıkacak insanı yetiştirme yolunu seçmiştir.
Bu hareket, tedbirli davranmak olarak değerlendirilebilir. Kadrosu oluşana kadar da, ikaz ve irşad vazifesini dualarla yapmıştır.
Şayet o da babası gibi açıktan kıyam etmiş olsa idi, sahip olduğu imamet ilmi heba olacaktı. İlmin taşınması için bu gizlilik zaruri idi.
Sahife-i Seccadiyye, düşüncelerin dile getirilmesi ile yapılan ilmî bir kıyamdır.
İslam değerlerinin ayaklar altına alındığı, ahlakî yozlaşmanın had safhada olduğu bir dönemde, Allah'a yöneliş tekrar sağlanmaktadır.
Bu dualarda kâmil manada kulun Allaha yakarışı, İslami değerlerin öğretilmesi, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeme, nasıl bir gönülle Allah'a yönelme hali olmalı büyük bir muhabbetle öğretilmektedir.
Dualar incelendiğinde onlarda yer alan Allah'a yakarışın aşk halinde olduğu dikkati çekmektedir. Hitaplar, aşığın maşukuna seslenişi şeklindedir. Korku ve ümit bir aradadır.
"Allah'ım! Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle ve kalbimi sevgin için boşalt; zikrinle meşgul et; korkun ve haşyetinle ona hayat ver; özleminle ona güç ver; onu Sana itaat etmeye istekli kıl; yolların Sana göre en sevimlisinde yürüt onu ve hayatım boyunca katındakini arzu etmekle ona boyun eğdir." (Sahife-i Seccadiyye, günahlardan dolayı tasalandığında okuduğu duasından bir bölüm).
"Allah'ım! Ey hükümranlığı ebedi ve sürekli olan; ey ordusuz ve yardımcısız güçlü ve kudretli olan sultan; ey günlerin, ayların, yılların ve asırların geçmesine rağmen izzeti bâki olan!
Saltanatın o kadar güçlü ki, ne ilki vardır ne de sonu. Hükümranlığın o kadar yüce ki, kimse onun sonuna ulaşamaz ve niteleyenler onun en aşağı mertebesini bile niteleyemezler." (Sahife-i Seccadiyye, gece namazından sonra okuduğu duasından bir bölüm).
Dualarda kul hep eksik, âcizdir. Hatalıdır. Ama huzurunda saygı ile boyun eğdiği padişah onu her zaman kucaklar, sarar, yalnız bırakmaz, affeder ve sahip çıkar.