Resulüllah’ın dilinden Hz. Ali -12
Şüphesiz, Allah Teala, Ali’yi kendisiyle yaratıkları arasında açık bir nişane olarak belirlemiştir. Aralarında O’ndan başka bir nişane yoktur
05.12.2022 19:50:00





281- Mufazzal, İmam Câfer-i Sâdık'tan şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Şüphesiz, Allah Teala, Ali'yi kendisiyle yaratıkları arasında açık bir nişane olarak belirlemiştir. Aralarında O'ndan başka bir nişane yoktur.
O halde kim O'nun velayetini ikrar ederse, mü'min olur ve kim O'nu (inatla) inkar ederse, kim O'nu bilmezse yolunu şaşırır ve kim O'na düşmanlık güderse, müşrik olur, kim O'nun velayetiyle (kıyamete) gelirse Cennete girer ve kim O'nu inkar ederse Cehennem ateşine girer."
282- İmam Muhammed Bâkır'dan, "Ey iman edenler Allah ve Resulü'ne icabet edin, sizi, size hayat veren şeye davet ettiğinde..." (Enfal: 24) ayetinin tefsirinde şöyle nakledilmiştir: "Sizi, Ali b. Ebi Tâlib'in velayetine davet ettiğinde."
283- İmam Muhammed Bâkır'dan şöyle nakledilmiştir: "Allah-ü Teala'nın, "Topluca Allah'ın ipine sarılın ve dağılmayın" (Al-i İmran: 103) ayetinde bahsettiği Ali b. Ebi Tâlib'in velayetidir. O halde kim, O'na sarılırsa mü'min olur ve kim O'nu bırakırsa imandan çıkar."
284- "Kim ölür de, Ali b. Ebi Tâlib'in velayetini inkar ederek Allah'a kavuşursa, Allah Teala'nın şiddetli gazabına uğramış halde O'na kavuşur, Allah onun amellerinden hiç birisini kabul etmez."
285- Ammar b. Yâsir'den şöyle nakledilmiştir: Resulüllah buyurdu ki: "Bütün insanlardan, Bana iman eden ve Beni tasdik eden herkese, Ali b. Ebi Tâlib'in velayetini tavsiye ediyorum."
Yine şöyle buyurdu: "Kim, O'nun velayetini kabul ederse Benim velayetimi kabul etmiştir ve kim Benim velayetimi kabul ederse Allah'ın velayetini kabul etmiştir.
Kim O'na buğzederse, Bana buğzetmiştir ve kim Bana buğzederse hiç şüphesiz Allah'a buğzetmiştir."
286- Resulüllah, "Ben kimin peygamberi isem, Ali de onun velisidir" buyurdu.
287- Resulüllah, "Ben kimin velisi isem, Ali de onun velisidir" buyurdu.
288- Resulüllah buyurdu ki: "Kim, Allah'ın asla kopmayacak sağlam kulpuna sarılmak istiyorsa, kardeşim ve vasim olan Ali b. Ebi Tâlib'in velayetine sarılsın. Zira hiç kuşkusuz O'nu seven ve O'nun velayetini kabul eden helak olmaz ve O'na buğzeden ve düşmanlık besleyen kurtuluşa ermez."
289- İmam Muhammed Bâkır'dan şöyle rivayet edilmiştir: Resulüllah buyurdu ki: "Ali'nin velayeti üzerinde ancak muttaki olanlar (takva sahipleri) sabit kalırlar."
290- İmam-ı Câfer'in şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Hiç şüphesiz, Ali'nin velayetini (hakkaniyetini bildiği halde inatla) inkar eden kimse puta tapan kimseye benzer."
291- Resulüllah buyurdu ki: "Ya Ali, Allah ancak Benimle, sonra da Seninle tanınmıştır. Kim, Senin velayetini (bilerek) inkar eder Allah'ın rububiyyetini inkar etmiş gibi olur."
