(Buhârî, Edeb, 18; Müslim, Fezâil, 64) buyurması ve çocuklara bedduâ etmeyi yasaklaması, gönlündeki engin sevgi, şefkat ve merhametin ne güzel bir tezâhürüdür. Çocuğu ağladığında annenin zor duruma düşmemesi ve bir an önce ona bakması için namazın kısaltılabileceğine müsâade etmesi, pek çok geceler, gözlerinden yaşlar boşanarak ümmetine duâlar etmesi, bütün ömrünü insanların cehennemden kurtulabilmesi için fedâ etmesi, O'nun şefkatinin en derin ve hassas bir nişânesidir. Insanlara MuâmelesiAllâh Rasûlü (sav), yalnız sözleriyle değil, fiil ve hareketleriyle de delîl ve kendisine tâbî olunan güzel bir numûne-i imtisâldi. Rasûlullâh (sav), hayatın her kademesinde insanlığa örnek olup derecelerine göre fazîlet sâhiblerine ihtirâm eylerdi. O'nun mahlûkâtı kuşatmış olan rahmeti hudutsuzdu. Ehl-i îmânın dışındakilere dahî rıfk ve lutf ile muâmelesini esirgemezdi.Câbir bin Abdullah anlatıyor: "Birgün önümüzden bir cenaze geçti, Rasûlullâh (sav) ayağa kalktı. Biz de kalktık.Sonra dedik ki:"-Yâ Rasûlâllâh! O bir yahûdî ölüsü idi!.."Rasûlullâh (sav) de:"-O da bir insan de'il midir?" diye mukabelede bulundu."Zîrâ O, öyle bir ilâhî rahmetti ki, Allâh'ın bütün mahlûkâta şâmil olan "Rahmân" isminin bir tecellîsi idi.Dâimâ Hâlık'tan ötürü mahlûkâta şefkat düstûrunu yaşardı.Birgün şerlerinden bunalmış vaziyette birkısım ashâb, Hazret-i Peygamber (sav)den düşmanlarını lânetlemesini istemişti. Buna mukâbil Varlık Nûru:"Ben lânetçi olarak de'il, âlemlere rahmet olarak gönderildim." buyurdu.Onun en azılı düşmanlarına dahî ettiği duâ ise şöyleydi:"Allâhım! Bilmiyorlar; sen onlara hidâyet nasîb eyle!"Abdullâh bin Ubey, münâfıkların reîsi idi. Uhud günü kendisine tâbi olanlarla yarı yoldan dönerek en sıkıntılı bir anda Rasûlullâh (sav)e ihânet etmişti. Onun daha nice hâdisede Hazret-i Peygamber (sav)e ve müminlere karşı hâinâne davranışları vardır.Hikmet-i ilâhî bu münâfık başının oğlu ise, babasının aksine samîmî bir mü'mindi. Abdullâh bin Ubey öldüğü zaman oğlu, onu kefenlemek için teberrüken Hazret-i Peygamber (sav)den gömleğini istedi. Peygamberimiz (sav) de pek sevdiği bu sahâbînin hatırını kırmadı ve ifk hâdisesinde dahî parmağı olan, yâni mübârek zevcesi Hazret-i Âişe'ye iftirâ atan bu münâfık başına kefen olmak üzere gömleğini verdi.Acaba cihânda bundan daha büyük bir insanlık ve iyilik örneği görülmüş müdür?O merhametin en güzîde örneği, birgün arkasında namaz kılan bir bedevînin:"-Yâ Rabb! Muhammed'le bana rahmet et, başkasına etme!"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.