‘Nice ilimler vardır ki faydasızdır’
Hz. İsa (a.s) şöyle demiştir: “Nice ağaçlar vardır ki meyveleri yoktur, nice meyveler vardır ki güzel ve hatta yenecek gibi değildir ve nice ilimler vardır ki insana hiçbir faydası dokunmaz”
21.11.2019 18:10:00





İmam Gazali Hazretleri şöyle buyuruyor:
"Hz. Peygamberin (a.s) doğruluğuna ve işaretlerinin hakikatına vâkıf olmak bakımından aklın rehberliği ve menfaati sana yeter. Ondan sonra aklın vazifesi biter ve kendisi için en yararlı yol, Hz. Peygamberin yolunu takip etmektir. Sen ancak bu yolu takip ettiğin zaman selâmete erersin.
Bunun için Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: 'İlmin bir kısmı cehalettir, sözün bir kısmı da yorgunluktur.'
İlmin hiçbir zaman cehalet olmayacağı herkesin bildiği bir gerçektir. Fakat burada 'Bazen zarar vermek hususunda cehaletin tesirine benzer bir tesir gösterir' anlamında kullanılmıştır.
Hz. Peygamber şöyle demiştir: 'Tevfîkin azı, ilmin çoğundan daha hayırlıdır.'
Ulû'l-azim peygamberlerden olan Meryem oğlu İsa (a.s) şöyle demiştir: 'Nice ağaçlar vardır ki meyveleri yoktur, nice meyveler vardır ki güzel ve hatta yenecek gibi değildir ve nice ilimler vardır ki insana hiçbir faydası dokunmaz.'
Çirkin ilimlerin dinî ilimlerle karışması, güzel kelimelerin mânâlarının değiştirilmesiyle mümkün olmuştur. Kavram kargaşası, ard düşüncelerle selef-i sâlihînin ve birinci neslin kast ettiği mânâlardan başka mânâlara çevrilen terimlerden doğmaktadır.
Asıl anlamı değişen ve başka mânâlar alan terimler beş tanedir: 1- Fıkıh, 2- İlim, 3- Tevhid, 4- Tezkir, 5- Hikmet.
Gördüğünüz bütün bu terimler güzel anlamlara sahip idiler. Bu terimlerin ifade ettiği mânâlara vâkıf kimseler dinî kıymetlere sahip kimselerdi. Fakat günümüzde bütün bu terimler mânâlarını kaybetmişler ve yanlış anlamlarda kullanılmaya başlanmıştır.
Saf ve sade kalpler; bu terimler kötü ilimlerde kullanıldığı için, bu terimlerin sahiplerini gördükleri zaman nefret edip kaçmaktadırlar.
Birincisi Fıkıh terimidir. Bu terimi aslî mânâsından başka mânâlara çevirmemiş ve başka mânâlarda kullanmamışlardır; ancak bu terimi bazı ayrıntılara hasretmişler, kelimenin ihâta ettiği geniş sahaları ihmal etmişlerdir. Örneğin bu terimi fetva ilminin garip dallarının, ince illetlerinin anlaşılmasında ve o dallar hakkında inceden inceye yapılan konuşmalarda ve onlarla ilgili tartışmalarda kullanmışlardır. Zamanımızdaki ilim erbabına sorsanız, fetva veren kimseleri en büyük fakihler olarak takdim ederler. Kim en çok fetva konusu üzerinde durmuşsa, o en kuvvetli fakih sayılmıştır.
Sahabe zamanındaki fıkıh ilmi ise, âhiret yolunun, nefse musallat olan âfetlerin inceliklerini bilmeyi; fâsid amelleri ve dünyanın sevilmeye lâyık bir meta olmadığını tam mânâsıyla idrak etmeyi; ayrıca âhiret nimetlerinin bilinmesi ve Allah korkusunun kalbi doldurması gibi ilimleri ifade ediyordu, Fıkıh ilmi ancak bu bilgiler dairesinde kullanılırdı."
OKAN EGESEL
Kur savaşları Çin ve Rusya'yı neden etkilemedi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.