292- Sâlih b. Meysem babasından, o da İbn Abbas'tan, o da Resulüllah'tan şöyle duyduğunu nakletmiştir:
"Kim Ali b. Ebi Tâlib'in velayetini inkar ettiği halde Allah-u Teala'ya kavuşursa, O'nun gazabına mâruz kaldığı halde kavuşmuş olur. Allah, onun amellerinden hiçbir şeyi kabul etmez. Allah-u Teala yetmiş bin meleği, onun yüzüne tükürmeleri için görevlendirir ve kıyamet gününde Allah onu siyah yüzlü ve mavi gözlü olarak haşr edecektir."
293- Ali b. Bilal, İmamAli Rıza'dan, o da İmam Musa Kazım'dan, o da İmam Câfer-i Sâdık'tan, o da İmam Muhammed Bâkır'dan, o da İmam Zeyne'l-Abidin'den, o da İmam Hüseyin'den, o da İmam Ali'den, O da Resulüllah'tan, O da Cebrail'den, o da Mikail'den, o da İsrafil'den, o da, "Levh"den nakletmiştir: Orada ise, "Kalem"den şöyle nakledilmiştir:
"Allah buyuruyor ki, Ali b. Ebi Tâlib'in velayeti, Benim kalemdir; kim benim kaleme girerse, ateşimden, azabımdan emanda kalır."
294- Resulüllah buyurur ki: "Bilin ki Ali, vasilerin efendisi, muttakilerin imamı ve Benim bütün insanlar üzerindeki halifemdir. O, değerli ve yüce imamların babasıdır; O'na itaat etmek, Bana itaat etmektir, O'nu tanımak, Beni tanımaktır."
295- İbn Abbas'tan Resulüllah'ın şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Ben şanı yüce Rabb'ime (Mirac Gecesi'nde) yükseltildiğimde Bana şöyle nida edildi:
"Ey Muhammed!" Ben de, "Lebbeyk, ey azametli Rab, Lebbeyk (emrine amedeyim)" diye cevap verdim.
Allah-u Teala Bana şöyle vahyetti: "Ey Muhammed Mele-i Âlâ'da (meleklerin bulunduğu âlemde) nasıl bir tartışma yaşandığını biliyor musun?"
Ben, "Ey Ma'bud'um bir bilgim yoktur" dedim.
Buyurdu ki; "Ey Muhammed, insanlar içinden kendinden sonrası için bir vezir kardeş ve vasi seçmedin mi?"
"İlahi, kimi seçeyim? Sen Benim için seç ey Ma'bud'um" dedim.
Bunun üzerine Allah Bana şöyle vahyetti: "Ey Muhammed, Ben insanlar içinden Ali b. Ebi Tâlib'i Senin için seçtim."
"İlahi, amcamın oğlunu mu?" dediğimde şöyle vahyetti, "Ey Muhammed, hiç kuşkusuz Ali, Senin ve Senden sonra ilmin vârisidir. Kıyamet gününde Senin 'Hamd' isimli sancağının ve havuzunun sahibi olacaktır. Ümmetinin mü'minlerinden olarak havuzun başına gelenleri onun suyuna doyuracaktır."
Sonra Allah (azze ve celle) şöyle vahyetti Bana: "Ey Muhammed, Kendime hak olarak yemin ettim ki, Sana, Ehl-i Beyt'ine ve temiz ve tâhir olan zürriyetine düşmanlık besleyen kimse o havuzdan içmeyecektir."
296- Ebuzer Gifari'den: Resulüllah buyurdu ki: "Kıyamet gününe kadar, Ben peygamberlerin hatemiyim ve Sen de ya Ali, (vasıtasız) vasilerin hatemisin."
297- Resulüllah buyurdu ki: "Ya Ali, Sen dünya kadınlarının efendisinin eşi ve gönderilmiş peygamberlerin ve üstününün halifesisin."
298- Resulüllah, "Ali vasilerin en üstünüdür" buyurdu.
