O abes bir iş yapar mı!
Kur’an’da, hakkında “Arş sahibinin katında kadri yüce, itaat edilir, emniyetlidir sizinle konuşan” buyurulan Resûlullah’ın, Ehl-i Beyt’ini cübbesinin altında toplaması abes bir iş, “Ey Allah’ım bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir” sözü bir hezeyan olabilir mi!
02.08.2023 10:13:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





Tathir ayetinin inişine sebep olan Resûlullah'ın (s.a.v.), Ehl-i Beyt'ini abasının altına alması olayı, Hz. Peygamber'in eşi Ümmü Seleme'nin evinde vuku bulmuştur. Ümmü Seleme de bu olaya bizzat çok yakından tanık olmuş ve Resûlullah'ın (s.a.a) tatlı ve manalı sözlerini çok yakından duymuştu. Ümmü Seleme, Hz. Peygamber'e şöyle dedi: "Ya Resûlallah, acaba ben de sizden miyim?" Sonra da cübbeyi kenara iterek, altına girmek istedi. Ama Hz. Peygamber O'nun elini kenara iterek cübbesinin altına girmesine engel oldu ve O'na şöyle buyurdu: "Sen hayır üzeresin." Yani sen hayırlı ve iyi bir kadınsın (ama Ehl-i Beytim'den değilsin).
Ey Resûlullah'ı tanıyan ve O'nun ismet ve hikmet derecesinden haberdar olanlar, sözlerine ve yaptıklarına değer biçenler, Hz. Peygamber'in ayet-i kerimeyi tebliğ ederken bu zatları abanın altına toplamasına, onları diğerlerinden ayırt etmesine, ayette bunların kast olunduğunu tekidle vurgulamasından başka bir açıklık getirebilir misiniz?
Hz. Peygamber'in buyurduğu, "Ey Allah'ım, bunlar benim Ehl-i Beyt'imdir. Her türlü pisliği onlardan gider ve onları tertemiz kıl" sözlerinden bu ayetin beş zata ait olmasından başka bir şey anlıyor musunuz?
Acaba azamet ve makam sahibi olan Ümmü Seleme'nin elinden abayı çekmesi ve cübbenin altına girmesine engel olmasından, mezkûr sözden başka bir şey anlaşılıyor mu?
Allah, Hz. Peygamber'in tavsifinde şöyle buyuruyor: "Şüphe yok ki Kur'an büyük bir elçinin sözüdür, kuvvetlidir, Arş sahibinin katında kadri yüce, itaat edilir, emniyetlidir de sizinle konuşan, deli değildir" ki Ehl-i Beyt'ini cübbenin altına toplaması abes bir iş, buyurmuş olduğu "Ey Allah'ım bunlar benim Ehl-i Beyt'imdir" sözü, hezeyan ve Ümmü Seleme'nin cübbenin altına girmesini engellemesi faydasız bir şey olsun. (Haşa).
Hz. Peygamber, kendi istek, düşünce ve tutkularına göre konuşmaz. Bu yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir. O'na Şedidu'l-Kuvâ olan Cebrâil öğretmiştir.
Elbette Ehl-i Beyt'in cübbe altında bir araya toplanması defalarca vaki olmuştur. Peygamber-i Ekrem bu ameli birkaç defa tekrar etmiştir. Öyle ki bazıları zikredilen ayetin de birkaç defa nazil olduğunu zannetmişlerdir.
Ama doğrusu şudur ki mezkûr ayet bir defadan başka nazil olmamıştır. Ama maslahat gereği bu amel birkaç defa tekrarlanmıştır. Yani bir defa ayetin nazil olduğu Ümmü Seleme'nin evinde ve bir defasında da büyük İslam kadını Fâtıma'nın (a.s.) evinde her defasında bir araya toplandıklarında Peygamber-i Ekrem (s.a.a.) mezkur ayeti de tilavet ediyordu, ta kalpleri siyahlaşmış şüphe icat edenlerin sesini boğazlarında hapsetsin.
(Kur'an ve Hadisler Işığında Hz. Patıma (a.s.), Abdulhüseyin Şerefuddin).
Ey Resûlullah'ı tanıyan ve O'nun ismet ve hikmet derecesinden haberdar olanlar, sözlerine ve yaptıklarına değer biçenler, Hz. Peygamber'in ayet-i kerimeyi tebliğ ederken bu zatları abanın altına toplamasına, onları diğerlerinden ayırt etmesine, ayette bunların kast olunduğunu tekidle vurgulamasından başka bir açıklık getirebilir misiniz?
Hz. Peygamber'in buyurduğu, "Ey Allah'ım, bunlar benim Ehl-i Beyt'imdir. Her türlü pisliği onlardan gider ve onları tertemiz kıl" sözlerinden bu ayetin beş zata ait olmasından başka bir şey anlıyor musunuz?
Acaba azamet ve makam sahibi olan Ümmü Seleme'nin elinden abayı çekmesi ve cübbenin altına girmesine engel olmasından, mezkûr sözden başka bir şey anlaşılıyor mu?
Allah, Hz. Peygamber'in tavsifinde şöyle buyuruyor: "Şüphe yok ki Kur'an büyük bir elçinin sözüdür, kuvvetlidir, Arş sahibinin katında kadri yüce, itaat edilir, emniyetlidir de sizinle konuşan, deli değildir" ki Ehl-i Beyt'ini cübbenin altına toplaması abes bir iş, buyurmuş olduğu "Ey Allah'ım bunlar benim Ehl-i Beyt'imdir" sözü, hezeyan ve Ümmü Seleme'nin cübbenin altına girmesini engellemesi faydasız bir şey olsun. (Haşa).
Hz. Peygamber, kendi istek, düşünce ve tutkularına göre konuşmaz. Bu yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir. O'na Şedidu'l-Kuvâ olan Cebrâil öğretmiştir.
Elbette Ehl-i Beyt'in cübbe altında bir araya toplanması defalarca vaki olmuştur. Peygamber-i Ekrem bu ameli birkaç defa tekrar etmiştir. Öyle ki bazıları zikredilen ayetin de birkaç defa nazil olduğunu zannetmişlerdir.
Ama doğrusu şudur ki mezkûr ayet bir defadan başka nazil olmamıştır. Ama maslahat gereği bu amel birkaç defa tekrarlanmıştır. Yani bir defa ayetin nazil olduğu Ümmü Seleme'nin evinde ve bir defasında da büyük İslam kadını Fâtıma'nın (a.s.) evinde her defasında bir araya toplandıklarında Peygamber-i Ekrem (s.a.a.) mezkur ayeti de tilavet ediyordu, ta kalpleri siyahlaşmış şüphe icat edenlerin sesini boğazlarında hapsetsin.
(Kur'an ve Hadisler Işığında Hz. Patıma (a.s.), Abdulhüseyin Şerefuddin).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.