Niyet İbadet İlişkisi:
Niyet, cenaze namazının şartıdır. Bu niyette ölünün erkek veya kadın, küçük erkek veya kız çocuğu olduğu belirtilir. İmam olan kimse, Allah Teâlâ'nın rızası için hazır olan cenaze namazını kılmaya ve o cenaze için dua etmeye niyet ederek namaza başlar. Ayrıca imamlığa niyet etmesi gerekmez. Cemaatten her biri de Allah rızası için o cenaze namazını kılmaya ve onun için duaya ve imama uymaya niyet eder. Ölü erkek ise: "Şu hazır erkek cenaze için", "Şu hazır kadın cenaze için" diye niyet edilir. Çocuklar için de bu şekilde niyet edilir. Cemaatten biri sağırlığı veya sonradan yetişmesi gibi başka bir sebepten ötürü cenazenin erkek mi kadın mı olduğunu anlayamasa; "Üzerine imamın namaz kılacağı ölüye, imam ile birlikte namaz kılmaya ve dua etmeye" diye niyet eder (İbn Abidîn, a.g.e., I, 811; eşŞirbînî, MuğnîlMuhtâc, I, 344; eşŞîrâzî, elMühezzeb, I,132; İbn Rüşd BidâyetülMüctehid, I, 235; ezZühaylî, a.g.e., II, 399 vd.).
Niyetin Muâmelâta Etkisi: Nikâh akdinin rükün ve şartları bulunup, "evlenmek", "zevce olarak kabul etmek", "nikâhlamak" gibi açık anlam ifade eden sözcüklerle yapılması halinde niyet önemini kaybeder. Hattâ bu konuda şaka iddiası bile dikkate alınmaz. Çünkü Allah elçisi:
"Üç şey vardır ki, ciddisi de ciddi şakası da ciddidir. Nikâh, talâk ve ric'î talakla boşanılan kadına yeniden dönmek" (Ebû Dâvud, Talâk, 9). Ancak Hanefi ve Mâlikîlere göre, temlik ifade eden hibe, atiyye, sadaka, ödül gibi terimlerle akdedilecek bir nikâh; "tarafların o anda nikâhlanma niyetinin bulunması ve şahitlerin de konuyu evlilik olarak anlamaları şartıyla" sahih olarak meydana gelir. "Kendimi sana hibe ettim", "sadaka olarak verdim", "ödül olarak kabul ettim" gibi. Çünkü evlilik akdi diğer akitlerde olduğu gibi tarafların karşılıklı rızasına dayanır, onların rıza ve iradelerine delâlet eden her lâfızla meydana gelir. Nitekim Kur'anı Kerim'de "hibe" lafzı nikâh için kullanılmış (elAhzâb, 33/50). Hz. Peygamber (s.a.s) de "temlik" sözcüğünü kullanarak iki sahabeyi evlendirmiştir (Buhârî, Nikâh, 14, 35, 44, Fazâilü'lKur'an, 22, Libâs, 49; Müslim, Nikâh, 76).
Niyet, cenaze namazının şartıdır. Bu niyette ölünün erkek veya kadın, küçük erkek veya kız çocuğu olduğu belirtilir. İmam olan kimse, Allah Teâlâ'nın rızası için hazır olan cenaze namazını kılmaya ve o cenaze için dua etmeye niyet ederek namaza başlar. Ayrıca imamlığa niyet etmesi gerekmez. Cemaatten her biri de Allah rızası için o cenaze namazını kılmaya ve onun için duaya ve imama uymaya niyet eder. Ölü erkek ise: "Şu hazır erkek cenaze için", "Şu hazır kadın cenaze için" diye niyet edilir. Çocuklar için de bu şekilde niyet edilir. Cemaatten biri sağırlığı veya sonradan yetişmesi gibi başka bir sebepten ötürü cenazenin erkek mi kadın mı olduğunu anlayamasa; "Üzerine imamın namaz kılacağı ölüye, imam ile birlikte namaz kılmaya ve dua etmeye" diye niyet eder (İbn Abidîn, a.g.e., I, 811; eşŞirbînî, MuğnîlMuhtâc, I, 344; eşŞîrâzî, elMühezzeb, I,132; İbn Rüşd BidâyetülMüctehid, I, 235; ezZühaylî, a.g.e., II, 399 vd.).
Niyetin Muâmelâta Etkisi: Nikâh akdinin rükün ve şartları bulunup, "evlenmek", "zevce olarak kabul etmek", "nikâhlamak" gibi açık anlam ifade eden sözcüklerle yapılması halinde niyet önemini kaybeder. Hattâ bu konuda şaka iddiası bile dikkate alınmaz. Çünkü Allah elçisi:
"Üç şey vardır ki, ciddisi de ciddi şakası da ciddidir. Nikâh, talâk ve ric'î talakla boşanılan kadına yeniden dönmek" (Ebû Dâvud, Talâk, 9). Ancak Hanefi ve Mâlikîlere göre, temlik ifade eden hibe, atiyye, sadaka, ödül gibi terimlerle akdedilecek bir nikâh; "tarafların o anda nikâhlanma niyetinin bulunması ve şahitlerin de konuyu evlilik olarak anlamaları şartıyla" sahih olarak meydana gelir. "Kendimi sana hibe ettim", "sadaka olarak verdim", "ödül olarak kabul ettim" gibi. Çünkü evlilik akdi diğer akitlerde olduğu gibi tarafların karşılıklı rızasına dayanır, onların rıza ve iradelerine delâlet eden her lâfızla meydana gelir. Nitekim Kur'anı Kerim'de "hibe" lafzı nikâh için kullanılmış (elAhzâb, 33/50). Hz. Peygamber (s.a.s) de "temlik" sözcüğünü kullanarak iki sahabeyi evlendirmiştir (Buhârî, Nikâh, 14, 35, 44, Fazâilü'lKur'an, 22, Libâs, 49; Müslim, Nikâh, 76).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.