Irak Enformasyon Bakanı Essahaf, ABD'nin isterik eylemlere giriştiğini de belirterek "Bu alçaklar kazanamayacaklar..." ifadesini kullandı
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, MYK toplantısı dolayısıyla yaptığı açıklamada isteseydi Türkiye'nin Irak'taki savaşı durdurabilecek güçte olduğu görüşünü tekrarladı. Musul ve Kerkük'ün misak-ı milli hudutlarımızla alakasına dikkat çeken BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, bu konuda gereken ne ise yapılması gerektiğini belirtti.
Türkiye bu savaşı
önleyebilirdi
BTP'nin, Mustafa Kemal Atatürk'ün, Kuvay-ı Milliye ruhuyla başlattığı İstiklal Savaşı neticesi kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, misak-ı milli hudutlarından bir kum tanesi taviz verilmeden hayata geçirilmesini kabul eden, bunu mutlak surette yaşatmaya imkân hazırlayan bir siyasi oluş olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "Biz, savaş başlamadan evvel bu mevzularda gayet temkinli konuşuyorduk. 'Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu savaşın tarafı olmamalı ve bu savaşa mutlaka mani olmalıdır', diyorduk. Yani bu savaşa Türkiye Cumhuriyeti Devleti isterse mani olur. Ben yine aynı kanaatteyim. Ancak o günkü şartlar geriye gelirse... Bu şartları geriye getirmek tabii zor, belki de imkansız. Başta, şayet iktidar bizim görüşlerimizi alıp hayata geçirme durumunda olmuş olsaydı bu savaş çıkmayacaktı. Biz ne demiştik? Kuzey cephesi açılmadan, ABD ve müttefiklerinin başlayacağı bir harekât kesinlikle akamete mahkum olacaktı. Yani ABD mağlup olacaktı. Ben bunu bir defa değil, belki de en az on defa seslendirdim. Biz, taşıdığımız değeri bilmeyen bir konumdayız. Kendi varlığımız nedir? Bu varlık neler yapabilir? Maalesef biz bunu bilemiyoruz. Şimdi ne oldu? ABD, kuzey cephesi tam açılmadığı için arzu edilen, istenilen neticeye varamamıştır. Şayet tamamen bizim dediğimiz gibi gerek hava, gerek kara üsleri kapalı olmuş olsaydı bu savaşı ABD'nin alması hiç mümkün değildi."
Misak-ı milli topraklarına sahip çıkmak boynumuza borçtur.
BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş, savaşın geldiği bu noktada da yapılacaklar bulunduğuna işaret ederek, misak-ı milli hudutları dahilindeki Musul'un Türkiye için ne anlam ifade ettiğine, Musul'u bekleyen tehlikelere, Musul'la ilgili yapılması gerekenlere dikkat çekti. Prof. Dr. Haydar Baş, bu konuda şunları söyledi: "Biz bu savaşın tarafı olmayalım. Ama mesele de bu noktaya geldikten sonra misak-ı milli hudutlarımız, yarın işgal edildikten sonra belki de geri alma imkan ve ihtimalimiz olamayacaktır. 'Peşmergeler buraya girmesin'le iş bitmiyor. Amerika girecek. Bu daha kötü. 'O girdi mi hak, bu girdi mi batıl' şeklindeki anlayış çok yanlış. Hiçbir gücün o topraklara girmemesi gerekiyor. Bunu, Türkiye diplomasiye acilen taşıması lazımdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, korkaklıkla, ürkeklikle bir yere varamaz. Namus zilletle müdafaa edilemez. Vatanın bağımsızlığı zilletle müdafaa edilemez. Ne gerekiyor? Can vermek; vereceksin. Dimdik ayakta durmak; duracaksın. Ezilmek gerekiyor; ezileceksin. Bağımsızlık bunu gerektiriyor. Misak-ı milli hudutları dahilindeki topraklara sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur, buna mecburuz. Zaten biz bu tehlikeleri görerek yola çıktık. Ben ve benim gibi muhterem arkadaşlarımın siyasete 'evet' demesinin sebebi de bu