İnsanın özünün, cevherinin, zübdesinin ruh ciheti olduğunu belirtmiştik. Ayeti kerimede şöyle buyrulur:
"Ademoğluna kendi ruhumdan üfledim" (Hicr, 15/29; Sad, 38/72) İnsanoğlu'nun o cevherini ifade etmeye çalışan büyük mutasavvıflar, "İnsan ezeli değildir ama ebedidir" buyururlar. Çünkü ondan Allah'ın gölgesi olan bir cisim vardır. İşte o ruhtur.Hiç bir zaman gölge kendisine mahsus olan sahipten ayrılmaz. İnsanın ruhu da sahibinden ayrılmaz. Sahibi Allah olduğuna göre devamlı O'nu arayış çemberi içerisinde o ruh döner durur. Binaenaleyh insan bu münasebetle Eşref-i mahluktur. Yaratılmışların en şereflisidir. İnsan, alemin özü, zübde-i kainattır. Bu tabiatta, evrende ne kadar mevcudat varsa, bunların tamamı manevi olarak sizin batınınızda, iç aleminizde meknuzdur, gizlidir.Rüyalarınızda bir çok alemleri seyredersiniz. Gözlerinizle gördüğünüz tabiat manzarasını kalp gözünüzle, mana aleminde, rüya aleminde seyredersiniz. Yıldızlardı, güneşti, galaksilerdi... böyle gördüğünüz çok rüyalar var. İşte onlar bu dış tabiatımızda mevcut olan alemin, iç alemimizde, mana olarak mevcudiyetinin ifadesidir. Çünkü Allah, kuluna Zatı ile sıfatı ile, esması ile tecelli etmiş, mana olarak onu derununa gizlemiştir. Kısaca insan, aynı zamanda kainatın maketidir. Yani bu koskocaman maddi alemin özüdür, zübdesidir, maketidir. Ona baktığınızda bu kainatı okursunuz.Ayetler delillerBurada çok enterasan bir cilve, bir nükte var. Yaratılan herşey Allah'ı bulmada bir delildir. Ayet demek delil demektir. insan da bir delildir, ayettir. Allah'ı anlatan ayettir. O halde şunu diyebiliriz: Allah'ın ayetleri yani deliller insanın bünyesinde meknuzdur. İnansın, inanmasın; belki kendisi bundan haberdar değil, ama onun varlığı Allah'ın varlığını ispat ediyor. "Ben O'nun mahlukuyum" diyor. "Benim ustam Allah'tır" diyor. Hal diliyle bu bünye, bu ceset, bu mana bunu anlatıyor.Ayette "Yerde ve gökte ne varsa hepsi Allah'ı zikreder" (Hadid, 57/1; Haşr, 59/1; Saff, 61/1) buyruluyor. Yani "Beni Allah yarattı" der. Nida eder sana! Ama eğer görecek göz yoksa görmezsin. İşitecek kulak yoksa işitemezsin. Bu bakımdan başta söylediğim Hz. Ali Efendimizin o sözü çok mübarektir. Ne buyuruyor: "Görmediğim Allah'a inanmam". Eşyada Hakk'ı görürüm. Allah'ı görürüm. Sende bende Allah'ı görürüm.""Bu Niyazi'den Hak görünür." Bu sadece Niyazi için geçerli değil ki. Sende var, ben de var. Ama Niyazi çekildi aradan; o gerçeği yaşayan ulu bir zat oldu. Onun için: "Çekilirsen aradan/ Geri kalır Yaratan" diyor Niyazi Mısri.
RAHMETEN Lİ'L-ÂLEMÎN HZ. MUHAMMED (SAV) / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri
"Ademoğluna kendi ruhumdan üfledim" (Hicr, 15/29; Sad, 38/72) İnsanoğlu'nun o cevherini ifade etmeye çalışan büyük mutasavvıflar, "İnsan ezeli değildir ama ebedidir" buyururlar. Çünkü ondan Allah'ın gölgesi olan bir cisim vardır. İşte o ruhtur.Hiç bir zaman gölge kendisine mahsus olan sahipten ayrılmaz. İnsanın ruhu da sahibinden ayrılmaz. Sahibi Allah olduğuna göre devamlı O'nu arayış çemberi içerisinde o ruh döner durur. Binaenaleyh insan bu münasebetle Eşref-i mahluktur. Yaratılmışların en şereflisidir. İnsan, alemin özü, zübde-i kainattır. Bu tabiatta, evrende ne kadar mevcudat varsa, bunların tamamı manevi olarak sizin batınınızda, iç aleminizde meknuzdur, gizlidir.Rüyalarınızda bir çok alemleri seyredersiniz. Gözlerinizle gördüğünüz tabiat manzarasını kalp gözünüzle, mana aleminde, rüya aleminde seyredersiniz. Yıldızlardı, güneşti, galaksilerdi... böyle gördüğünüz çok rüyalar var. İşte onlar bu dış tabiatımızda mevcut olan alemin, iç alemimizde, mana olarak mevcudiyetinin ifadesidir. Çünkü Allah, kuluna Zatı ile sıfatı ile, esması ile tecelli etmiş, mana olarak onu derununa gizlemiştir. Kısaca insan, aynı zamanda kainatın maketidir. Yani bu koskocaman maddi alemin özüdür, zübdesidir, maketidir. Ona baktığınızda bu kainatı okursunuz.Ayetler delillerBurada çok enterasan bir cilve, bir nükte var. Yaratılan herşey Allah'ı bulmada bir delildir. Ayet demek delil demektir. insan da bir delildir, ayettir. Allah'ı anlatan ayettir. O halde şunu diyebiliriz: Allah'ın ayetleri yani deliller insanın bünyesinde meknuzdur. İnansın, inanmasın; belki kendisi bundan haberdar değil, ama onun varlığı Allah'ın varlığını ispat ediyor. "Ben O'nun mahlukuyum" diyor. "Benim ustam Allah'tır" diyor. Hal diliyle bu bünye, bu ceset, bu mana bunu anlatıyor.Ayette "Yerde ve gökte ne varsa hepsi Allah'ı zikreder" (Hadid, 57/1; Haşr, 59/1; Saff, 61/1) buyruluyor. Yani "Beni Allah yarattı" der. Nida eder sana! Ama eğer görecek göz yoksa görmezsin. İşitecek kulak yoksa işitemezsin. Bu bakımdan başta söylediğim Hz. Ali Efendimizin o sözü çok mübarektir. Ne buyuruyor: "Görmediğim Allah'a inanmam". Eşyada Hakk'ı görürüm. Allah'ı görürüm. Sende bende Allah'ı görürüm.""Bu Niyazi'den Hak görünür." Bu sadece Niyazi için geçerli değil ki. Sende var, ben de var. Ama Niyazi çekildi aradan; o gerçeği yaşayan ulu bir zat oldu. Onun için: "Çekilirsen aradan/ Geri kalır Yaratan" diyor Niyazi Mısri.
RAHMETEN Lİ'L-ÂLEMÎN HZ. MUHAMMED (SAV) / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.