S-400 dengeleri bozdu
Rusya'nın savunma amaçlı ürettiği ileri teknoloji ürünü S-400 füzesi, özellikle Suriye krizinin ardından artan güvenlik endişeleri nedeniyle birçok ülkenin ilgisini çekiyor. Giderek artan sayıda ülkenin S-400'lerle ilgilenmesi, ABD ve NATO’yu rahatsız ediyor
01.11.2018 00:00:00





Son dönemde uluslararası siyasette Suriye iç savaşı, Trump'ın öngörülmez politikaları ve yaptırım terimlerinin yanı sıra en çok zikredilen kelimelerin başında şüphesiz Rusların S-400 füzeleri gelmekte.
Hatta S-400'ler belki de 'perestroyka ve glasnost'tan sonra Rusların uluslararası terminolojiye kazandırdıkları en önemli terimlerden biridir.
Bilindiği gibi Rusya Federasyonu, aynen mirasçısı olduğu SSCB gibi en çok askerî teknoloji üreten ve ihraç eden ülkelerin başında gelmekte.
Örneğin 2017'de Rusya, 15 milyar dolar değerinde askerî teknoloji satmış, 45 milyar dolar değerinde de teslimatını önümüzdeki yıllarda yapacağı siparişler almıştır. Bu rakam, dünya silah pazarının yaklaşık yüzde 17'sine denk gelmekte. Silah ihracatında Rusya, ABD'den sonra ikinci sırada yer alıyor.
Yine Moskova, askerî teknolojilerin geliştirilmesi için en fazla para harcayan ülkeler arasında üçüncü sırada bulunuyor. Rusya 2016'da savunma sanayisine 69.2 milyar dolar harcarken, ABD 611 milyar dolar, Çin ise 215 milyar dolar ayırdı.
S-400 tercih ediliyor
Rusya'nın silah ihracatındağı ağırlığı gittikçe artan teknolojilerin başında S-400'ler geliyor. 600 kilometre uzaklıktan tehdidi belirleyebilen S-400'ler, 60 kilometre uzaklıktaki balistik hedefleri, 400 kilometre uzaklıktaki aerodinamik hedefleri ve 5 metre kadar alçak yükseklikteki hedefleri vurabiliyor.
Amerika'nın Patriot füzeleri ancak minimum 100 metre yükseklikteki hedefi vurabilmekte. 4.8 kilometre saniyede uçan hedefleri vurma kapasitesine sahip bu teknoloji, günümüzde Rusya Silahlı Kuvvetleri'nin bütün askerî bölgelerindeki 40 taburunda ve Rusya'nın Suriye'deki Hmeymim Hava Üssü'nde konuşlandırılmış bulunuyor.
S-500 yolda
Diğer taraftan Rusya, S-400 benzeri sistemlerini geliştirmeye devam ediyor. Nitekim S-400'lerin bir ileri teknolojisi kabul edilen S-500'lerin seri üretimine en yakın zamanda geçileceği biliniyor. Rusya S-400'lerden daha ileri teknoloji üretimine başladığından dolayı S-300'lerden sonra S-400'leri de ihraç etmeye başladı.
S-300'ler Bulgaristan, Yunanistan, Hırvatistan, Slovenya gibi NATO üyesi ülkeler de dâhil olmak üzere yaklaşık 20 ülkeye satılırken S-400'lerin ilk müşterileri ise Belarus (2016) ile Çin (2018) oldu. Rusya'nın S-400'leri satmak istediği ve bir kısmıyla mutabakata vardığı diğer ülkeler ise Türkiye, Hindistan ve Suudi Arabistan olarak öne çıkıyor.
En iyi silah müşterileri
Hindistan, dünyada satılan silahların yüzde 14'ünü, Suudi Arabistan ise yüzde 7'sini alıyor. Dolayısıyla bu iki ülke önemli pazarlar konumunda. Bu pazarlara S-400'lerin sokulması, Rusya açısından büyük önem arz ediyor. Aynı şey Türkiye için de söylenebilir.
Ayrıca Moskova şüphesiz NATO içerisindeki 'müşterilerini' de arttırmak istiyor. Bütün bu süreçleri yavaşlatan, hatta engelleyen faktör ise ABD'nin konuyla ilgili tutumu...
ABD, Türkiye ile Suudi Arabistan gibi önemli silah pazarını kaybetmek ve bunları Rusya'ya kaptırmak istemiyor. Ayrıca özellikle Türkiye'nin S-400'leri alımı, NATO içerisinde bir çatlağa yol açması, hatta 'bulaşıcı kötü bir örnek' teşkil etmesi açısından olumsuz bir gelişme olarak görülüyor.