hususlardır. Türkiye'nin bölünmesi, parçalanması tehlikesidir. Otururken bölünme, parçalanma olmaz. Adam, seninle beraber çay, kahve içerken bunu yapmaz. Bu işler adım adımdır. Orada adımını atıp Musul yabancı güçler, müttefik güçler tarafından işgal edildiği zaman o zaman 'ben müttefik güçlerdenim' demenin faturasının ne olacağını görürsün. Çekiç gücü o bölgeye yerleştiren irade işgal ettikten sonra bu sefer Türkiye Cumhuriyeti Devletinin parçalanması, vatanının bölünmesi söz konusu olacaktır. Bunlar adım adımdır. 'Şimdi bize karşı değil' deniliyor. Elbette sana karşı olmaz. Delikanlı bir milleti öyle herkes cesaretle karşısına alabilir mi? Alamaz. Etrafını yolacak, budayacak, tek başına kalacaksın. Altını oyacak. Ondan sonra gerekli silleyi atacaktır. Bunu çok iyi görmemiz lazımdır. Musul'a, ABD'nin yerleşmesi neticesinde, orada Kürt devleti kurulmamış olsa bile, Türkiye'nin bölünmesi kaçınılmazdır. O bakımdan sadece Kürt devleti sloganı ile ortaya çıkıp günleri savuşturmak anlayışı tamamen yanlıştır. Devletimizin politikası, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin aleyhine faaliyet yapabilecek olan şey en güçlü müttefikimiz de olsa o bölgede vatan tutma imkanına haiz olmaması görüşü olmalıdır. Bu satıhta bizim yapmamız gereken şey, kesinlikle Musul'a kadar Türk Silahlı Kuvvetlerinin inmesi ve sınır boyunca Türk Silahlı Kuvvetlerinin güç odaklarını yerleştirmesi, o bölgeyi koridor haline getirmesi gerekiyordu. Ve orada bulunan gayrimilli unsurları kontrol altına almamız şart idi. Bu imkanı şu anda kaybettik."
Milli çıkarlarımız masum çocukların katlinden geçmiyor
BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, Irak savaşı konusunda BTP olarak ortaya koydukları tavrın gerekçesini de şöyle dile getirdi:
"Türk milleti hiçbir zaman güçlünün ve zalimin yanında olmamıştır. Ortaasya'dan bu coğrafyaya yerleştiği ana kadar hiçbir zaman Türk milleti zalimin yanında olmadı. Haklının yanında oldu. Haklı ile beraber oldu. Ne pahasına olursa olsun bunu yapmıştır. 'Efendim, milli çıkarlarımız böyledir' sözleri ediliyor. Milli çıkarlarımız masum çocukların ölümünden geçiyorsa, bizim tarihimiz buna 'hayır' demiştir. Bizim büyüklerimiz, Türk büyüklerinin, savaşa giderken, cenk meydanında asakirine, yani askerlerine verdiği komut şudur: 'Kadınlara, çocuklara, yaşlılara dokunmayacaksınız.' Türk tarihi bu şerefli levhalarla doludur. Aksi takdirdeTürk, dünyaya, can emniyetini, mal emniyetini, namus emniyetini, din ve vicdan emniyetini getirme iktidarına malik olamazdı. Dünya, Türk'ün hakimiyeti döneminde can emniyetini, mal emniyetini, namus emniyetini, din ve vicdan emniyetini,vatan emniyetini yaşamış ise, hem de doya doya yaşamışsa bunun temel sebebi, bu kurallara, 'insan hakları' dediğimiz bu kurallara savaş meydanlarında da harfiyyen uymasındandır. Bu millet niçin dünyanın fatihi olmasın ki? Kendi haklarımızı koruyacağız. Ama başkalarının haklarına tecavüz edenlere de işte bu anlayış, bu inanç gereği 'dur' demesini bileceğiz."
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, MYK toplantısı dolayısıyla yaptığı açıklamada isteseydi Türkiye'nin Irak'taki savaşı durdurabilecek güçte olduğu görüşünü tekrarladı. Musul ve Kerkük'ün misak-ı milli hudutlarımızla alakasına dikkat çeken BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, bu konuda gereken ne ise yapılması gerektiğini belirtti.
