Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Abdullah bin Muhammed Mürteiş en-Nişâbûrî olup, künyesi, Ebû Muhammed'dir. Mürteiş diye tanınır.
Aslen Nişâbur'un Hîre nâmıyla meşhûr mahallesinden olup Bağdâd'a yerleşti.Şunûziyye Mescidinde ikâmet eder. Orada sohbetine devam edenlere Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatır, dünyanın zevk ve eğlencelerinin geçici, âhiretin ise ebedi olduğunu bildirirdi. 939 (H.328) senesinde bu mescidde vefât etti.Abdullah Mürteiş hazretlerinin menkıbeleri çok olup sâlih bir zat şöyle anlatmıştır: Bağdâd'da bulunuyordum. Hacca gitmeyi arzu ediyordum. Gitmek için hiçbir şeyim yoktu. Kendi kendime; "Abdullah Mürteiş hazretleri bana bir aba, elbise ve masraflarım için de on beş gümüş hediye etse. Elbiseyi giyerim gümüşler ile de kova, ip ve ayakkabı alırım yolda sıkıntı çekmem." diye düşündüm.Bu sırada kapı çalındı. Açıp bakınca, Abdullah Mürteiş hazretlerini gördüm. Çok şaşırdım bana, bir aba, elbise ve on beş gümüşü uzatıp; "Bunları al." buyurdu. Almak istemedim, fakat; "Al, beni üzme, bunlar istemiş olduğun şeylerdir." dedi. Mahcûbiyetle aldım...Bir defâsında ramazân-ı şerîf ayının son on günü câmide îtikâfa başladı. Ancak birkaç gün sonra îtikâfı bırakıp çıktı. Sebebini soranlara: "Mescidde bâzı kimselerin riyâ ile, gösteriş yaparak ibâdet edip, Kur'ân-ı kerîm okuduklarını gördüm. Bu hâlleri sebebiyle, onlara gelecek olan belâdan korkup dışarı çıktım." dedi.
Aslen Nişâbur'un Hîre nâmıyla meşhûr mahallesinden olup Bağdâd'a yerleşti.Şunûziyye Mescidinde ikâmet eder. Orada sohbetine devam edenlere Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatır, dünyanın zevk ve eğlencelerinin geçici, âhiretin ise ebedi olduğunu bildirirdi. 939 (H.328) senesinde bu mescidde vefât etti.Abdullah Mürteiş hazretlerinin menkıbeleri çok olup sâlih bir zat şöyle anlatmıştır: Bağdâd'da bulunuyordum. Hacca gitmeyi arzu ediyordum. Gitmek için hiçbir şeyim yoktu. Kendi kendime; "Abdullah Mürteiş hazretleri bana bir aba, elbise ve masraflarım için de on beş gümüş hediye etse. Elbiseyi giyerim gümüşler ile de kova, ip ve ayakkabı alırım yolda sıkıntı çekmem." diye düşündüm.Bu sırada kapı çalındı. Açıp bakınca, Abdullah Mürteiş hazretlerini gördüm. Çok şaşırdım bana, bir aba, elbise ve on beş gümüşü uzatıp; "Bunları al." buyurdu. Almak istemedim, fakat; "Al, beni üzme, bunlar istemiş olduğun şeylerdir." dedi. Mahcûbiyetle aldım...Bir defâsında ramazân-ı şerîf ayının son on günü câmide îtikâfa başladı. Ancak birkaç gün sonra îtikâfı bırakıp çıktı. Sebebini soranlara: "Mescidde bâzı kimselerin riyâ ile, gösteriş yaparak ibâdet edip, Kur'ân-ı kerîm okuduklarını gördüm. Bu hâlleri sebebiyle, onlara gelecek olan belâdan korkup dışarı çıktım." dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.