Rabıta demek, Allah'ın feyz ve muhabbeti ile kalbin süslenmesidir. Gaye, Hakk'a yaklaşmak, O'nun rızasını kazanmak, O'nun ahlakıyla ahlaklanmaktır.
Allah'a vuslat yolunda resuller, nebiler ve velileri vesile etmenin İslamî literatürdeki ifadesi "rabıta"dır. Bazılarının zannettikleri gibi rabıta, Allah ile kul arasına girmek midir? Bu sorunun cevabı verilirken öncelikle rabıtanın ne olduğunun izahı gerekir.Rabıta, Cenab-ı Hakk'ın tecelli ettiği ve bu sebeple nur, feyiz ve muhabbetle süslenmiş olan insan-ı kamilin gönlüne teveccüh etmek, böylece Hakk'a vuslat yolunda vesileye sarılmaktır. Rabıtadan maksat Allah'ın yarattıkları olan feyz ve muhabbet ile kalbin süslenmesidir. Gaye, Hakk'a yaklaşmak, O'nun rızasını kazanmak, O'nun ahlakıyla ahlaklanmaktır. Kalbin gıdası durumunda olan feyz, muhabbet gibi kavramlar, Allah'ın yaratığıdır, mahluktur. Nasıl ki, Cenab-ı Hakk'ın maddi nimetlerinden olan ekmek, para ve mal gibi maddi yaratıkları sahiplerinden istemek, bunları elde etmek için çalışmak, âdetullah gereği ise, aynen bunun gibi feyz ve muhabbet cihetiyle şereflenen, zengin olan, bir insan-ı kamilden şartlarına, edep kurallarına uygun olarak himmet (yardım) istemek de yine âdetullahın bir gereğidir. Maddi mahlukların tâbi olduğu kurallarla, manevi muhlukların tâbi olduğu kurallar esas itibariyle aynıdır. Nasılki bir eve kapıdan giriliyorsa, herhangi bir konuda da istenilen neticeye varmak için âdetullah denilen sebepler ve hikmetler silsilesine sarılmak şarttır. Aranan netice, onu doğuran sebep ve şartlara uymakla gerçekleşir.Nitekim bu hususta Cenab-ı Hak, Hidayet ve rahmetini enbiya ve evliya vasıtasıyla kullarına ulaştırmaktadır. Hidayet ve rahmete ulaştıran başka bir kapının olmaması da yine âdetullah gereğidir.
Allah'a vuslat yolunda resuller, nebiler ve velileri vesile etmenin İslamî literatürdeki ifadesi "rabıta"dır. Bazılarının zannettikleri gibi rabıta, Allah ile kul arasına girmek midir? Bu sorunun cevabı verilirken öncelikle rabıtanın ne olduğunun izahı gerekir.Rabıta, Cenab-ı Hakk'ın tecelli ettiği ve bu sebeple nur, feyiz ve muhabbetle süslenmiş olan insan-ı kamilin gönlüne teveccüh etmek, böylece Hakk'a vuslat yolunda vesileye sarılmaktır. Rabıtadan maksat Allah'ın yarattıkları olan feyz ve muhabbet ile kalbin süslenmesidir. Gaye, Hakk'a yaklaşmak, O'nun rızasını kazanmak, O'nun ahlakıyla ahlaklanmaktır. Kalbin gıdası durumunda olan feyz, muhabbet gibi kavramlar, Allah'ın yaratığıdır, mahluktur. Nasıl ki, Cenab-ı Hakk'ın maddi nimetlerinden olan ekmek, para ve mal gibi maddi yaratıkları sahiplerinden istemek, bunları elde etmek için çalışmak, âdetullah gereği ise, aynen bunun gibi feyz ve muhabbet cihetiyle şereflenen, zengin olan, bir insan-ı kamilden şartlarına, edep kurallarına uygun olarak himmet (yardım) istemek de yine âdetullahın bir gereğidir. Maddi mahlukların tâbi olduğu kurallarla, manevi muhlukların tâbi olduğu kurallar esas itibariyle aynıdır. Nasılki bir eve kapıdan giriliyorsa, herhangi bir konuda da istenilen neticeye varmak için âdetullah denilen sebepler ve hikmetler silsilesine sarılmak şarttır. Aranan netice, onu doğuran sebep ve şartlara uymakla gerçekleşir.Nitekim bu hususta Cenab-ı Hak, Hidayet ve rahmetini enbiya ve evliya vasıtasıyla kullarına ulaştırmaktadır. Hidayet ve rahmete ulaştıran başka bir kapının olmaması da yine âdetullah gereğidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.