299- İmam Câfer-i Sâdık babasından, onlar da babalarından şöyle nakletmişlerdir: Resulüllah şöyle buyurdu:
"Cebrail, Bana Yüce Allah'ın (azze ve celle) şöyle buyurduğunu nakletti: "Kim bir tek Benden başka bir ilahın olmadığına, Muhammed'in Benim kulum ve Resulüm olduğuna, Ali b. Ebi Tâlib'in Benim velim ve hüccetim olduğuna yakîn ederse, ona rahmetimle muamele eder, onu ateşten kurtarırım.
Komşuluğumu ona mübah kılarım. İkramımı ona vacip kılarım. Nimetimi ona tamamlarım ve onu özel ve hâlis kullarımdan kılarım.
Bana seslendiğinde Lebbeyk derim ve Beni çağırdığında ona icabet ederim. Benden bir şey isterse veririm. Sustuğunda ise Ben başlarım.
Bir kötülük yaptığında merhamet ederim. Benden kaçtığında onu geri çağırırım. Geri döndüğünde kabul ederim. Ve kapımı çaldığında yüzüne açarım, eğer bir kimse de bir tek Benden başka bir ilahın olmadığına, Muhammed'in Benim kulum ve resulüm olduğuna şehadet etmezse Benim nimetimi inkar etmiştir, azametimi küçümsemiştir, ayetlerime ve kitaplarıma kâfir olmuştur.
Ali bin Ebi Tâlib ve evlatlarının Benim velim olduğuna kâni olmazlarsa, nimetlerimden mahrum bırakırım.
Eğer Beni kastederse kendisine engel olurum ve Benden bir şey isterse onu mahrum bırakırım. Bana seslenirse nidasını duymam. Ve Bana dua ederse duasına kabul etmem.
Bana ümit bağlarsa ümidini keserim. Bütün bunlar Benim ona (hak ettiği için) verdiğim cezalardır. Ve Ben, kullara zulmedici değilim."
300- İmam Rıza babaları kanalıyla Resulüllah'ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Ya Ali, Sen Benim borcumu eda edeceksin ve Sen, Benim ümmetim üzerine halifem olacaksın." (Kaynaklar için bakınız Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eseri)
O halde kim O'nun velayetini ikrar ederse, mü'min olur ve kim O'nu (inatla) inkar ederse, kim O'nu bilmezse yolunu şaşırır ve kim O'na düşmanlık güderse, müşrik olur, kim O'nun velayetiyle (kıyamete) gelirse Cennete girer ve kim O'nu inkar ederse Cehennem ateşine girer."
282- İmam Muhammed Bâkır'dan, "Ey iman edenler Allah ve Resulü'ne icabet edin, sizi, size hayat veren şeye davet ettiğinde..." (Enfal: 24) ayetinin tefsirinde şöyle nakledilmiştir: "Sizi, Ali b. Ebi Tâlib'in velayetine davet ettiğinde."
283- İmam Muhammed Bâkır'dan şöyle nakledilmiştir: "Allah-ü Teala'nın, "Topluca Allah'ın ipine sarılın ve dağılmayın" (Al-i İmran: 103) ayetinde bahsettiği Ali b. Ebi Tâlib'in velayetidir. O halde kim, O'na sarılırsa mü'min olur ve kim O'nu bırakırsa imandan çıkar."
284- "Kim ölür de, Ali b. Ebi Tâlib'in velayetini inkar ederek Allah'a kavuşursa, Allah Teala'nın şiddetli gazabına uğramış halde O'na kavuşur, Allah onun amellerinden hiç birisini kabul etmez."
285- Ammar b. Yâsir'den şöyle nakledilmiştir: Resulüllah buyurdu ki: "Bütün insanlardan, Bana iman eden ve Beni tasdik eden herkese, Ali b. Ebi Tâlib'in velayetini tavsiye ediyorum."
