Bir defâ oğlu onlara; "Hocayı biraz rahat bırakınız. Onu çok yordunuz. Zîrâ daha bir şey yememiş ve içmemiştir." dedi. Hasan-ı Basrî hazretleri oğlunun bu müdâhalesini uygun bulmayıp; "Sus. Allah'a yemin ederim ki, onları görmekten gözüme daha güzel gelen bir şey yoktur." diyerek oğlunu îkâz etti.
Hasan-ı Basrî hazretlerinin sohbetlerini cinnîler dahi dinlerdi. Talebelerinden birisi şöyle anlattı: "Bir gün sabah namazı vaktinden önce Hasan-ı Basrî hazretlerinin devamlı olarak namaz kıldıkları mescide vardım. Mescid daha açılmamıştı. Kapının üzerinde kilit vardı. Beklemeye başladım. İçerideki büyük bir kalabalıktan yüksek âmin sesleri geliyordu. Biraz sonra Şeyh hazretleri yalnız olarak dışarı çıktı. Ben büyük bir merakla âmin seslerinin kimin tarafından söylendiğini sordum. Şeyh hazretleri bana; "Yâ Abdullah kimseye söyleme. Her gün cinler gelir, benden duâ etmemi isterler. Ben de duâ ederim, onlar "âmîn" derler." buyurdu.Bir gün Hasan-ı Basrî hazretlerine birisi gelip; "Filan kimse seni çekiştirdi, gıybet etti." deyince; "Sen o zâtın evine niçin gitmiştin?" diye sordu. O şahıs; "Misâfir olarak dâvet etmişti." dedi. Sonra, ne ikrâm ettiğini sorunca; "Çeşitli yemekler ve meşrubat..." cevabını aldı ve buna karşı; "Bu kadar yemeği içinde sakladın da, bir çift sözü saklayamayıp bana mı getirdin?" dedi.
Hasan-ı Basrî hazretlerinin sohbetlerini cinnîler dahi dinlerdi. Talebelerinden birisi şöyle anlattı: "Bir gün sabah namazı vaktinden önce Hasan-ı Basrî hazretlerinin devamlı olarak namaz kıldıkları mescide vardım. Mescid daha açılmamıştı. Kapının üzerinde kilit vardı. Beklemeye başladım. İçerideki büyük bir kalabalıktan yüksek âmin sesleri geliyordu. Biraz sonra Şeyh hazretleri yalnız olarak dışarı çıktı. Ben büyük bir merakla âmin seslerinin kimin tarafından söylendiğini sordum. Şeyh hazretleri bana; "Yâ Abdullah kimseye söyleme. Her gün cinler gelir, benden duâ etmemi isterler. Ben de duâ ederim, onlar "âmîn" derler." buyurdu.Bir gün Hasan-ı Basrî hazretlerine birisi gelip; "Filan kimse seni çekiştirdi, gıybet etti." deyince; "Sen o zâtın evine niçin gitmiştin?" diye sordu. O şahıs; "Misâfir olarak dâvet etmişti." dedi. Sonra, ne ikrâm ettiğini sorunca; "Çeşitli yemekler ve meşrubat..." cevabını aldı ve buna karşı; "Bu kadar yemeği içinde sakladın da, bir çift sözü saklayamayıp bana mı getirdin?" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.