Prof. Dr. Haydar Baş, "İmam Hasan" eserinde Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in Peygamberimizin evladı hükmünde oldukları hususunda şu bilgileri veriyor:
"Bunun en açık kanıtı Mübahale ayetidir. Zira ayette geçen "oğullarımız" ifadesi ile Hz. Hasan ve Hüseyin'in kastedildiği hususunda bütün tefsir bilginleri görüş birliği halindedir. (el-Keşşaf Tefsiri, c.1, s.370; es-Savaiku'l Muhrika, s.153; el-İrşad, Şeyh Müfid, s.99; el Mizan Tefsiri, c.3, s.238).
Bu hadise aynı zamanda bir cahiliye anlayışını da ortadan kaldırmayı hedefliyordu. Bu anlayışa göre bir insanın gerçek oğulları kızlarının oğulları değil ancak oğullarının oğulları idi. Mübahale olayı bu anlayışı yok etmiştir. Zira Peygamber, oğullarını çağıracağını söyledi ve ertesi gün İmam Hasan ve İmam Hüseyin'le birlikte mübahaleye geldi. (Tefsir-i Razi, c.8, s.81; Fethu'l Kadir, c.1, s.347; Tefsir-i Taberî ve Tefsir-i Nişaburî, c.3, s.215; et-Tibyan Tefsiri, c.2, s.485; Ebubekir Razi'den, Mecmau'l Beyan, c.2, s.452; el-Gadir, c.7, s.122; Mecmau'l Beyan ve Tefsir-i Kurtubî, c.4, s.104'ten naklen).
Selman-ı Farisî'den nakledildiğine göre Peygamberimiz şöyle buyurdu: "Hasan ile Hüseyin Benim oğullarımdır. Kim onları severse Beni sever. Kim Beni severse Allah onu sever. Allah kimi severse onu cennete koyar. Kim o ikisinden nefret ederse Benden nefret etmiş olur. Kim Benden nefret ederse Allah ondan nefret eder. Allah kimden nefret ederse onu cehennemine koyar." (el-Müstedrek, Hakim, c.3, s.166).
Muaviye'nin kölesi Zekvan diyor ki: "Muaviye, 'Bu iki oğlanı Peygamberin oğulları diye adlandıran hiç kimseyi tanımıyorum. Onlara Ali'nin oğulları deyin' dedi. Bir süre sonra oğullarını şeref listesine yazmamı emretti. Ben de oğullarının ve oğullarının oğullarının adlarını yazdım. Fakat kızlarının oğullarını listeye almadım. Listeyi bu şekilde Muaviye'ye götürdüm. 'Yazıklar olsun sana! Büyük oğullarımın adlarına yer vermedin' dedi. Ben 'Onlar da kim?' diye sordum. 'Falan kızımın oğulları benim oğullarım değiller mi?' dedi. Ben dayanamadım ve dedim ki, 'Allah aşkına nasıl oluyor da senin kızının oğulları oğulların oluyor ama Fâtıma'nın oğulları Peygamberin oğulları olmuyor?' dedim. O, 'Ne oluyor sana Allah canın alasıca. Sakın bu sözün başkasının kulağına gitmesin' karşılığını verdi." (Keşfu'l Gumme, Erbili, c.2, s.173).
İmam Hasan, Muaviye'ye delil olmak üzere şöyle dedi: "Allah'ın Resulü nefislerden kendisi ile birlikte babamı, oğullardan benim ile kardeşimi ve kadınlardan annem Fâtıma'yı bütün insanlardan ayırıp çıkardı. Biz O'nun ailesi, eti, kanı ve nefsiyiz. Biz O'ndanız, O da bizdendir." (Yenabiu'l Mevedde, s.479; el-Burhan Tefsiri, c.1, s.286).
Ünlü tefsir bilgini Fahri Razi, "Biz ona İshak'ı ve Yâkub'u armağan ettik. Hepsini doğru yola ilettik. Daha önce de Nuh'u ve onun soyundan gelen Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola iletmiştik ve Biz iyilere böyle karşılık veririz.(ve yine) Zekeriya'yı,İsa'yı ve İlyas'ı da. Hepsi de sâlihlerdendi" (En'am: 84,85) ayetinin İmam Hasan ile İmam Hüseyin'in Peygamberimizin oğulları olduğuna delalet ettiğini söyledikten sonra, "Denildiğine göre Ebu Câfer Muhammed Bâkır, bu ayeti Haccac b. Yusuf karşısında delil gösterdi" diyerek sözlerini bağlar. (Tefsir-i Razi, c.13, s.66; Fedailu'l Hamse Mine's-Sihahi's-Sitte (Razi'den naklen) c.1, s.257).
Amr b. el As, İmam Ali'ye gönderdiği bir elçi aracılığıyla, birkaç mesele yüzünden onu ayıpladığını bildirdi. Bu meselelerden biri de Hz. Ali'nin Hasan ve Hüseyin'i Resûlullah'ın oğulları olarak adlandırması idi. Hz. Ali, Amr b. As'a şu cevabı gönderdi: "O rezil oğlu rezile de ki, eğer o ikisi Resûlullah'ın oğulları olmasa idi, babasının dediği gibi Resûlullah'ın soyu kurumuş olacaktı." (Şerh-u Nehcü'l Belaga, İbn-i Ebi'l Hadid, c.20, s.334).
İmam Hasan da bazı vesileler ile bu konuda konuşmuştur. Nitekim İmam Hasan'ül Mücteba, babasının ölümünden sonra yaptığı bir konuşmada şunları söylüyor: "Ey insanlar! Beni tanıyan tanıyor. Tanımayanlara gelince ben Ali'nin oğlu Hasan'ım, ben Peygamberin oğluyum. Ben vasinin oğluyum." (Hakim, el-Müstedrek, c.3, s.172; Zehairu'l Ukba, s.138 Dulabi'den naklen).
Bir defasında Muaviye, Hz. Hasan'dan minbere çıkıp konuşma yapmasını istedi. O da minbere çıkıp konuşma yaptı. Konuşmasının bir yerinde şöyle dedi: "Eğer yeryüzünün iki yakası arasında Peygamberiniz için oğul ararsanız benden ve kardeşimden başkasını bulamazsınız." (İbn-i Şehraşub, el-Menakıb, c.4, s.12; İkdu'l Ferid ve Medainî'den naklen).
İmam Cafer Sâdık, İmam Muhammed Bâkır'dan, o da Câbir'den şöyle rivayet etmiştir: "Ben ve Abbas Resûlullah'ın yanında oturuyorduk, o sırada Ali içeri girip, selam verdi. Peygamber selamının cevabını verdi. Ve kalkıp onu kucakladı, iki gözünün arasından öptü. Ve sağ tarafına oturttu. Abbas, 'Ya Resûlallah, onu seviyor musun' diye sordu. Resûlullah şöyle cevap verdi: Ey amca, Allah'a and olsun ki, Allah onu Benden daha çok seviyor. Allah her peygamberin neslini onun sulbünde karar kılmıştır. Ama Benim neslimi Ali'nin sulbünde karar kıldı." (İhkâkü'l Hak, c.7, s.5)." (devam edecek…)
Gökhan Demir / diğer yazıları
- ABD ve İsrail’i gölgede bıraktılar… / 28.10.2024
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020