Prof. Dr. Haydar Baş Bey, Taksim Gezi Parkı konusunda vatandaşın gösterdiği hassasiyete duyarsız kalan Başbakan'ın tavrının Arap Baharı benzeri bir olayın habercisi olabileceğinin altını çizmişti.İki yıldır Ortadoğu'da yaşanan ve halk hareketleri şeklinde kendini gösteren vahim gelişmeler ve BOP'un son halkası, Türkiye dikkate alındığında çok mantıklı bir netice.Umarız, Türk halkının hiçbir siyasi görüş ve ideolojinin etkisinde kalmadan başlattığı bu halk hareketine, Başbakan ses verir, taleplerini dikkate alır.Provokelere açık olaylar durulur. Başbakan'ın tavrı, on yıllık AK Parti icraatlarından duyulan rahatsızlığı, halen ağaç katliamı olarak değerlendirmesinden de belli.Ancak bu milletin derdini anlamama hali elbette ki bizi şaşırtmadı.Türkiye'de siyasetin okyanus ötesinden alındığı gerçeği düşünüldüğünde, vatandaşın ne dediğinin duyulmaması gayet tabiidir.Seçim öncesi meydanlarda halktan icazet almak yerine soluğu okyanus ötesinde ve Pensilvanya'da alanların bugün meydanları dolduran kalabalıkları kâle almaması da normal.Başbakan'ın, Türkiye'nin şahit olduğu en büyük halk hareketini umursamadan dört günlük Afrika ziyaretine çıkması da…Belki de olayların yatışmasından sonra ülkeye dönmeyi hesap eden Erdoğan için gerçekten de yolun sonu gözüküyor. Zira Fas'ta diktatör olarak bilinen, Fas Kralı tarafından dahi özel görüşme talebi reddedilmiş bir devlet büyüğü olarak ülkesine döndü.İçte sıfırlanan otorite ve halk desteği kendini taa Fas'ta belli etti.Batı basınında da Türk Başbakanı'nın bittiğini ifade eden yazılar kaleme alınıyor. Maalesef Erdoğan için rüzgâr artık karşıdan esiyor.Suriye Devlet Başkanı Esad, iki yıldır ABD'nin, İsrail'in, İngiltere'nin ve Suriye'nin işgalini isteyen diğer ülkelerin bastırmasına rağmen, halkının sevgisi ve sahip çıkması ile vazifesinin ve ülkesinin başında.Gelinen nokta, şu an için silahlı bir işgali durdurdu.Oysa Türkiye'deki ilk büyük halk hareketi Erdoğan'ı koltuğundan etmek üzere…Çünkü Erdoğan o koltuğa milletin icazeti ile değil, okyanus ötesinin sahip çıkması ile gelmişti.O cenahın istemediği anda da ülkesinde sığınacağı bir limanı olmuyor.Prof. Dr. Haydar Baş'ın, on yıllık Genel Başkanlık döneminde ve hatta yaşamı boyunca neden "milletim" dediğinin bu örnekle altını çizmek gerekiyor.Bir lider, ancak milletinden icazet alırsa iktidardadır. Millet desteği onu koltuğunda tutan asıl güçtür.Yoksa Batıya sırtını dayayanlar gün gelir vazifeleri bitince, istemeseler de iktidarı devretmek zorundadır. Ve bazen hayatlarını da feda ederek…Bu açıdan bakıldığında, Türkiye'de okyanus ötesi ile dirsek temasında olmayan ve icazeti sadece milletinden alarak siyaset yapmak gereğine inanan tek lider Sayın Baş'tır.Bu onun Türk siyasetindeki en büyük farkıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018