Türkiye, Ortadoğu'da hazırlanan çok büyük bir tuzağın içine düşmek üzere. ABD'nin Irak işgali, bu oyunun hem başlangıç hamlesi hem de oyunun önemli bir ayağını teşkil ediyor.
ABD'yi Irak'a saldırtan odağın, İsrail çıkarlarını korumak için siyaset stratejisi geliştiren ve bunu ABD başkanları aracılığıyla icra ettiren Yahudi lobisi olduğunu bilmeyen kalmadı. Nitekim ABD Başkanı Bush, Irak'a saldırı emrini vermeden, bu saldırıyı yapacağı anı bildirdiği tek lider de İsrail lideriydi. Koalisyonun bir numaralı ortağı İngiltere lideri Blair'in bile operasyonun başlamasından haberdar edilmeyip, Şaron'un haberdar edilmesi anlamlı değil mi?
Ve bugünlerde sıkça gündeme gelen, "şimdi sıra kimde?" sorusunun cevabı da tartışılmaya başlandı. ABD'nin yani İsrail'in yeni hedefinin Suriye veya İran olacağı yönünde önemli ipuçları var. Bunlar sıraya konacak olursa, şu anki gelişmeler Suriye'nin öncelikli hedef olduğunu gösteriyor. ABD'li şahinlerin ve güvercinlerin Suriye ile ilgili açıklamalarına bakılırsa, Suriye ilgili "Irak süreci" kısa zamanda başlayacak. Irak'a tatbik edilen "kitle imha silahları" senaryosu biraz güncellenerek, "Irak'a yardım ve yataklık ve hatta Saddam'ı saklama" bahaneleri de eklenmiş.
Savunma Bakanı Mofaz aracılığıyla İsrail, Suriye'ye bir istekler listesi sunma hazırlığı içinde. İsrail, ABD kanalıyla Suriye'ye, aralarında Hizbullah'ın Güney Lübnan'dan çıkarılmasının da yer aldığı bir istekler listesi sunmayı planlıyor. Bu gelişmeler İsrail'in olayın hangi noktasında olduğunu çok açık gösteriyor. İsrail hedefi tayin ediyor, ABD imha ediyor.
İsrail'den Türkiye'ye tehlikeli kumpas
Hatırlarsanız geçen hafta İran Dışişleri Bakanı Kemal Harrazi'nin Ankara ziyaretini ve Gül'ün Suriye'ye yapmayı düşündüğü ziyareti aşırı önemsediğimizi ve desteklediğimizi belirtmiştik. Çünkü komşu ülkelerin bu diplomatik dirsek teması ABD ve İsrail'in hiç de işine gelmeyen gelişmelerdi. Ama gelin görün ki, Ankara bu doğru ve kararlı tutumun arkasında daha fazla duramadı ve sınıfta kaldı. Suriye'ye yapılacak ziyaret ertelendiği gibi, Suriye Dışişleri Bakanı Faruk Eş- Şara'nın Ankara'ya yapmak istediği ziyaret de iptal ettirildi. Ankara'nın kararlı ve isabetli politikasının iflas ettiğini gösteren bu gelişmelere dün de İsrail Dışişleri Bakanı Silvan Şalom'un Ankara ziyareti eklendi. Böylece Ankara ABD'nin yeni hedefleri Suriye ve İran'a bir anda sırt çevirip, İsrail'in yörüngesine girmiş oldu. Ankara'nın Ortadoğu politikası İsrail ve ABD'nin baskılarına dayanamayarak iflas etti.
Üzerinde önemli durulması gereken asıl konulardan birisi de, İsrail Dışişleri Bakanı Şalom'un Ankara'ya gelir gelmez verdiği mesajdır.
Şalom, "İsrail ve Türkiye bölgedeki iki demokratik ülke olarak ortak değerlere sahipken aynı zamanda ortak zorluklarla karşı karşıyalar" dedikten sonra,Türkiye ile ekonomik, ticari, turizm ve telekominikasyon gibi alanlarda çok iyi ilişkiler içinde olduklarını, 1.2 milyar dolar civarındaki ticaret hacmini daha da artırmak istediklerini belirtiyor. Özellikle ilk cümle çok önemli: "ortak zorluklarla karşı karşıyayız" Hangi ortak zorluklar? Filistin meselesi mi, Suriye ile anlaşmazlık mı, İran ile sorunlar mı, Irak'tan gelecek füze tehdidi mi, Filistin topraklarındaki intihar saldırıları mı? Hangi ortak zorluklar merak ediyorum. Bizim İsrail ile hangi ortak noktamız olabilir ki? İsrail Ortadoğu'nun huzursuzluk kaynağı. Türkiye ise huzurun teminatı.
