logo
25 NİSAN 2025

O bir sabır Peygamberi idi

10.01.2004 00:00:00
Başa gelene kalben ses çıkarmamak, kadere; bir yandan da bütün varlığıyla mücadele etmek ise oluşa iştirakin bir ifadesidir. Bu iki unsurun bir araya gelmesi Peygamberî sabrı oluşturmaktadır. İşte Resulullah Efendimiz, yüzyıllar süren kutsal bir sabrın sonunda zuhur etmiş; o sabrın gayesi olarak da sabrı tamama erdirmek için hayat sürmüştür. Yani O, bir sabır Peygamberi idi. Çile dolu bir hayat yaşaması, meşakkatlere göğüs germesi ve kısa sürede dini tamama erdirmesi ise, yüzyıllar süren sabrın yirmi üç yıla sığdırılmış bir ifadesi idi.

Ashab-ı Kirâm da Resulullah'la beraber, böylesine mukaddes bir sabır zincirinin son halkasını yerine koyma şerefine nâil olmuşlardır. Nasıl ki, Hz. Peygamber'in teşrifiyle, bu nimete nispetle geçmiş anlamsızlaşır; Allah Resulünün mücadelesini tamamlamasıyla da geçmiş sıkıntılar ve çileler muhabbete dönüşmüştür. Mü'min de, bu mantıkla yaşayan insandır. Mücadelesi, bugünün mumunu yakmaktır; ama sabrettiği, bu mumu yakmak için verdiği mücadeleler değil; bu mücadelesinin sonunda sönmemek üzere yanacak olan hakikat nurudur. Bu sebeple; Hak dostları mücadele içinde hayat geçirmelerine rağmen, her seferde; "Allah'ım son nefese seninle erme zaferini ver"; üzülüp kaybeder oldukları anlarda da; "Rabb'im; son nefeste yenilgi verme" diyerek gerçek zaferi gözlemişlerdir. Bu hâl ve tavırları, onların "zafer sabırdadır" hadisinin sırrına erdiklerinin göstergesidir. İşte zaferin son nefeste olduğunu bilen mü'min-i kâmil bu zafere nispetle yaşadığı hayat ve çilenin bir hiç olduğunu bilir ve başına gelenlere değil; son nefese, yani zafere ulaşmaya sabır göstererek bu noktada Resulullah'ın sabrındaki ruhu yaşamış olur. Bu şuur kişiyi gerçek delikanlı, Allah eri yapar. Zira şu anın etkileyemediği insandır o insan. Sabrı şu âna değildir. Şu an, onu üzmez; sevindirmez de. O, sadece şu an yapması gereken bütün emir ve yasakları yerine getirerek kulluk şuuru içerisinde ötelerin ötesini gözler ve bekler. Mücadelesine de bu durum güç katar. İşte Resulullah'ın sabrı, bazen işin hikmeti kavranılmadığı için ancak zafere ulaşılınca anlaşılabilmiştir: Hudeybiye'yi imzalamasını kavrayamayan sahabeler olmuştu. O'nun ağır müsâlaha şartlarına sabır göstermesi bir mücadeleden kaçış değildi. Nitekim, sulh ortamında birçok insan ve kabile kazanılarak müsâlaha zafere dönüştürülmüştür. Ve onun buradaki sabrı, sonuç itibarıyla yenilgi taşımadığı için asla bir maraz ve zaafiyet değildir. Kâbe'yi tavafı sırasında, bir grup insanla beraber kendisine hakaret eden Eb- Cehil'e iki tur sabreden Hz. Resulullah kendisinin bu halini zaaf zanneden Ebu Cehil'e yönelerek tehdit etmiş; ilâhî heybetten ürken Ebu Cehil ayaklarına kapanıvermişti.

Aynı Ebu Cehil, hakaret ederek Resulullah'ın başını yardığında, O, ses çıkarmayıp sabretmişti. O'nun bu sabrı Hz. Hamza'nın Müslüman olmasına, dolayısıyla İslâm'ın güç kazanmasına vesile olmuştu. Görüldüğü üzere Resulullah'ın bütün bekleyişleri zafer bekleyişidir. Asla bir maraz, atâlet ve korkaklık değildir. O'nun sabrının maraza dönüşmeyişinin sebebi ise -aynı merhamet konusunda olduğu gibi- Allah'la olan irtibatıdır. Tevazu, hilm ve cömertliliğinde de durum aynı olup; Hak ile oluşu herbirini ölçülü kılmıştır. Resulullah (sav), tebliğ konusunda maruz kaldığı baskı, işkence, eziyet, açlık, alay, çirkin sözlere ve birbirini izleyen hakaretlere on üç yıl kadar sabretmiştir.

