Operasyonun kod adı: Kur'an Kursu

Kur'an Kursu Yönetmeliği alkışlar arasında geri çekildi.

Başbakan Erdoğan'ın yönetmelik için "haberim yoktu", Fatih Altaylı'nın "bu kadar komplekssiz hükümet görmedim. Harikalar valla", Fehmi Koru'nun hükümet adına bir derin kaygıyla hayıflanarak "kendilerine zaten niyetleri yoktu dedirtecekler", Hayrullah Mahmud'un "bu bir alternatif 28 Şubat sürecidir" dediği film, şimdilik vizyondan çıktı.

Peki ama ne oldu? Bu iş bu kadar kolay, geçiştirilebilir bir şey mi? Hükümet Cumhurbaşkanının hangi ricasına değer verdi ki bunu da ciddiye almış olsun? Yoksa Türkiye bir derin operasyondan geçti de haberimiz mi yok?

Hiç değilse bir kesim insanın "alternatif 28 Şubat sürecinin startı verildi" dediği yönetmelik için Başbakan, "haberim yoktu" diyorsa bunu nasıl anlamalıyız? Başbakan'a mı, yoksa Türkiye'nin içler acısı haline mi üzülmeliyiz? Daha da ötesine geçerek bu "haberim yoktu" ifadesini, hükümet adına "yeni bir 28 Şubat süreci için malzeme olmak" şeklinde mi okumalıyız?

Gelin isterseniz önce kim ne dedi, ne demedi on bir bakalım. Türkiye'nin nasıl bir operasyondan geçtiğini, hükümet-medya, hükümet-devlet, hükümet-yabancılar ilişkisine bakarak anlamaya çalışalım.

Fatih Altaylı: Ben bu

hükümeti çok sevdim

Cumhuriyet tarihinde medyanın, basının desteğini bu kadar arkasına almış bir hükümet eminiz hiç olmamıştır ve olamaz da. Normal şartlar altında Kur'an Kursu kelimesinin ilk harfini duysa çılgına dönecek isimler, bakınız yönetmelik ( Mahkemeden döneceği kesindi ) geri çekilirken hükümete nasıl alkış tutuyorlar. Bir büyük kararsızlığı, "haberim yoktu"luğu, adeta Kur'an Kursu üzerinden oynanan oyunun şifrelerini çözmüşcesine bir rahatlıkla hükümet adına artı puana çeviriyorlar. İşte Hürriyet'ten Fatih Altaylı'nın yazısı:

" 41 yıllık hayatımda, ne de 20 yıllık gazetecilik süresinde kendilerine yapılan eleştirileri bu kadar dikkate alan ve geri adım atmaktan çekinmeyen başka bir hükümet görmedim.

Örnek mi? YÖK tasarısı... (Ya da) Kur'an Kursu Yönetmeliği.

Kur'an Kursu ile ilgili yönetmelik değişikliği Resmi Gazete'de yayımlanınca ortaya çıkan eleştiriler üzerine hükümet, yönetmeliği yürürlükten kaldırma konusunda hiç bir sakınca görmedi.

... Ben bugünkü hükümetin komplekssiz tavrını çok seviyorum."

Fatih Altaylı'nın komplekssiz sevgisine şapka çıkarmamak mümkün değil. Ancak bu komplekssiz sevginin, şartsız olduğunu düşünmek için fazlaca saf olmak lazım. Altaylı'nın bu sevgi yağmurunun gerekçesi olarak herhalde uysallaştırılmış, kollarının arasına alınmış bir hükümetin varlığı mutlaka etkili olmuştur!

Fehmi Koru: Bir adım geri, bir adım daha

Hükümetin hiç değilse bir kanadının hamiliğini üstlenen Fehmi Koru yönetmeliğin geri çekilmesinden rahatsız. Koru, önce hükümetin içine düştüğü acziyeti ifade ediyor yazısında:

" AK Parti bugüne kadar Anayasa'nın bütünüyle değiştirilmesi, YÖK Yasasının meslek okullarına uygulanan ayrımcılığının kaldırılması gibi taleplerinden vaz geçti. Yerel yönetimler reformu henüz gündemde. Fakat biraz zorlasalar onu da feda edecek. Kur'an Kursu yönetmeliği ilk değil..."

Bu cümlelerin ardından Koru, hükümete "aklını başına al" deyip "niye böyle oluyor" sorgulamasını yapmak yerine bakınız neyi tercih ediyor ve kimleri töhmet altına alıyor:

" Zorlamaktan (?) son anda vazgeçtiği niyetleri genellikle dindarları ilgilendirdiği için, bazıları bunu Ak Parti'nin akıllıca manevraları olarak görme eğiliminde; böylece, 'yapmak istedim, ama başaramadım' mesajını vermiş oluyor AKP, bunlara göre..."

Şimdi bu ike değerlendirmeyi bir araya getirirsek Fehmi Koru'nun da hükümet misyonu galiba anlaşılmış oluyor. Bir tek cümleden ne sonuçlar çıkaran Fehmi Koru, ne hikmetse Kur'an Kursları gibi bir mes'elenin bu şekilde ve bu yöntemle üstelik geri çekileceği biline biline gündeme getirilmesini sorgulamıyor. Safça bir değerlendirme yaparak göz boyamaya çalışıyor.

Fakat Fehmi Koru gibi düşünmeyenler de var. Örneğin Hayrullah Mahmut.

Hayrullah Mahmut:

Alternatif darbe

Kur'an Kursu Yönetmeliğinin önce sahneye sürülüp, sonra geri çekilmesiyle ilgili deyim yerindeyse "örtüyü kaldıran" en ilginç yorum Hayrullah Mahmut'tan geldi. Bakınız Mahmut konuyu nasıl değerlendiriyor:

" Devletin akil takımı biliyor ki 28 şubat süreci İsrail, İngiliz ve ABD istihbarat birimlerinin Türkiye'nin tehdit öncelik sıralamasını değiştirmek için yaptığı bir köreltme operasyonuydu.

( Şimdi de) AKP, ülkeyi İsrail Dışişleri Bakanlığının Cabal masasından Türkiye İstasyon Şefi Liel'in hazırladığı yol haritası ve alternatif 28 Şubat'a sürüklüyor.

O dönemde HABİTAT toplantılarına katılmak için Türkiye'ye gelen İsrail Cumhurbaşkanı, 28 Şubat süreci ile ilgili olarak gazetecilere şu itirafta bulunmuştu:

' Refah'ın iktidara gelmesine Demirel ve ordu izin vermez.'

Aynen öyle çıktı.

Şimdi ise Refah'ın gençleri iktidarda.

Ve onların en büyük destekçisi bu lafları söyleyen Weizman'ın İsrail'i..."

Hayrullah Mahmut, Kur'an Kursu Yönetmeliğinin değiştirilmesi ile ilgili tartışmaları da bu başlık altında, alternatif 28 Şubat olarak değerlendiriyor.

İşte ey Türkiye! İki Kuzeyde; Kıbrıs'ta ve Irak'ta sıkıştırıldığın bir ortamda operasyondan geçtik. Direnç katsayıları ölçüldü. Gereken tavizler verilmezse, başlara gelecekler gösterildi.

Kur'an Kursu bunun neresinde demeyin.

Çünkü bu operasyonda Kur'an Kursunun adı hiç yoktu!