Ali DE?İRMENCİ
Dünden devam...
Bilindiği üzere nefs terbiyesinin "riyazet ve mücahede" diye bilinen iki metodu vardır ki, her ikisi de oruç sayesinde gerçekleşmiş olmaktadır.
İnsan oruçla, bir nevi tabii riyazet yapmış olur. İnsan nefs terbiyesine, midesini kontrol altında tutmakla muvaffak olur. Zira, gerek mide ve gerekse şehvetin artarak insanı ve iradeyi baskı altına alması, yemek, yani mide sebebiyledir. İşte Ramazan'da oruçla mide dolayısıyla her türlü şehvet kontrol altında tutulmuş olur. Bu, beraberinde tüm ahlak-ı zemimeyi frenlemek, gemlemek anlamına gleir.
Mücahede ise, iradeyi kullanarak kötülüğe karşı direnmek, iyiliği celbetmek anlamına gelir. Riyazetle kontrol altına alınan duyguların iredeye tahakkümü-baskısı azalacağından irade iyilik yapmağa müsait ve hür hale gelir. İşte orucun nefs ve irade terbiyesini gerçekleştirmesinin ilmi izahı özetle budur.
Ramazan ve oruç bir terbiye zamanı ve vesilesidir.
Bu terbiye sayesindedir ki oruç tutan kalp, rikkat ve merhamete, sehavet ve cömertliğe kavuşur; bütün ahlak-ı hamideyi kazanır.
Sevgi, saygı, tevazu, karşılıklı yardımlaşma, merhamet, yumaşaklık; samimiyet ve dürüstlük bu sayede kazanılan güzel vasıflar olup, güzel ahlakın ve toplum barışının temelini teşkil ederler. Bu ise orucun sosyal boyutudur.
Sabır, şükür, tevekkül ve kanaat insanda ahlak haline gelir. Zaten orucun sabır ve şükürlü münasebeti büyüktür. Bir hadis-i şerifte: "Sabır imanın yarısı, oruç da sabrın yarısıdır" buyurulmuştur.
Orucun insana kazandırdığı en önemli hal ve sıfat ise "ihlas ve ihsan" sırrıdır.
İhlas, herşeyi kulluk şuuru içinde sadece ve sırf Allah için yapmaktır. İhsan ise, Allah'ı görür gibi ibadet etmek ve yaşamaktır. Gerek ihlas ve gerekse ihsan sırrında riya ve şaibe yoktur. İşte oruç bunu temin etmekte ve oruca riya karışmamaktadır. "Oruç benim içindir, onun mükafatını ancak ben veririm" hadis-i kudsi bu sırrı anlatmaktadır.
İhlas ve ihsan sırrı, yakîni davet etmekte, yakin ise, kurtuluşu getirmektedir. Orucun beden ve ruh sağlığına nasıl katkı yaptığı artık izaha gerek olmayacak kadar açıktır.
Bugün kanser dahil bedeni hastalıkların büyük bölümünün ve hatta bir solunum yolu hastalığı olan tüberkülozun mide yoluyla bulaştığnıı düşünürsek; mideye hakim olmanın, diyetin ne kadar önemli olduğu anlaşılır.
Şu hadis aynı zamanda mucizevi ve tıbbi bir tespittir; "Mide, hastalıkların evidir".
Ev, barınma ve ikamet yeridir. Aynen bunun gibi hastalıklar da mide evinde barınır ve ikamet ederler.
Keza, mide yoluyla nefs azgınlaşır, şehvet galeyana gelirse kalbi de etkisi altına alır ve böylece manevi kalp hastalıkları meydana gelir; riya, kibir, ucub, hased, nifak gibi. Bu tip manevi hastalıklar da yine mideden kaynaklanmaktadır.
Bedeni bir hastalık olan damar sertliği sebebiyle kalp hastalığı da yine mide yoluyla alınan yağlardan kaynaklanmaktadır.
İşte oruç, mideye hakim olma yol ve metodunu öğretmekle, esasen zahir ve batın bütün hastalıkların kaynaklandığı merkezi kontrol altına almaktadır.
Demek, Ramazan ve oruç zahir-batın, ferdi-toplumsal bütün iyilik ve güzellikleri toplamıştır.
Bütün bu sebeplerle, Ramazan ve oruç bütün hayrı toplamış, rahmet ve mağfiret mevsimi olmuştur, diyoruz.
Bu mevsimi, bu iklimi kalıcı kılmanın ve bütün hayata şamil hale getirmenin yolu; bu ayın mana ve kutsallığını kazandığı Allah'ın ipi Kur'an'a sımsıkı sarılmaktan, O'nu hayatımıza hakim kılmaktan geçmektedir.
