Üstad Necip Fazıl'ın üzerinde çok çok durduğu bir kavram vardır:
"Ölçü"
Üstad, ölçüsü olmayanın hiçbir şeyi olmaz dedi.
Şimdi bu kavrama ne kadar muhtaç olduğumuzu, ölçünün hani deyim yerindeyse "her işin başı" olduğu günlerden geçiyoruz.
Öyle ki ölçü yitirilince insanın herşeyini yitirdiğini görüyoruz.
Alın size bir televizyonda tartışma programı!
Kendisi yıllardır İslami duyarlılığa sahip kesimin (iki isimli) öncü-profesyonel gazetecisi olarak nitelendirip, Uğur Mumcu ile tartışmalara girerek ünlenen ismin geldiği noktaya bakın.
Programı yöneten ne olacak bu Ruhban Okulu'nun açılması meselesi diye soruyor?
Gazeteci dostumuz tevhid-i tedrisat ya da YÖK yasasında bir istisna oluşturulup bu konu çözümlenmeli ve Ruhban Okulu açılmalıdır diyor. Bu talebini o kadar içten dillendiriyor ki zannedersiniz kendisi orada okuyacak! Ya da çocuğunu orada okutacak!
Şimdi tam burada filmin karesini dondurun ve kendinizi en genele çekerek sorun. Kendisini İslami kategoride tanımlayan, bunun mücadelesini yaptığını düşündüğümüz gazeteci şimdi papaz okulunun açılması için elinden geleni ardına koymuyor.
Ben "hangi fotoğraf doğru" şimdi bu savunuculuğu yaptığına göre "geçmişte bize takiyye mi yapıyordu" sorusunu sormuyorum. Ama şu fotoğrafı dondurarak tesbiti yapıyorum.
Çok değil 3-5 yıl önce imam-hatip, Kur'an Kursu diyenler şimdi papaz okulunun açılması için "istisna" arıyorlar.
Ey ölçü! Üstad'ın altını çizdiği sana ne kadar muhtacız şu günlerde.
***
Devam edelim...
Diyalogcu gazetenin köşe yazarlarından birisi "diyaloğunun meyveleri" üzerine yazı yazıyor. Amerika'daymış, Hocasını ziyarete gitmiş ve oturmuşlar birlikte "diyaloğun meyveleri" programını izlemişler. Ekrana Henry Boeing gelmiş ve Boeing Efendi, ilgili şahsın efendisine iltifat etmiş. Görsem ona sarılacağım demiş.
O esnada bahsettiğimiz şahsın efendisi başlamış hıçkıra hıçkıra ağlamaya!
Geldi, geldi, bana sarıldı demiş!
Yazının devamını tahmin edebilirsiniz. Güya gayr-i Müslim sevgisi ile düşman çatlatıyor!
Ne diyelim kişi sevdiği ile beraber! Allah her iki dünyada da beraberliğinizi devam ettirsin!
İşte size neredesin ey ölçü dedirten bir fotoğraf.
Gayr-i Müslimlerin iltifatı bir kıymet bir değer haline getiriliyor.
Zannedersiniz ki dünya saf, bunlar akıllı! Diyalogdan ne çıktığı ortada!
Anzaklar Çanakkale'de toprak istiyor. Emniyet raporlarına göre 30 bin kilise evi ve imanları çalınan belki de bunun farkında bile ol(a)mayan insanlar!
**
Ve bir başka fotoğraf...
Hz. Peygamber'in dinin yarısı dediği evlilik. "Evlenmeden huzuruma girmeyin" dediği evlilik!
Adam evlen(e)miyor. Bunu kurumsal bir kimlik haline getiriyor. Evlerinde böyle bir sistem kuruyor.
Ama öbür tarafta inanca-örfe-hukuka aykırı olmayan evlenmeyi diline dolamaya çalışıyor.
Yani bir tarafta Hz. Allah'ın yasakladığı bekarlar var, diğer yanda ise bu ibadeti yerine getirenler!..
Sonra, sonra evlenen insanları diline dola, yalan-iftira-belden aşağı vur!
Neredesin ey ölçü!
Sorun belli elbette. Hedef şahıslar değil, şahısların taşıdığı değer!
Yani ölçü! Onlar Hz. Peygamberin sünnetine saldırıyorlar! Kur'an'a saldırıyorlar! Bu milletin örfüne saldırıyorlar!
Ölçü'ye saldırıyorlar yani!
Sonuç, sonuç bu işler gübrelik meseleler, bizi milletin gönlüne kazıyacak gübrelik meseleler! Çünkü bizim kamera önünde söylediğimizle, arkasında söylediğimiz aynı şeydir! Bir milim sapma yoktur ve de olmaz!
Mechul değiliz. Burdayız ve burada olmaya devam edeceğiz!
Sahi onlar neredeler! Hangi coğrafyaya savruldular. Ama daha da önemlisi hangi dine savruldular, hangi ölçü kaymasına uğradılar!