Türkiye yanlış bir mecraya doğru sürükleniyor. Allah yardımcımız olsun!
ABD'yi Irak'a saldırtan odağın, İsrail çıkarlarını korumak için siyaset stratejisi geliştiren ve bunu ABD başkanları aracılığıyla icra ettiren Yahudi lobisi olduğunu bilmeyen kalmadı. Nitekim ABD Başkanı Bush, Irak'a saldırı emrini vermeden, bu saldırıyı yapacağı anı bildirdiği tek lider de İsrail lideriydi. Koalisyonun bir numaralı ortağı İngiltere lideri Blair'in bile operasyonun başlamasından haberdar edilmeyip, Şaron'un haberdar edilmesi anlamlı değil mi?
Ve bugünlerde sıkça gündeme gelen, "şimdi sıra kimde?" sorusunun cevabı da tartışılmaya başlandı. ABD'nin yani İsrail'in yeni hedefinin Suriye veya İran olacağı yönünde önemli ipuçları var. Bunlar sıraya konacak olursa, şu anki gelişmeler Suriye'nin öncelikli hedef olduğunu gösteriyor. ABD'li şahinlerin ve güvercinlerin Suriye ile ilgili açıklamalarına bakılırsa, Suriye ilgili "Irak süreci" kısa zamanda başlayacak. Irak'a tatbik edilen "kitle imha silahları" senaryosu biraz güncellenerek, "Irak'a yardım ve yataklık ve hatta Saddam'ı saklama" bahaneleri de eklenmiş.
Savunma Bakanı Mofaz aracılığıyla İsrail, Suriye'ye bir istekler listesi sunma hazırlığı içinde. İsrail, ABD kanalıyla Suriye'ye, aralarında Hizbullah'ın Güney Lübnan'dan çıkarılmasının da yer aldığı bir istekler listesi sunmayı planlıyor. Bu gelişmeler İsrail'in olayın hangi noktasında olduğunu çok açık gösteriyor. İsrail hedefi tayin ediyor, ABD imha ediyor.
İsrail'den Türkiye'ye tehlikeli kumpas
Hatırlarsanız geçen hafta İran Dışişleri Bakanı Kemal Harrazi'nin Ankara ziyaretini ve Gül'ün Suriye'ye yapmayı düşündüğü ziyareti aşırı önemsediğimizi ve desteklediğimizi belirtmiştik. Çünkü komşu ülkelerin bu diplomatik dirsek teması ABD ve İsrail'in hiç de işine gelmeyen gelişmelerdi. Ama gelin görün ki, Ankara bu doğru ve kararlı tutumun arkasında daha fazla duramadı ve sınıfta kaldı. Suriye'ye yapılacak ziyaret ertelendiği gibi, Suriye Dışişleri Bakanı Faruk Eş- Şara'nın Ankara'ya yapmak istediği ziyaret de iptal ettirildi. Ankara'nın kararlı ve isabetli politikasının iflas ettiğini gösteren bu gelişmelere dün de İsrail Dışişleri Bakanı Silvan Şalom'un Ankara ziyareti eklendi. Böylece Ankara ABD'nin yeni hedefleri Suriye ve İran'a bir anda sırt çevirip, İsrail'in yörüngesine girmiş oldu. Ankara'nın Ortadoğu politikası İsrail ve ABD'nin baskılarına dayanamayarak iflas etti.
Üzerinde önemli durulması gereken asıl konulardan birisi de, İsrail Dışişleri Bakanı Şalom'un Ankara'ya gelir gelmez verdiği mesajdır.
Şalom, "İsrail ve Türkiye bölgedeki iki demokratik ülke olarak ortak değerlere sahipken aynı zamanda ortak zorluklarla karşı karşıyalar" dedikten sonra,Türkiye ile ekonomik, ticari, turizm ve telekominikasyon gibi alanlarda çok iyi ilişkiler içinde olduklarını, 1.2 milyar dolar civarındaki ticaret hacmini daha da artırmak istediklerini belirtiyor. Özellikle ilk cümle çok önemli: "ortak zorluklarla karşı karşıyayız" Hangi ortak zorluklar? Filistin meselesi mi, Suriye ile anlaşmazlık mı, İran ile sorunlar mı, Irak'tan gelecek füze tehdidi mi, Filistin topraklarındaki intihar saldırıları mı? Hangi ortak zorluklar merak ediyorum. Bizim İsrail ile hangi ortak noktamız olabilir ki? İsrail Ortadoğu'nun huzursuzluk kaynağı. Türkiye ise huzurun teminatı.
Türkiye yanlış bir mecraya doğru sürükleniyor. Allah yardımcımız olsun!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012