Sağlık çalışanları takıntılı çıktı
Hitit Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada birinci basamak sağlık çalışanlarının yüzde 58’nde ortoreksiya rahatsızlığı, yani sağlıklı beslenme takıntısı olduğu tespit edildi
12.12.2022 15:10:00





Son yıllarda tüm dünyada, sağlıklı beslenme bir moda haline gelirken doğru ve sağlıklı beslenme çabası bazı kişilerde aşırı saplantı ve kaygıyla karakterize olan bir yeme bozukluğunu ortaya çıkarabiliyor. Uzmanlar "Ortoreksiya nevroza" (sağlıklı ve temiz beslenme takıntısı) adı verilen bu bozukluk tedavi edilmediğinde başta ruhsal ve psikolojik olmak üzere bazı sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiğine dikkat çekti. Hitit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Gülay Yılmazel tarafından birinci basamak sağlık çalışanları üzerinde yapılan araştırmada, sağlık çalışanlarının yüzde 58'inde ortoreksiya görülürken, kadın sağlık çalışanlarının erkek sağlık çalışanlarına göre daha çok ortoreksik olduğu tespit edildi. İhmal edilen bir halk sağlığı sorunu olan ortoreksiya hakkında İhlas Haber Ajansı'na açıklama da bulunan Doç. Dr. Yılmazel, rahatsızlığın nedenleri ve sonuçları hakkında önemli bilgiler verdi.
Ortoreksiya'nın birinci basamak sağlık çalışanlarında en fazla ihmal edilen halk sağlığı sorunlarından birisi olduğunu vurgulayan Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Gülay Yılmazel, "Ortoreksiya sağlıklı ve temiz beslenmeye aşırı ilgi gösterilmesiyle karakterize patalojik bir tablo. DSM-5 yeme bozukları arasında henüz yer almasa da sağlıklı besin ve temiz besine yönelik aşırı ilgi, katkılı ve ambalaj ürünlere yönelik katı tutumlar, sağlıklı beslenmeyle ilgili katı diyetlerin uygulanmasıyla karakterize olumsuz düşüncelere sahip olma tablosu olarak tanımlanmaktadır. Ülkemizde ortoreksiya eğilimi genellikle sağlık çalışanlarında, beslenmeyle ve spor bilimleri ile ilgili alanlarda eğitim görenlerde karşılaştığımız bir tablo" dedi.
Son yıllarda ülkemizde de ortoreksiya eğiliminde artış olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Gülay Yılmazel, "Bu artışı kanıtlayacak unsurlardan birisi de birinci basamak sağlık çalışanları. Birinci basamak sağlık çalışanları aslında toplum sağlığı hizmetlerinde aktif görev yapan ve ön planda olan bir grup. Bir yandan kronik hastalıklarla mücadele ederken bir yandan da toplumun beslenmeyle ilgili sağlık sorunlarında rol oynayan özellikle anne-çocuk sağlığı, aile planlaması, okul eğitimleri ile ilgili konularda topluma danışmanlık yapmaktalar. Bu grupta ortoreksiya eğiliminin yaygın görülmesi topluma rol model olmaları açısından da önem arz ediyor. Birinci basamak sağlık çalışanları arasında ortoreksiya kadınlarda daha çok görülüyor. Bireylerin yaşları ilerledikçe, eğitim düzeyleri yükseldikçe, sağlık okuryazarlığı düzeyleri arttıkça daha fazla ortoreksiya eğilimi gösterdikleri tespit edilmiştir" diye konuştu. Ortoreksiya eğiliminin yeme tutumu ve depresyonla ilişkili olduğunu anlatan Yılmazel, "Ortoreksiya yeme tutumu bozukluğu olarak tanımlansa da beraberinde ek komorbid durumlarla da karşımıza çıkmaktadır. Depresyon düzeyi şiddetlendikçe birinci basamak sağlık çalışanlarında ortoreksiya eğilimi de artmaktadır. Yeme tutumu anormalleştikçe yani sağlıksız besinlere yönelik yeme tutumu sergilendikçe ortoreksiya eğilimi de daha fazla kuvvetlenmektedir. Ülkemizde henüz yeni bir kavram olarak karşımıza çıkan ortoreksiya ile ilgili çalışmaların birinci basamak sağlık çalışanlarında hız kazandırılması ve bu birinci basamak sağlık çalışanlarının da ruh sağlığı ve beslenmeyle ilgili eğitim ve danışmanlık yönlendirilmesi yararlı olacaktır" ifadelerini kullandı.
Ortoreksiya ihmal edilen bir sorun
Ortoreksiya'nın birinci basamak sağlık çalışanlarında en fazla ihmal edilen halk sağlığı sorunlarından birisi olduğunu vurgulayan Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Gülay Yılmazel, "Ortoreksiya sağlıklı ve temiz beslenmeye aşırı ilgi gösterilmesiyle karakterize patalojik bir tablo. DSM-5 yeme bozukları arasında henüz yer almasa da sağlıklı besin ve temiz besine yönelik aşırı ilgi, katkılı ve ambalaj ürünlere yönelik katı tutumlar, sağlıklı beslenmeyle ilgili katı diyetlerin uygulanmasıyla karakterize olumsuz düşüncelere sahip olma tablosu olarak tanımlanmaktadır. Ülkemizde ortoreksiya eğilimi genellikle sağlık çalışanlarında, beslenmeyle ve spor bilimleri ile ilgili alanlarda eğitim görenlerde karşılaştığımız bir tablo" dedi.
Ülkemizde de artış var
Son yıllarda ülkemizde de ortoreksiya eğiliminde artış olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Gülay Yılmazel, "Bu artışı kanıtlayacak unsurlardan birisi de birinci basamak sağlık çalışanları. Birinci basamak sağlık çalışanları aslında toplum sağlığı hizmetlerinde aktif görev yapan ve ön planda olan bir grup. Bir yandan kronik hastalıklarla mücadele ederken bir yandan da toplumun beslenmeyle ilgili sağlık sorunlarında rol oynayan özellikle anne-çocuk sağlığı, aile planlaması, okul eğitimleri ile ilgili konularda topluma danışmanlık yapmaktalar. Bu grupta ortoreksiya eğiliminin yaygın görülmesi topluma rol model olmaları açısından da önem arz ediyor. Birinci basamak sağlık çalışanları arasında ortoreksiya kadınlarda daha çok görülüyor. Bireylerin yaşları ilerledikçe, eğitim düzeyleri yükseldikçe, sağlık okuryazarlığı düzeyleri arttıkça daha fazla ortoreksiya eğilimi gösterdikleri tespit edilmiştir" diye konuştu. Ortoreksiya eğiliminin yeme tutumu ve depresyonla ilişkili olduğunu anlatan Yılmazel, "Ortoreksiya yeme tutumu bozukluğu olarak tanımlansa da beraberinde ek komorbid durumlarla da karşımıza çıkmaktadır. Depresyon düzeyi şiddetlendikçe birinci basamak sağlık çalışanlarında ortoreksiya eğilimi de artmaktadır. Yeme tutumu anormalleştikçe yani sağlıksız besinlere yönelik yeme tutumu sergilendikçe ortoreksiya eğilimi de daha fazla kuvvetlenmektedir. Ülkemizde henüz yeni bir kavram olarak karşımıza çıkan ortoreksiya ile ilgili çalışmaların birinci basamak sağlık çalışanlarında hız kazandırılması ve bu birinci basamak sağlık çalışanlarının da ruh sağlığı ve beslenmeyle ilgili eğitim ve danışmanlık yönlendirilmesi yararlı olacaktır" ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.