Merkez Bankası eski Başkanı Yaman Törüner, dün enteresan bir yazı yazdı. Meğer küresel güçler 'kendi paramızın faiziyle bankalarımızı, fabrikalarımızı satın olayor'muş. Meselenin bu kadar derin boyutları olduğunu biz de ilk defa farkettik.
Bizim Merkez Bankamız gibi bir çok merkez bankası, günlük veya kısa vadeli ihtiyacı için tuttuğu dolar fonlarını, FED'deki hesaplarında tutar. Amerikan Merkez Bankası (FED), büyük döviz rezervi tutarak piyasaya para vermez. FED temel olarak sadece açık piyasa işlemleri yoluyla para üretir. Enflasyona neden olmadıkça da istediği kadar, diğer bir anlatımla, mali kurumların emeceği ölçüde para basar. FED için "enflasyon hedeflemesi" enflasyona yol açmayacak kadar para basmak anlamında iken, bizim Merkez Bankamız için "enflasyon hedeflemesi" para basmamak, yani sıkı para politikası gütmek, ekonomiyi daraltmak, talebi kısmak anlamındadır. Türk bankaları, ortalama yüzde 8'e mal ettikleri ve düzenlemeler nedeniyle tutmak zorunda oldukları döviz fonlarını, ortalama yüzde 4 faizle yabancı bankalara yatırırlar.Merkez Bankası'na ve Hazine'ye yüzde 7 civarında mal olan dövizler de ortalama yüzde 4'le yabancı bankalara yatırılır. Türk bankalarının ortalama fon maliyetleri yaklaşık yüzde 12 olup ABD bankalarından yaklaşık yüzde 8.5 fazladır. Buna rağmen, Türk bankaları dövizlerini yaklaşık yüzde 4 ve Merkez Bankamız da yaklaşık yüzde 3 zararla yabancı bankalara yatırırlar.Yabancı bankalar, kendi ülkelerindeki fonlar aracılığıyla gelip, bizim paramızın bir bölümünü bizim borsamıza, bir bölümünü de bizim Hazine bonolarımıza veya tahvillerimize yatırırlar. IMF sayesinde, kur riskini garanti ettiklerinden yüzde 22 civarında faiz alırlar. Böyle soyuluyoruzBankalar ve Merkez Bankası dahil döviz rezervimiz, 11 Mayıs itibariyle 112 milyar 798 milyon dolardır. Bu paranın içinden efektif olarak tuttuğumuz bölüm hariç, yaklaşık 112 milyar dolarlık bölümünü yabancı bankalara yüzde 4 faizle yatırırız. Bu işten zararımızı, yukarıdaki rakamlardan siz hesaplayın.Yabancılar bizden aldıkları 112 milyar doların, 80 milyar dolarını Hazinemize ve borsamıza sıcak para olarak yatırır; bizim paramızla havadan yüzde 22 faiz alırlar. 112 milyar doların ne kadarının mevduat alınan ülkeye yatırılacağına ise, rating (değerleme) şirketleri karar verirler. Buna, "ülke riski" denilir.Bu hükümet geldikten beri bu yolla, sıcak paraya yaklaşık 90 milyar dolar faiz ödedik. İşte bu faizlerle, yani hiç para koymadan yabancılar bankalarımızı ve diğer önemli kuruluşlarımızı satın aldılar. Almaya da devam edecekler. Bu nedenle, ülkemize rekor derecede yabancı yatırımcı geldi. Küresel sermaye, bu yolla hiç sermaye koymadan, Türkiye'de ve gelişmekte olan diğer ülkelerde iyi para kazanıyor. Bu yüzden, bizim gibi ülkeler hep "gelişmekte" ama "gelişmiş" değil. Yabancıların AKP'yi neden destekledikleri belli değil mi?
Bizim Merkez Bankamız gibi bir çok merkez bankası, günlük veya kısa vadeli ihtiyacı için tuttuğu dolar fonlarını, FED'deki hesaplarında tutar. Amerikan Merkez Bankası (FED), büyük döviz rezervi tutarak piyasaya para vermez. FED temel olarak sadece açık piyasa işlemleri yoluyla para üretir. Enflasyona neden olmadıkça da istediği kadar, diğer bir anlatımla, mali kurumların emeceği ölçüde para basar. FED için "enflasyon hedeflemesi" enflasyona yol açmayacak kadar para basmak anlamında iken, bizim Merkez Bankamız için "enflasyon hedeflemesi" para basmamak, yani sıkı para politikası gütmek, ekonomiyi daraltmak, talebi kısmak anlamındadır. Türk bankaları, ortalama yüzde 8'e mal ettikleri ve düzenlemeler nedeniyle tutmak zorunda oldukları döviz fonlarını, ortalama yüzde 4 faizle yabancı bankalara yatırırlar.Merkez Bankası'na ve Hazine'ye yüzde 7 civarında mal olan dövizler de ortalama yüzde 4'le yabancı bankalara yatırılır. Türk bankalarının ortalama fon maliyetleri yaklaşık yüzde 12 olup ABD bankalarından yaklaşık yüzde 8.5 fazladır. Buna rağmen, Türk bankaları dövizlerini yaklaşık yüzde 4 ve Merkez Bankamız da yaklaşık yüzde 3 zararla yabancı bankalara yatırırlar.Yabancı bankalar, kendi ülkelerindeki fonlar aracılığıyla gelip, bizim paramızın bir bölümünü bizim borsamıza, bir bölümünü de bizim Hazine bonolarımıza veya tahvillerimize yatırırlar. IMF sayesinde, kur riskini garanti ettiklerinden yüzde 22 civarında faiz alırlar. Böyle soyuluyoruzBankalar ve Merkez Bankası dahil döviz rezervimiz, 11 Mayıs itibariyle 112 milyar 798 milyon dolardır. Bu paranın içinden efektif olarak tuttuğumuz bölüm hariç, yaklaşık 112 milyar dolarlık bölümünü yabancı bankalara yüzde 4 faizle yatırırız. Bu işten zararımızı, yukarıdaki rakamlardan siz hesaplayın.Yabancılar bizden aldıkları 112 milyar doların, 80 milyar dolarını Hazinemize ve borsamıza sıcak para olarak yatırır; bizim paramızla havadan yüzde 22 faiz alırlar. 112 milyar doların ne kadarının mevduat alınan ülkeye yatırılacağına ise, rating (değerleme) şirketleri karar verirler. Buna, "ülke riski" denilir.Bu hükümet geldikten beri bu yolla, sıcak paraya yaklaşık 90 milyar dolar faiz ödedik. İşte bu faizlerle, yani hiç para koymadan yabancılar bankalarımızı ve diğer önemli kuruluşlarımızı satın aldılar. Almaya da devam edecekler. Bu nedenle, ülkemize rekor derecede yabancı yatırımcı geldi. Küresel sermaye, bu yolla hiç sermaye koymadan, Türkiye'de ve gelişmekte olan diğer ülkelerde iyi para kazanıyor. Bu yüzden, bizim gibi ülkeler hep "gelişmekte" ama "gelişmiş" değil. Yabancıların AKP'yi neden destekledikleri belli değil mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.