Yine şöyle buyurdu: "Kim, O'nun velayetini kabul ederse Benim velayetimi kabul etmiştir ve kim Benim velayetimi kabul ederse Allah'ın velayetini kabul etmiştir.
Kim O'na buğzederse, Bana buğzetmiştir ve kim Bana buğzederse hiç şüphesiz Allah'a buğzetmiştir."
286- Resulüllah, "Ben kimin peygamberi isem, Ali de onun velisidir" buyurdu.
287- Resulüllah, "Ben kimin velisi isem, Ali de onun velisidir" buyurdu.
288- Resulüllah buyurdu ki: "Kim, Allah'ın asla kopmayacak sağlam kulpuna sarılmak istiyorsa, kardeşim ve vasim olan Ali b. Ebi Tâlib'in velayetine sarılsın. Zira hiç kuşkusuz O'nu seven ve O'nun velayetini kabul eden helak olmaz ve O'na buğzeden ve düşmanlık besleyen kurtuluşa ermez."
289- İmam Muhammed Bâkır'dan şöyle rivayet edilmiştir: Resulüllah buyurdu ki: "Ali'nin velayeti üzerinde ancak muttaki olanlar (takva sahipleri) sabit kalırlar."
290- İmam-ı Câfer'in şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Hiç şüphesiz, Ali'nin velayetini (hakkaniyetini bildiği halde inatla) inkar eden kimse puta tapan kimseye benzer."
291- Resulüllah buyurdu ki: "Ya Ali, Allah ancak Benimle, sonra da Seninle tanınmıştır. Kim, Senin velayetini (bilerek) inkar eder Allah'ın rububiyyetini inkar etmiş gibi olur."
292- Sâlih b. Meysem babasından, o da İbn Abbas'tan, o da Resulüllah'tan şöyle duyduğunu nakletmiştir:
"Kim Ali b. Ebi Tâlib'in velayetini inkar ettiği halde Allah-u Teala'ya kavuşursa, O'nun gazabına mâruz kaldığı halde kavuşmuş olur. Allah, onun amellerinden hiçbir şeyi kabul etmez. Allah-u Teala yetmiş bin meleği, onun yüzüne tükürmeleri için görevlendirir ve kıyamet gününde Allah onu siyah yüzlü ve mavi gözlü olarak haşr edecektir."
293- Ali b. Bilal, İmamAli Rıza'dan, o da İmam Musa Kazım'dan, o da İmam Câfer-i Sâdık'tan, o da İmam Muhammed Bâkır'dan, o da İmam Zeyne'l-Abidin'den, o da İmam Hüseyin'den, o da İmam Ali'den, O da Resulüllah'tan, O da Cebrail'den, o da Mikail'den, o da İsrafil'den, o da, "Levh"den nakletmiştir: Orada ise, "Kalem"den şöyle nakledilmiştir:
"Allah buyuruyor ki, Ali b. Ebi Tâlib'in velayeti, Benim kalemdir; kim benim kaleme girerse, ateşimden, azabımdan emanda kalır."
294- Resulüllah buyurur ki: "Bilin ki Ali, vasilerin efendisi, muttakilerin imamı ve Benim bütün insanlar üzerindeki halifemdir. O, değerli ve yüce imamların babasıdır; O'na itaat etmek, Bana itaat etmektir, O'nu tanımak, Beni tanımaktır."
295- İbn Abbas'tan Resulüllah'ın şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Ben şanı yüce Rabb'ime (Mirac Gecesi'nde) yükseltildiğimde Bana şöyle nida edildi:
"Ey Muhammed!" Ben de, "Lebbeyk, ey azametli Rab, Lebbeyk (emrine amedeyim)" diye cevap verdim.
Allah-u Teala Bana şöyle vahyetti: "Ey Muhammed Mele-i Âlâ'da (meleklerin bulunduğu âlemde) nasıl bir tartışma yaşandığını biliyor musun?"