Şükür için bu cümle yeter!
"Ölçü"
Üstad, ölçüsü olmayanın hiçbir şeyi olmaz dedi.
Şimdi bu kavrama ne kadar muhtaç olduğumuzu, ölçünün hani deyim yerindeyse "her işin başı" olduğu günlerden geçiyoruz.
Öyle ki ölçü yitirilince insanın herşeyini yitirdiğini görüyoruz.
Alın size bir televizyonda tartışma programı!
Kendisi yıllardır İslami duyarlılığa sahip kesimin (iki isimli) öncü-profesyonel gazetecisi olarak nitelendirip, Uğur Mumcu ile tartışmalara girerek ünlenen ismin geldiği noktaya bakın.
Programı yöneten ne olacak bu Ruhban Okulu'nun açılması meselesi diye soruyor?
Gazeteci dostumuz tevhid-i tedrisat ya da YÖK yasasında bir istisna oluşturulup bu konu çözümlenmeli ve Ruhban Okulu açılmalıdır diyor. Bu talebini o kadar içten dillendiriyor ki zannedersiniz kendisi orada okuyacak! Ya da çocuğunu orada okutacak!
Şimdi tam burada filmin karesini dondurun ve kendinizi en genele çekerek sorun. Kendisini İslami kategoride tanımlayan, bunun mücadelesini yaptığını düşündüğümüz gazeteci şimdi papaz okulunun açılması için elinden geleni ardına koymuyor.
Ben "hangi fotoğraf doğru" şimdi bu savunuculuğu yaptığına göre "geçmişte bize takiyye mi yapıyordu" sorusunu sormuyorum. Ama şu fotoğrafı dondurarak tesbiti yapıyorum.
Çok değil 3-5 yıl önce imam-hatip, Kur'an Kursu diyenler şimdi papaz okulunun açılması için "istisna" arıyorlar.
Ey ölçü! Üstad'ın altını çizdiği sana ne kadar muhtacız şu günlerde.
***
Devam edelim...
Diyalogcu gazetenin köşe yazarlarından birisi "diyaloğunun meyveleri" üzerine yazı yazıyor. Amerika'daymış, Hocasını ziyarete gitmiş ve oturmuşlar birlikte "diyaloğun meyveleri" programını izlemişler. Ekrana Henry Boeing gelmiş ve Boeing Efendi, ilgili şahsın efendisine iltifat etmiş. Görsem ona sarılacağım demiş.
O esnada bahsettiğimiz şahsın efendisi başlamış hıçkıra hıçkıra ağlamaya!
Geldi, geldi, bana sarıldı demiş!
Yazının devamını tahmin edebilirsiniz. Güya gayr-i Müslim sevgisi ile düşman çatlatıyor!
Ne diyelim kişi sevdiği ile beraber! Allah her iki dünyada da beraberliğinizi devam ettirsin!
İşte size neredesin ey ölçü dedirten bir fotoğraf.
Gayr-i Müslimlerin iltifatı bir kıymet bir değer haline getiriliyor.
Zannedersiniz ki dünya saf, bunlar akıllı! Diyalogdan ne çıktığı ortada!
Anzaklar Çanakkale'de toprak istiyor. Emniyet raporlarına göre 30 bin kilise evi ve imanları çalınan belki de bunun farkında bile ol(a)mayan insanlar!
**
Ve bir başka fotoğraf...
Hz. Peygamber'in dinin yarısı dediği evlilik. "Evlenmeden huzuruma girmeyin" dediği evlilik!
Adam evlen(e)miyor. Bunu kurumsal bir kimlik haline getiriyor. Evlerinde böyle bir sistem kuruyor.
Ama öbür tarafta inanca-örfe-hukuka aykırı olmayan evlenmeyi diline dolamaya çalışıyor.
Yani bir tarafta Hz. Allah'ın yasakladığı bekarlar var, diğer yanda ise bu ibadeti yerine getirenler!..
Sonra, sonra evlenen insanları diline dola, yalan-iftira-belden aşağı vur!
Neredesin ey ölçü!
Sorun belli elbette. Hedef şahıslar değil, şahısların taşıdığı değer!
Yani ölçü! Onlar Hz. Peygamberin sünnetine saldırıyorlar! Kur'an'a saldırıyorlar! Bu milletin örfüne saldırıyorlar!
Ölçü'ye saldırıyorlar yani!
Sonuç, sonuç bu işler gübrelik meseleler, bizi milletin gönlüne kazıyacak gübrelik meseleler! Çünkü bizim kamera önünde söylediğimizle, arkasında söylediğimiz aynı şeydir! Bir milim sapma yoktur ve de olmaz!
Mechul değiliz. Burdayız ve burada olmaya devam edeceğiz!
Sahi onlar neredeler! Hangi coğrafyaya savruldular. Ama daha da önemlisi hangi dine savruldular, hangi ölçü kaymasına uğradılar!
Şükür için bu cümle yeter!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021