Dünden devam...
Bilindiği üzere nefs terbiyesinin "riyazet ve mücahede" diye bilinen iki metodu vardır ki, her ikisi de oruç sayesinde gerçekleşmiş olmaktadır.
İnsan oruçla, bir nevi tabii riyazet yapmış olur. İnsan nefs terbiyesine, midesini kontrol altında tutmakla muvaffak olur. Zira, gerek mide ve gerekse şehvetin artarak insanı ve iradeyi baskı altına alması, yemek, yani mide sebebiyledir. İşte Ramazan'da oruçla mide dolayısıyla her türlü şehvet kontrol altında tutulmuş olur. Bu, beraberinde tüm ahlak-ı zemimeyi frenlemek, gemlemek anlamına gleir.
Mücahede ise, iradeyi kullanarak kötülüğe karşı direnmek, iyiliği celbetmek anlamına gelir. Riyazetle kontrol altına alınan duyguların iredeye tahakkümü-baskısı azalacağından irade iyilik yapmağa müsait ve hür hale gelir. İşte orucun nefs ve irade terbiyesini gerçekleştirmesinin ilmi izahı özetle budur.
Ramazan ve oruç bir terbiye zamanı ve vesilesidir.
Bu terbiye sayesindedir ki oruç tutan kalp, rikkat ve merhamete, sehavet ve cömertliğe kavuşur; bütün ahlak-ı hamideyi kazanır.
Sevgi, saygı, tevazu, karşılıklı yardımlaşma, merhamet, yumaşaklık; samimiyet ve dürüstlük bu sayede kazanılan güzel vasıflar olup, güzel ahlakın ve toplum barışının temelini teşkil ederler. Bu ise orucun sosyal boyutudur.
Sabır, şükür, tevekkül ve kanaat insanda ahlak haline gelir. Zaten orucun sabır ve şükürlü münasebeti büyüktür. Bir hadis-i şerifte: "Sabır imanın yarısı, oruç da sabrın yarısıdır" buyurulmuştur.
Orucun insana kazandırdığı en önemli hal ve sıfat ise "ihlas ve ihsan" sırrıdır.
İhlas, herşeyi kulluk şuuru içinde sadece ve sırf Allah için yapmaktır. İhsan ise, Allah'ı görür gibi ibadet etmek ve yaşamaktır. Gerek ihlas ve gerekse ihsan sırrında riya ve şaibe yoktur. İşte oruç bunu temin etmekte ve oruca riya karışmamaktadır. "Oruç benim içindir, onun mükafatını ancak ben veririm" hadis-i kudsi bu sırrı anlatmaktadır.
İhlas ve ihsan sırrı, yakîni davet etmekte, yakin ise, kurtuluşu getirmektedir. Orucun beden ve ruh sağlığına nasıl katkı yaptığı artık izaha gerek olmayacak kadar açıktır.
Bugün kanser dahil bedeni hastalıkların büyük bölümünün ve hatta bir solunum yolu hastalığı olan tüberkülozun mide yoluyla bulaştığnıı düşünürsek; mideye hakim olmanın, diyetin ne kadar önemli olduğu anlaşılır.
Şu hadis aynı zamanda mucizevi ve tıbbi bir tespittir; "Mide, hastalıkların evidir".
Ev, barınma ve ikamet yeridir. Aynen bunun gibi hastalıklar da mide evinde barınır ve ikamet ederler.
Keza, mide yoluyla nefs azgınlaşır, şehvet galeyana gelirse kalbi de etkisi altına alır ve böylece manevi kalp hastalıkları meydana gelir; riya, kibir, ucub, hased, nifak gibi. Bu tip manevi hastalıklar da yine mideden kaynaklanmaktadır.
Bedeni bir hastalık olan damar sertliği sebebiyle kalp hastalığı da yine mide yoluyla alınan yağlardan kaynaklanmaktadır.
İşte oruç, mideye hakim olma yol ve metodunu öğretmekle, esasen zahir ve batın bütün hastalıkların kaynaklandığı merkezi kontrol altına almaktadır.
Demek, Ramazan ve oruç zahir-batın, ferdi-toplumsal bütün iyilik ve güzellikleri toplamıştır.
Bütün bu sebeplerle, Ramazan ve oruç bütün hayrı toplamış, rahmet ve mağfiret mevsimi olmuştur, diyoruz.
Bu mevsimi, bu iklimi kalıcı kılmanın ve bütün hayata şamil hale getirmenin yolu; bu ayın mana ve kutsallığını kazandığı Allah'ın ipi Kur'an'a sımsıkı sarılmaktan, O'nu hayatımıza hakim kılmaktan geçmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.