11 Eylül saldırısı sonrası ABD ile aynı düşünceleri paylaşan, hatta bu konuda ABD'yi bile sollayan, sağcısı, solcusu, karambolcüsü, dincisi, mincisi, nalcısı, mıhçısı ... güruhun, Filistin vahşeti karşısında (güya) ABD karşıtı bir tavır sergilemesi bana pek inandırıcı gelmiyor.
Aslında 11 Eylül saldırısıyla Filistin vahşeti ayni senaryonun değişik sahnelerde sergilenmesinden başka bir şey değildir.
Oyun aynıdır,
Oyuncular aynıdır,
Senarist aynıdır.
Kostüm ve ışık tasarımı aynıdır.
Ve müzik de aynıdır; masumların üzerine yağan bombalar/kurşunlar, ağlayışlar, feryatlar ve göz yaşları.
Bu klip batı medeniyetinin en çok izlediği, izlemeye doyamadığı kliptir.
Bu iki vahşet, dünya paylaşımının pratiğe dönüşmesinden, bu benim, şu senin, taksimatından başka nedir ki?
ABD medyasını gölgede bırakacak bir hokkabazlıkla günlerce 11 Eylül saldırısını malum şahsın yaptığını ısrarla gündeme getiren "İslamcı medyanın" İsrail vahşeti karşısında takındığı tavır da inandırıcı gelmiyor bana.
Hemen her fırsatta programına, papazı-hahamı davet etmeyi vicdanı bir görev kabul eden "kıl harmanı rodası bîmalum kaptanın" ikide bir o Filistinli kızın yürek paralayan "Eyne ebî/babam nerede?" diye dünyaya, dünya zalimlerine seslenişini ekrana taşıması da ayrı bir çelişki değil mi sizce?
Hani Müslüman'ın izzeti-ü şerefi?
Hikaye bu ya.
Adam bir mabede girmiş, kapıda iki mum satın alıp, birini İsa'nın heykeline, diğerini de şeytanın heykeline dikip yakmış.
Durumu fark eden bir başka ziyaretçi dayanamayıp sormuş:
- İsa'dan yanaysan, niye şeytana, Şeytandan yana isen niye İsa'ya mum diktin?
Adamın cevabı konjonktüreldir:
- Sonumuzun ne olacağı belli değildir. Öte alemde, İsa'nın eline düşersek, o memnun kalsın, yok eğer şeytanın eline düşersek o memnun kalsın.
Bu misal.
İsrail'in yaptığı bu dinî vahşete, Musevî inancından mülhem katliama, en büyük ve en ciddi desteği İsevî/Hıristiyanlığın en güçlü ülkesi ABD'nin vermesi de çok manidar değil mi?
Dinlerarası diyalog için yataklara düşen malum zatın, bu İslam düşmanlığı karşısında kurulan Musevî-İsevî/Hıristiyan-Yahudi diyalogunu acep nasıl karşılıyorlar?
Körfez savaşı sırasında İsrail'e düşen füzeler yüzünden ölen İsrailli çocuklar için döktüğü gözyaşları bu konuda aslında yeter kanaattir ama biz gene de sormuş olduk bir kere.
Elde avuçta hiçbir delil yokken sırf "ABD dediyse doğrudur" sakat mantığıyla 11 Eylül saldırısını bir şahsa ciro edenlerin ve ardından başlayan Afganistan işgali ve katliamına seyirci kalanların, seyirci kalmakla yetinmeyip, bir de; "e ne yapalım, dünya etme bulma dünyası, sen bu saldırıyı yaparsan ABD de misilleme yapar, bu onun en tabii hakkıdır" diyenlerin şimdilerde Filistin vahşeti karşısında timsah gözyaşlarına boğulması tam bir komedya değil mi sizce?
İşe bakın ki, Bush da aynı ağzı kullanıyor: "Arafat öyle yaparsa, Şaron da böyle yapar".
Sanki bizimkilerden duymuş Duble Bush bu savunmayı. Ne demişti bizimkiler:
"Usame öyle yaparsa, Bush da böyle yapar".
Geçen hafta bu köşede yazmıştım; "İsrail'in başlattığı bu vahşetin tam da Dek Cheney'in bölge ziyareti sonrasına denk gelmesi çok düşündürücüdür".
Gerek 11 Eylül saldırısı ve Filistin işgali, hedefi aynı, gayesi aynı sadece mekanları farklı iki büyük vahşettir.
Afganistan katliamını ABD'nin hatırına değerlendirenlerin, ABD yanlış yapmaz, Usame denen katil gibi lafları pervasızca kullananların, ağızlarından kazara İsrail aleyhinde çıkan bir "soykırım" kelimesi yüzünden günlerdir beyan-ı özürde bulunmaları da ilginç bir gelişme değil mi?
Niye aynı özrü diğerleri için kullanma ihtiyacını hissetmediler acaba?