Bundan dolayı ABD, adı geçen ülkelere, Rusya'dan S-400 almamaları konusunda baskı uygulamaya çalışıyor. Türkiye ise S-400 alımı konusunda her defasında kararlı bir duruş sergiliyor.
Nitekim Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 1 Kasım Perşembe günü yaptığı açıklamada, söz konusu füzelerin 2019'da göreve hazır hale getirileceğini söyledi.
Hatta S-400'ler belki de 'perestroyka ve glasnost'tan sonra Rusların uluslararası terminolojiye kazandırdıkları en önemli terimlerden biridir.
Bilindiği gibi Rusya Federasyonu, aynen mirasçısı olduğu SSCB gibi en çok askerî teknoloji üreten ve ihraç eden ülkelerin başında gelmekte.
Örneğin 2017'de Rusya, 15 milyar dolar değerinde askerî teknoloji satmış, 45 milyar dolar değerinde de teslimatını önümüzdeki yıllarda yapacağı siparişler almıştır. Bu rakam, dünya silah pazarının yaklaşık yüzde 17'sine denk gelmekte. Silah ihracatında Rusya, ABD'den sonra ikinci sırada yer alıyor.
Yine Moskova, askerî teknolojilerin geliştirilmesi için en fazla para harcayan ülkeler arasında üçüncü sırada bulunuyor. Rusya 2016'da savunma sanayisine 69.2 milyar dolar harcarken, ABD 611 milyar dolar, Çin ise 215 milyar dolar ayırdı.
S-400 tercih ediliyor
Rusya'nın silah ihracatındağı ağırlığı gittikçe artan teknolojilerin başında S-400'ler geliyor. 600 kilometre uzaklıktan tehdidi belirleyebilen S-400'ler, 60 kilometre uzaklıktaki balistik hedefleri, 400 kilometre uzaklıktaki aerodinamik hedefleri ve 5 metre kadar alçak yükseklikteki hedefleri vurabiliyor.
Amerika'nın Patriot füzeleri ancak minimum 100 metre yükseklikteki hedefi vurabilmekte. 4.8 kilometre saniyede uçan hedefleri vurma kapasitesine sahip bu teknoloji, günümüzde Rusya Silahlı Kuvvetleri'nin bütün askerî bölgelerindeki 40 taburunda ve Rusya'nın Suriye'deki Hmeymim Hava Üssü'nde konuşlandırılmış bulunuyor.
S-500 yolda
Diğer taraftan Rusya, S-400 benzeri sistemlerini geliştirmeye devam ediyor. Nitekim S-400'lerin bir ileri teknolojisi kabul edilen S-500'lerin seri üretimine en yakın zamanda geçileceği biliniyor. Rusya S-400'lerden daha ileri teknoloji üretimine başladığından dolayı S-300'lerden sonra S-400'leri de ihraç etmeye başladı.
S-300'ler Bulgaristan, Yunanistan, Hırvatistan, Slovenya gibi NATO üyesi ülkeler de dâhil olmak üzere yaklaşık 20 ülkeye satılırken S-400'lerin ilk müşterileri ise Belarus (2016) ile Çin (2018) oldu. Rusya'nın S-400'leri satmak istediği ve bir kısmıyla mutabakata vardığı diğer ülkeler ise Türkiye, Hindistan ve Suudi Arabistan olarak öne çıkıyor.
En iyi silah müşterileri
Hindistan, dünyada satılan silahların yüzde 14'ünü, Suudi Arabistan ise yüzde 7'sini alıyor. Dolayısıyla bu iki ülke önemli pazarlar konumunda. Bu pazarlara S-400'lerin sokulması, Rusya açısından büyük önem arz ediyor. Aynı şey Türkiye için de söylenebilir.
Ayrıca Moskova şüphesiz NATO içerisindeki 'müşterilerini' de arttırmak istiyor. Bütün bu süreçleri yavaşlatan, hatta engelleyen faktör ise ABD'nin konuyla ilgili tutumu...
ABD, Türkiye ile Suudi Arabistan gibi önemli silah pazarını kaybetmek ve bunları Rusya'ya kaptırmak istemiyor. Ayrıca özellikle Türkiye'nin S-400'leri alımı, NATO içerisinde bir çatlağa yol açması, hatta 'bulaşıcı kötü bir örnek' teşkil etmesi açısından olumsuz bir gelişme olarak görülüyor.
Bundan dolayı ABD, adı geçen ülkelere, Rusya'dan S-400 almamaları konusunda baskı uygulamaya çalışıyor. Türkiye ise S-400 alımı konusunda her defasında kararlı bir duruş sergiliyor.
Nitekim Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 1 Kasım Perşembe günü yaptığı açıklamada, söz konusu füzelerin 2019'da göreve hazır hale getirileceğini söyledi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.