Sabrının denendiği başka bir alan da savaş alanıdır. Resulullah'ın en güçlü ve kuvvetli kimselerin bile âsâbını bozan Uhud ve Hendek günlerindeki tutumu, savaşta gösterdiği metanetin bariz bir misalidir. Uhud harbinde bir ara neredeyse mağlup olunuyordu. O karışıklık anında Resulullah (sav) yerinde sebat ederek kalmıştır. Hendek günü de nefesleri kesen bir gün olduğu ve Müslümanlar ablukaya alındıkları halde Resulullah (sav) en küçük bir ümitsizliğe bile düşmemiştir. Bu her iki günde de Resulullah'ın gösterdiği sabrın ve metanetin örneklerini özet olarak sunmak istiyoruz:

Müslim şöyle rivayet etmektedir:

"Uhud günü, bir ara maiyetinde Ensardan yedi, Muhacirlerden de iki olmak üzere dokuz kişi Peygamberle beraber yalnız kalmışlardı. Müşrikler, Resulullah'a yaklaşabildiler. Onlardan biri kendisine taş atarak burnunu ve azı dişini kırdı. Ağır bir şekilde yüzünü yaraladı ve kan fışkırmaya başladı. "Muhammed öldürüldü!" diye yaygara koparıldı. Bunun üzerine Müslümanlar dağıldılar. Bir kısmı Medine'ye gitti, bir kısmı da dağlara çıktı. Sahabeler şaşırıp kaldılar; ne yapacaklarını bilemediler. Resulullah, okları torbasından çıkarıp Sa'd ibni Ebi Vakkas'a veriyor ve at, diyordu. Ebu Talha el-Ensari de, mahir ve attığı oku hedefe isabet ettiren bir okçuydu. Peygamberin uğrunda savaştı. Okunu attığı zaman, Peygamber (sav) başını kaldırarak okun nereye düşeceğini izliyordu. Müslümanların hezimete uğrayıp kaçtıkları ve birkaç kişiden başka yanında hiç kimsenin kalmadığı bu çetin günde O, savaşa sabırla devam etti. Bir tarafı üç bin, diğer tarafı birkaç kişiden ibâret olan bir savaşı idare ediyordu. Beraberinde bulunan kimselerle birlikte cesurca, yılmadan çarpışmaya devam etti. Müşrikler, ziyanın kazançtan fazla olduğunu anlayınca savaşmayı bırakıp gittiler. Bu sabır nasıl bir sabırdır!"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
ABD Yemen'e 6 hava saldırısı düzenledi
Toplamda binden fazla saldırı yaptı
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
İçkinin kötülüğü
Galatasaray'ın rakibi Trabzonspor
Trabzonspor Göztepe'yi 2-0 ile geçti
Soykırım yalanına tepki
'Reddediyoruz, hiçbir hükmü yoktur'
Tuzla'da arıtma tesisinde patlama
5 işçi yaralandı
Fidan'dan ilk açıklama
Türk devletleri Rum kesiminde elçilik açmıştı
Rusya'dan Avrupa'ya sert uyarı
'Saldırı olursa nükleer kullanırız'
Ekim Apartmanı davasında 22 yıl 6'şar ay hapis talebi
42 kişi yaşamını yitirmişti
Bosna Hersek'te neler oluyor?
Gerginlik, iç savaşa dönüşür mü?
Erdoğan'dan İstanbul depremi açıklaması
'Kentsel dönüşüm projelerini süratle...'
Kıbrıs mesajı
'Kıbrıs hiçbir zaman Rum adası olmamıştır'
DEM Parti heyeti Adalet Bakanı ile görüştü
Ertelenen görüşme gerçekleşti
Yenidoğan çetesi davası
Davanın 4. duruşması sürüyor
Onlarca şehit daha
İsrail Gazze'de katliama devam ediyor
Artçılar sürüyor
Sayıları 300'e yaklaştı
ABD Yemen'e 6 hava saldırısı düzenledi
Toplamda binden fazla saldırı yaptı
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
İçkinin kötülüğü
Galatasaray'ın rakibi Trabzonspor
Trabzonspor Göztepe'yi 2-0 ile geçti
Soykırım yalanına tepki
'Reddediyoruz, hiçbir hükmü yoktur'
Tuzla'da arıtma tesisinde patlama
5 işçi yaralandı
Fidan'dan ilk açıklama
Türk devletleri Rum kesiminde elçilik açmıştı
Rusya'dan Avrupa'ya sert uyarı
'Saldırı olursa nükleer kullanırız'
Ekim Apartmanı davasında 22 yıl 6'şar ay hapis talebi
42 kişi yaşamını yitirmişti
Bosna Hersek'te neler oluyor?
Gerginlik, iç savaşa dönüşür mü?
Erdoğan'dan İstanbul depremi açıklaması
'Kentsel dönüşüm projelerini süratle...'
Kıbrıs mesajı
'Kıbrıs hiçbir zaman Rum adası olmamıştır'
DEM Parti heyeti Adalet Bakanı ile görüştü
Ertelenen görüşme gerçekleşti
Yenidoğan çetesi davası
Davanın 4. duruşması sürüyor
Onlarca şehit daha
İsrail Gazze'de katliama devam ediyor
Artçılar sürüyor
Sayıları 300'e yaklaştı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.