Ben, "Ey Ma'bud'um bir bilgim yoktur" dedim.
Buyurdu ki; "Ey Muhammed, insanlar içinden kendinden sonrası için bir vezir kardeş ve vasi seçmedin mi?"
"İlahi, kimi seçeyim? Sen Benim için seç ey Ma'bud'um" dedim.
Bunun üzerine Allah Bana şöyle vahyetti: "Ey Muhammed, Ben insanlar içinden Ali b. Ebi Tâlib'i Senin için seçtim."
"İlahi, amcamın oğlunu mu?" dediğimde şöyle vahyetti, "Ey Muhammed, hiç kuşkusuz Ali, Senin ve Senden sonra ilmin vârisidir. Kıyamet gününde Senin 'Hamd' isimli sancağının ve havuzunun sahibi olacaktır. Ümmetinin mü'minlerinden olarak havuzun başına gelenleri onun suyuna doyuracaktır."
Sonra Allah (azze ve celle) şöyle vahyetti Bana: "Ey Muhammed, Kendime hak olarak yemin ettim ki, Sana, Ehl-i Beyt'ine ve temiz ve tâhir olan zürriyetine düşmanlık besleyen kimse o havuzdan içmeyecektir."
296- Ebuzer Gifari'den: Resulüllah buyurdu ki: "Kıyamet gününe kadar, Ben peygamberlerin hatemiyim ve Sen de ya Ali, (vasıtasız) vasilerin hatemisin."
297- Resulüllah buyurdu ki: "Ya Ali, Sen dünya kadınlarının efendisinin eşi ve gönderilmiş peygamberlerin ve üstününün halifesisin."
298- Resulüllah, "Ali vasilerin en üstünüdür" buyurdu.
299- İmam Câfer-i Sâdık babasından, onlar da babalarından şöyle nakletmişlerdir: Resulüllah şöyle buyurdu:
"Cebrail, Bana Yüce Allah'ın (azze ve celle) şöyle buyurduğunu nakletti: "Kim bir tek Benden başka bir ilahın olmadığına, Muhammed'in Benim kulum ve Resulüm olduğuna, Ali b. Ebi Tâlib'in Benim velim ve hüccetim olduğuna yakîn ederse, ona rahmetimle muamele eder, onu ateşten kurtarırım.
Komşuluğumu ona mübah kılarım. İkramımı ona vacip kılarım. Nimetimi ona tamamlarım ve onu özel ve hâlis kullarımdan kılarım.
Bana seslendiğinde Lebbeyk derim ve Beni çağırdığında ona icabet ederim. Benden bir şey isterse veririm. Sustuğunda ise Ben başlarım.
Bir kötülük yaptığında merhamet ederim. Benden kaçtığında onu geri çağırırım. Geri döndüğünde kabul ederim. Ve kapımı çaldığında yüzüne açarım, eğer bir kimse de bir tek Benden başka bir ilahın olmadığına, Muhammed'in Benim kulum ve resulüm olduğuna şehadet etmezse Benim nimetimi inkar etmiştir, azametimi küçümsemiştir, ayetlerime ve kitaplarıma kâfir olmuştur.
Ali bin Ebi Tâlib ve evlatlarının Benim velim olduğuna kâni olmazlarsa, nimetlerimden mahrum bırakırım.
Eğer Beni kastederse kendisine engel olurum ve Benden bir şey isterse onu mahrum bırakırım. Bana seslenirse nidasını duymam. Ve Bana dua ederse duasına kabul etmem.
Bana ümit bağlarsa ümidini keserim. Bütün bunlar Benim ona (hak ettiği için) verdiğim cezalardır. Ve Ben, kullara zulmedici değilim."
300- İmam Rıza babaları kanalıyla Resulüllah'ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Ya Ali, Sen Benim borcumu eda edeceksin ve Sen, Benim ümmetim üzerine halifem olacaksın." (Kaynaklar için bakınız Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eseri)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.