Önce çıplak gerçeği haykıralım: Türkiye Süper Ligi'nde Şampiyon'un adı ne zaman konuldu biliyor musunuz? Şimdiden söyleyelim... Çünkü gerçek bu, gerisi tiyatro! Fener (pardon Levent olacaktı herhalde) Bıçakçı, zat-ı şahaneleri (!) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yüksek destekleriyle Federasyon Başkanı seçildiği gün, şampiyon belli olmuştur Türkiye'de...Futbol izleyicilerinin ve yorumcularının ortak kanaatı şekillenmiştir: Fenerbahçe kötü oynuyor. Ancak kötü oynasa da, kazanıyor. Nasıl olur, dünyanın neresinde kötü oynayan bir takım şampiyon olabilir? Bu mümkün mü? Futbol sözkonusu ise elbette değil. Ancak sözkonusu takım Fenerbahçe olunca, pekala olduruluyor. Nasıl portakallar, mandalinalar, limonlar 'karpit' ile sapsarı yapılıyorsa, Türkiye'de de Fenerbahçe 'derin ve dış destek'le pekala şampiyon oldurulabiliyor. Üçlü ittifakHerşey AKP iktidarının Haluk Ulusoy yönetimini Futbol Federasyonu yönetiminden uzaklaştırmasıyla başladı. Derin bir Fenerbahçeli olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fenerbahçe Cumhuriyeti'nin adayı Levent Bıçakçı'yı Federasyonu'nun tepesine oturtmasıyla başladı. O andan itibaren hakemler Fenerbahçe'nin hiçbir maçında 'zevahiri kurtaracak, sözde eşitliği temin edecek' bir kaç pozisyon dışında Sarı-Lacivertliler aleyhine düdük çalmadı. Olacak iş değil ama realite bu... Aziz Yıldırım boşuna söylemiyor: " Maç sadece sahada kazanılmıyor". Yıldırım'a bu tarihi ifadeyi Allah söyletti, nitekim... Neticede Erdoğan-Bıçakçı-Yıldırım üçlüsü Fenerbahçe'yi yine şampiyonluğa taşıyor. Yalın gerçek bu olmasaydı, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, (ki kendisi aynı zamanda Başbakan'ın sol koludur, Başbakan Yardımcısı'dır) Fenerbahçe'nin embedded (yerleşik) yazarları dışında onlarca kalem ehlinin feryatlarını duymaz mıydı? Benzer haksızlıklar Fenerbahçe'ye yapılsaydı, iktidar bunu seyreder miydi? Trabzon nasıl kazanabilirdi ki?Önceki gece Trabzonspor, Kadıköy'de Fenerbahçe'yi 50 bin Kanaryalı önünde silindir gibi ezdi geçti. Ancak Fenerbahçe sahada 11 kişi değil, 15 kişiydi. 11 Sarı-Lacivert forma giymiş futbolcu, siyah forma giymiş hakem üçlüsü ve de her uğultuları hakemler tarafından anında yerine getirilen seyirci... Hangi takım böyle bir ortamda rakibini yenebilir ki? Beşiktaş bunu zor da olsa başardı. Ancak Beşiktaş'a yapılan haksızlıklar, Trabzon'a yapılanların yanında devede kulak kalır. Trabzon daha ne yapacak ki? Futbol daha nasıl oynanır ki? Bu satırların yazarı aynı zamanda bir hukuk kişisidir. Şöyle bir duruşma salonu tahayyül edin... Derbi olduğu için Ağır Ceza Mahkemesi sözkonusudur! Davada ki taraf vardır. Biri davacı, diğeri davalı. Futbola indirgersek, davacı taraf 'evsahibi yani Fenerbahçe'; davalı taraf 'deplasman takımı yani Trabzonspor' mesabesinde olsun. Davacının da, davalının da avukatları olsun... Bir de tabii yüksek mevkide hakimler var... Savcı da dördüncü hakem. Zaten onun bu davada fazla bir müdahelesi olmadı. Hakimlerin kararı önceden belli ise, Trabzonspor ve yönetimi böyle bir davada istediği kadar yüksek performans göstersin, ne yazar! Trabzon'un avukatları yırtınıp dursun...Süper ligdeki ABD!Fenerbahçe, Süper Lig'de maalesef ABD konumunda... ABD nasıl Birleşmiş Milletler'den istediği kararları çıkarabiliyorsa, (son Irak işgalinde çıkaramadı ama bu kez amacına ulaşmak için başka yöntemler kullandı) Fenerbahçe'de Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Komitesi nezdinde istediği kararları çıkarabiliyor. Maçlarına istediği hakemlerin atanmasını temin edebiliyor. İstediği hakemi veto edebiliyor. Amacına ulaşamadığı zaman, işgal yöntemini kullanıyor. Bu ne anlama geliyor? Başkan Aziz Yıldırım, ortalığı birbirine veriyor, dozu yüksek eleştirilerde bulunuyor; sonuç yine Fenerbahçe lehine tezahür ediyor. Naçizane teklifimBaşbakanlık koltuğunda Erdoğan oturduğu sürece Fenerbahçe'nin şampiyonluğu kesin görünüyor. Bunun için lütfen futbolu çirkinleştirmeyin. Yapılacak şey basittir: İki tane şampiyonluk kupası yaptırın. Bu kupaların maddi değeri öyle yüksek değil... Bir tanesini sezon başında Fenerbahçe'ye verin. Diğerini mi? Ligdeki takımlar aralarında 'hakça maç yapsınlar', kim şampiyon olursa, kupa da onun olsun... Fenerbahçe ne mi yapacak? Nasıl olsa sezon başında şampiyonluk kupasını aldığından, 34 maç yapmasına, futbolcularının ter dökmesine gerek yok. Şampiyonlar Ligi'nde ülkemizi aslanlar gibi temsil etsinler. Bu arada Lig Kupası'na katılabilirler. Orada ne de olsa hakemlerimiz Fenerbahçe gömleği giyme ihtiyacı duymuyor. SONUÇ: Bu hükümet ekonomiyi mahfettiği gibi, sporu da çığırından çıkardı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.