‘Onun şahitliğini kabul etmeyin’
İmam Rıza (a.s.) buyurdu ki: “Babam Mûsa bin Ca’fer, kendi babası Ca’fer bin Muhammed’den bana şöyle nakletti: Kim Allah’ın, kullarını günaha mecbur ettiği ve kullarını onların güçleri yetmeyecek şeylerle mükellef kıldığı zannına kapılırsa onun boğazladığı hayvanın etinden yemeyin, tanıklığını kabul etmeyin, arkasında namaz kılmayın ve zekâttan da ona bir şey vermeyin”
15.09.2023 10:30:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





Hüseyin bin Halid diyor ki:
İmam Rıza (a.s)'a arz ettim: "Halk, Peygamber Efendimizden, 'Allah, Âdem (a.s)'ı kendi şeklinde yarattı' buyurduğunu naklediyor."
İmam (a.s) buyurdu ki: "Allah onların canını alsın! Hadisin birinci kısmını atmışlar. Hadisin aslı şöyledir: Bir gün Peygamber Efendimiz, birbirine küfreden iki kişinin yanından geçiyordu. Onlardan biri diğerine, 'Allah senin yüzünü ve sana benzeyen herkesin yüzünü çirkinleştirsin' dedi. Allah'ın Resulü ona, 'Ey Allah'ın kulu! Kardeşine böyle söyleme. Çünkü Allah Teâlâ, Âdem (a.s)'ı da ona benzer şekilde yaratmıştır' buyurdular."
Muhammed bin Ubeyde diyor ki:
İmam Rıza (a.s)'a, "Ey İblis! Benim kendi elimle yarattığıma secde etmene ne mani oldu?" (Sad/75) ayeti hakkında sordum.
Şöyle buyurdular: "Burada 'elimle'den maksat, güç ve kudrettir."
Şeyh Saduk diyor ki: "Ben Şia'nın bazı büyüklerinden şöyle dediklerini duydum: İmamlar ayeti okuyunca, 'halaktu' (yarattım) kelimesinde duruyor, daha sonra 'biyedi' (elimle) kelimesinden devamını okumaya başlıyorlardı. Bu durumda ayetin devamının manası şöyle oluyor: 'Kendi elimle (nimetimle) bana mı kibirleniyorsun? Yoksa sen, yücelerden misin?' Burada 'el' nimet ve ihsan manasında kullanılmıştır. Halk arasında bu tip tabirlere rastlanmaktadır. Örneğin, 'Benim kılıcımla benimle mi savaşıyorsun?' veya 'Benim mızrağımla bana mı vuruyorsun?' gibi tabirler yaygındır. Kısaca ayet, 'Benim nimetimle Bana mı isyan ediyorsun?' manasına geliyor."
Hasan bin Sait, İmam Rıza (a.s)'dan şöyle naklediyor:
İmam Rıza (a.s), "O gün paçalar sıvanır, secdeye davet edilirler fakat güçleri yetmez" (Kalem/42) ayetini şöyle tefsir ettiler: "Nurdan olan hicap kaldırıldığında mü'minler secdeye kapanırlar. Ama münafıkların sırtı düz olur, sertleşir. Artık secde edemezler."
İbrahim bin Ebu Mahmud diyor ki:
İmam Rıza (a.s)'dan, "Allah onları karanlıklara terk eder, görmezler" (Bakara/17) ayeti hakkında sordum.
Şöyle buyurdular: "Mahlûklar için bırakma, terk etme tabirlerini kullanmak doğrudur ama Allah Teâlâ'yı bu tabirlerle vasıflandırmak doğru değildir. Allah Teâlâ onların küfür ve dalaletten dönmeyeceğini bildiği için yardım ve lütfunu onlardan kesmekte ve onları kendi başlarına bırakmaktadır."
İmam (a.s)'dan, "Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir" (Bakara/7) ayeti hakkında sordum.
Şöyle buyurdular: "Allah Teâlâ onların kalplerini kâfirliklerinden dolayı mühürlemiştir. Nitekim Allah Teâlâ, Kur'an'ın başka bir ayetinde, 'Doğrusu Allah, onların kalpleri üzerine küfürleri yüzünden mühür vurmuştur. Pek azı müstesna, onlar iman etmezler' (Nisa/15) buyuruyor."
Daha sonra İmam (a.s)'a şöyle sordum: "Acaba Allah kullarını günah işlemeye mecbur eder mi?"
İmam (a.s) buyurdu ki: "Hayır, Allah Teâlâ kullarına seçme hakkı tanıyarak her istediklerini yapmalarına izin vermiştir ve mühlet vererek onlara tevbe etme fırsatı tanımıştır."
"Allah kullarını güçlerinin yetmediği bir şeyle sorumlu tutar mı?" diye sordum.
İmam (a.s), "Allah Teâlâ, 'Rabbin kullara zulmedici değildir' (Fussilet/3) buyurduğu halde nasıl böyle yapar?" buyurdu.