Bütün bunlara ilaveten, Cuma günü yapılan İsrail aleyhtarı gösterilere polisimizin gösterdiği sert tavrın sebep ve kaynağını henüz anlayamadığımı da söyleyeyim.
Aslında 11 Eylül saldırısıyla Filistin vahşeti ayni senaryonun değişik sahnelerde sergilenmesinden başka bir şey değildir.
Oyun aynıdır,
Oyuncular aynıdır,
Senarist aynıdır.
Kostüm ve ışık tasarımı aynıdır.
Ve müzik de aynıdır; masumların üzerine yağan bombalar/kurşunlar, ağlayışlar, feryatlar ve göz yaşları.
Bu klip batı medeniyetinin en çok izlediği, izlemeye doyamadığı kliptir.
Bu iki vahşet, dünya paylaşımının pratiğe dönüşmesinden, bu benim, şu senin, taksimatından başka nedir ki?
ABD medyasını gölgede bırakacak bir hokkabazlıkla günlerce 11 Eylül saldırısını malum şahsın yaptığını ısrarla gündeme getiren "İslamcı medyanın" İsrail vahşeti karşısında takındığı tavır da inandırıcı gelmiyor bana.
Hemen her fırsatta programına, papazı-hahamı davet etmeyi vicdanı bir görev kabul eden "kıl harmanı rodası bîmalum kaptanın" ikide bir o Filistinli kızın yürek paralayan "Eyne ebî/babam nerede?" diye dünyaya, dünya zalimlerine seslenişini ekrana taşıması da ayrı bir çelişki değil mi sizce?
Hani Müslüman'ın izzeti-ü şerefi?
Hikaye bu ya.
Adam bir mabede girmiş, kapıda iki mum satın alıp, birini İsa'nın heykeline, diğerini de şeytanın heykeline dikip yakmış.
Durumu fark eden bir başka ziyaretçi dayanamayıp sormuş:
- İsa'dan yanaysan, niye şeytana, Şeytandan yana isen niye İsa'ya mum diktin?
Adamın cevabı konjonktüreldir:
- Sonumuzun ne olacağı belli değildir. Öte alemde, İsa'nın eline düşersek, o memnun kalsın, yok eğer şeytanın eline düşersek o memnun kalsın.
Bu misal.
İsrail'in yaptığı bu dinî vahşete, Musevî inancından mülhem katliama, en büyük ve en ciddi desteği İsevî/Hıristiyanlığın en güçlü ülkesi ABD'nin vermesi de çok manidar değil mi?
Dinlerarası diyalog için yataklara düşen malum zatın, bu İslam düşmanlığı karşısında kurulan Musevî-İsevî/Hıristiyan-Yahudi diyalogunu acep nasıl karşılıyorlar?
Körfez savaşı sırasında İsrail'e düşen füzeler yüzünden ölen İsrailli çocuklar için döktüğü gözyaşları bu konuda aslında yeter kanaattir ama biz gene de sormuş olduk bir kere.
Elde avuçta hiçbir delil yokken sırf "ABD dediyse doğrudur" sakat mantığıyla 11 Eylül saldırısını bir şahsa ciro edenlerin ve ardından başlayan Afganistan işgali ve katliamına seyirci kalanların, seyirci kalmakla yetinmeyip, bir de; "e ne yapalım, dünya etme bulma dünyası, sen bu saldırıyı yaparsan ABD de misilleme yapar, bu onun en tabii hakkıdır" diyenlerin şimdilerde Filistin vahşeti karşısında timsah gözyaşlarına boğulması tam bir komedya değil mi sizce?
İşe bakın ki, Bush da aynı ağzı kullanıyor: "Arafat öyle yaparsa, Şaron da böyle yapar".
Sanki bizimkilerden duymuş Duble Bush bu savunmayı. Ne demişti bizimkiler:
"Usame öyle yaparsa, Bush da böyle yapar".
Geçen hafta bu köşede yazmıştım; "İsrail'in başlattığı bu vahşetin tam da Dek Cheney'in bölge ziyareti sonrasına denk gelmesi çok düşündürücüdür".
Gerek 11 Eylül saldırısı ve Filistin işgali, hedefi aynı, gayesi aynı sadece mekanları farklı iki büyük vahşettir.
Afganistan katliamını ABD'nin hatırına değerlendirenlerin, ABD yanlış yapmaz, Usame denen katil gibi lafları pervasızca kullananların, ağızlarından kazara İsrail aleyhinde çıkan bir "soykırım" kelimesi yüzünden günlerdir beyan-ı özürde bulunmaları da ilginç bir gelişme değil mi?
Niye aynı özrü diğerleri için kullanma ihtiyacını hissetmediler acaba?
Bütün bunlara ilaveten, Cuma günü yapılan İsrail aleyhtarı gösterilere polisimizin gösterdiği sert tavrın sebep ve kaynağını henüz anlayamadığımı da söyleyeyim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024