Halk onun vâzlarından çok istifâde edip, şevkle dinlerdi. Ona, "Sultan-ı Suhan", "Hâce-i Mânâ" ve döneminin allâmesi, en büyük âlimi mânâsında "Allâme-i Rüzgâr" gibi medhedici ünvânlar verilmiştir... Bu derece tanınıp sevildikten sonra Selçuklu hükümdârı Sultan Sencer onu Abbâsî halîfesi Muktefî Li-emrillâh'a elçi olarak gönderdi.Abbâdî'nin tasavvuf ilminde, tasavvufun pekçok konularını açıklayan Sûfînâme adlı eseri vardır. Bundan başka Menâk'ı-bus-Sûfiyye, hazreti Ali ve Ehli beytin fazîleti hakkında Merâsîmü'd-Dîn fî MevâsimülYakîn adlı eseri bulunmaktadır. Mî'râcnâme ve Vesîle ilâ Fazîletil-Fazîle diğer eserleridir. İbâhatül-Hamr adlı bir eserinden bahsedilmiş ise de Semnânî ve İbni Hacer gibi âlimler böyle bir eserinin bulunmadığını bildirmişlerdir.Buyurdu ki: "Kabre yılanlar dışardan gelir sanmayınız. Sizin kötü amelleriniz kabirde sizin için engerek yılanıdır. Dünyâda iken yediğiniz haramlar da kabre yılan olarak gelir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.