İmam daha sonra şöyle devam etti: "Babam Mûsa bin Ca'fer, kendi babası Ca'fer bin Muhammed'den bana şöyle nakletti: Kim Allah'ın, kullarını günaha mecbur ettiği ve kullarını onların güçleri yetmeyecek şeylerle mükellef kıldığı zannına kapılırsa onun boğazladığı hayvanın etinden yemeyin, tanıklığını kabul etmeyin, arkasında namaz kılmayın ve zekâttan da ona bir şey vermeyin!"
İmam Rıza (a.s)'a arz ettim: "Halk, Peygamber Efendimizden, 'Allah, Âdem (a.s)'ı kendi şeklinde yarattı' buyurduğunu naklediyor."
İmam (a.s) buyurdu ki: "Allah onların canını alsın! Hadisin birinci kısmını atmışlar. Hadisin aslı şöyledir: Bir gün Peygamber Efendimiz, birbirine küfreden iki kişinin yanından geçiyordu. Onlardan biri diğerine, 'Allah senin yüzünü ve sana benzeyen herkesin yüzünü çirkinleştirsin' dedi. Allah'ın Resulü ona, 'Ey Allah'ın kulu! Kardeşine böyle söyleme. Çünkü Allah Teâlâ, Âdem (a.s)'ı da ona benzer şekilde yaratmıştır' buyurdular."
Muhammed bin Ubeyde diyor ki:
İmam Rıza (a.s)'a, "Ey İblis! Benim kendi elimle yarattığıma secde etmene ne mani oldu?" (Sad/75) ayeti hakkında sordum.
Şöyle buyurdular: "Burada 'elimle'den maksat, güç ve kudrettir."
Şeyh Saduk diyor ki: "Ben Şia'nın bazı büyüklerinden şöyle dediklerini duydum: İmamlar ayeti okuyunca, 'halaktu' (yarattım) kelimesinde duruyor, daha sonra 'biyedi' (elimle) kelimesinden devamını okumaya başlıyorlardı. Bu durumda ayetin devamının manası şöyle oluyor: 'Kendi elimle (nimetimle) bana mı kibirleniyorsun? Yoksa sen, yücelerden misin?' Burada 'el' nimet ve ihsan manasında kullanılmıştır. Halk arasında bu tip tabirlere rastlanmaktadır. Örneğin, 'Benim kılıcımla benimle mi savaşıyorsun?' veya 'Benim mızrağımla bana mı vuruyorsun?' gibi tabirler yaygındır. Kısaca ayet, 'Benim nimetimle Bana mı isyan ediyorsun?' manasına geliyor."
Hasan bin Sait, İmam Rıza (a.s)'dan şöyle naklediyor:
İmam Rıza (a.s), "O gün paçalar sıvanır, secdeye davet edilirler fakat güçleri yetmez" (Kalem/42) ayetini şöyle tefsir ettiler: "Nurdan olan hicap kaldırıldığında mü'minler secdeye kapanırlar. Ama münafıkların sırtı düz olur, sertleşir. Artık secde edemezler."
İbrahim bin Ebu Mahmud diyor ki:
İmam Rıza (a.s)'dan, "Allah onları karanlıklara terk eder, görmezler" (Bakara/17) ayeti hakkında sordum.
Şöyle buyurdular: "Mahlûklar için bırakma, terk etme tabirlerini kullanmak doğrudur ama Allah Teâlâ'yı bu tabirlerle vasıflandırmak doğru değildir. Allah Teâlâ onların küfür ve dalaletten dönmeyeceğini bildiği için yardım ve lütfunu onlardan kesmekte ve onları kendi başlarına bırakmaktadır."
İmam (a.s)'dan, "Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir" (Bakara/7) ayeti hakkında sordum.
Şöyle buyurdular: "Allah Teâlâ onların kalplerini kâfirliklerinden dolayı mühürlemiştir. Nitekim Allah Teâlâ, Kur'an'ın başka bir ayetinde, 'Doğrusu Allah, onların kalpleri üzerine küfürleri yüzünden mühür vurmuştur. Pek azı müstesna, onlar iman etmezler' (Nisa/15) buyuruyor."
Daha sonra İmam (a.s)'a şöyle sordum: "Acaba Allah kullarını günah işlemeye mecbur eder mi?"
İmam (a.s) buyurdu ki: "Hayır, Allah Teâlâ kullarına seçme hakkı tanıyarak her istediklerini yapmalarına izin vermiştir ve mühlet vererek onlara tevbe etme fırsatı tanımıştır."
"Allah kullarını güçlerinin yetmediği bir şeyle sorumlu tutar mı?" diye sordum.
İmam (a.s), "Allah Teâlâ, 'Rabbin kullara zulmedici değildir' (Fussilet/3) buyurduğu halde nasıl böyle yapar?" buyurdu.
İmam daha sonra şöyle devam etti: "Babam Mûsa bin Ca'fer, kendi babası Ca'fer bin Muhammed'den bana şöyle nakletti: Kim Allah'ın, kullarını günaha mecbur ettiği ve kullarını onların güçleri yetmeyecek şeylerle mükellef kıldığı zannına kapılırsa onun boğazladığı hayvanın etinden yemeyin, tanıklığını kabul etmeyin, arkasında namaz kılmayın ve zekâttan da ona bir şey vermeyin!"
(Uyun-u Ahbar'ir-Rıza (a.s), Şeyh Saduk İbn-i Babeveyh)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.