Zenginlerden birisi, lezzetli bir yemek gönderse yemez, talebelerinin de yemesini istemez, komşularına hediye gönderirdi.... Birisi para gönderse, şüpheli bir durumu yoksa, İmâm-ı A'zam hazretlerinin ictihadına göre bir sene dolmadan mal nisaba ulaştığında zekât vermek câiz olduğundan önce onun zekâtını verirdi. Çünkü bir kuruş zekât vermenin binlerce lira sadaka vermekten kat kat üstün olduğunu bilirdi. Sonra kalan paranın bir kısmı ile helva ve başka şeyler yaptırır dervişlere dağıtır, bir kısmı ile dergâhın borçlarını öder, birazını da yanına gelen ihtiyaç sâhiplerine verirdi.Öğleye yakın sünnet-i şerîfeye uymak için bir müddet kaylûle yapar, uyur, kalkıp bir mikdâr yemek yiyip dînî kitablar okumak, bâzı mevzular üzerinde yazılan yazıları gözden geçirmek ve yazılması lâzım olanları yazmakla uğraşırdı. Öğle namazını kılıp, ikindiye kadar, hadîs ve tefsîr dersi verirdi. İkindiyi kıldıktan sonra, hadîs-i şerîf ve fıkıh, tefsir ile alakalı eserleri etüd eder, sonra güneş batıncaya kadar talebeleriyle zikir ve murâkabe ile meşgul olurdu. Akşam namazından sonra, mânevî teveccühleri ile talebelerinden ileri gelenlerinin ilerlemelerini sağlardı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.