Türkiye bu savaşı
önleyebilirdi
BTP'nin, Mustafa Kemal Atatürk'ün, Kuvay-ı Milliye ruhuyla başlattığı İstiklal Savaşı neticesi kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, misak-ı milli hudutlarından bir kum tanesi taviz verilmeden hayata geçirilmesini kabul eden, bunu mutlak surette yaşatmaya imkân hazırlayan bir siyasi oluş olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "Biz, savaş başlamadan evvel bu mevzularda gayet temkinli konuşuyorduk. 'Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu savaşın tarafı olmamalı ve bu savaşa mutlaka mani olmalıdır', diyorduk. Yani bu savaşa Türkiye Cumhuriyeti Devleti isterse mani olur. Ben yine aynı kanaatteyim. Ancak o günkü şartlar geriye gelirse... Bu şartları geriye getirmek tabii zor, belki de imkansız. Başta, şayet iktidar bizim görüşlerimizi alıp hayata geçirme durumunda olmuş olsaydı bu savaş çıkmayacaktı. Biz ne demiştik? Kuzey cephesi açılmadan, ABD ve müttefiklerinin başlayacağı bir harekât kesinlikle akamete mahkum olacaktı. Yani ABD mağlup olacaktı. Ben bunu bir defa değil, belki de en az on defa seslendirdim. Biz, taşıdığımız değeri bilmeyen bir konumdayız. Kendi varlığımız nedir? Bu varlık neler yapabilir? Maalesef biz bunu bilemiyoruz. Şimdi ne oldu? ABD, kuzey cephesi tam açılmadığı için arzu edilen, istenilen neticeye varamamıştır. Şayet tamamen bizim dediğimiz gibi gerek hava, gerek kara üsleri kapalı olmuş olsaydı bu savaşı ABD'nin alması hiç mümkün değildi."
Misak-ı milli topraklarına sahip çıkmak boynumuza borçtur.
BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş, savaşın geldiği bu noktada da yapılacaklar bulunduğuna işaret ederek, misak-ı milli hudutları dahilindeki Musul'un Türkiye için ne anlam ifade ettiğine, Musul'u bekleyen tehlikelere, Musul'la ilgili yapılması gerekenlere dikkat çekti. Prof. Dr. Haydar Baş, bu konuda şunları söyledi: "Biz bu savaşın tarafı olmayalım. Ama mesele de bu noktaya geldikten sonra misak-ı milli hudutlarımız, yarın işgal edildikten sonra belki de geri alma imkan ve ihtimalimiz olamayacaktır. 'Peşmergeler buraya girmesin'le iş bitmiyor. Amerika girecek. Bu daha kötü. 'O girdi mi hak, bu girdi mi batıl' şeklindeki anlayış çok yanlış. Hiçbir gücün o topraklara girmemesi gerekiyor. Bunu, Türkiye diplomasiye acilen taşıması lazımdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, korkaklıkla, ürkeklikle bir yere varamaz. Namus zilletle müdafaa edilemez. Vatanın bağımsızlığı zilletle müdafaa edilemez. Ne gerekiyor? Can vermek; vereceksin. Dimdik ayakta durmak; duracaksın. Ezilmek gerekiyor; ezileceksin. Bağımsızlık bunu gerektiriyor. Misak-ı milli hudutları dahilindeki topraklara sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur, buna mecburuz. Zaten biz bu tehlikeleri görerek yola çıktık. Ben ve benim gibi muhterem arkadaşlarımın siyasete 'evet' demesinin sebebi de bu hususlardır. Türkiye'nin bölünmesi, parçalanması tehlikesidir. Otururken bölünme, parçalanma olmaz. Adam, seninle beraber çay, kahve içerken bunu yapmaz. Bu işler adım adımdır. Orada adımını atıp Musul yabancı güçler, müttefik güçler tarafından işgal edildiği zaman o zaman 'ben müttefik güçlerdenim' demenin faturasının ne olacağını görürsün. Çekiç gücü o bölgeye yerleştiren irade işgal ettikten sonra bu sefer Türkiye Cumhuriyeti Devletinin parçalanması, vatanının bölünmesi söz konusu olacaktır. Bunlar adım adımdır. 'Şimdi bize karşı değil' deniliyor. Elbette sana karşı olmaz. Delikanlı bir milleti öyle herkes cesaretle karşısına alabilir mi? Alamaz. Etrafını yolacak, budayacak, tek başına kalacaksın. Altını oyacak. Ondan sonra gerekli silleyi atacaktır. Bunu çok iyi görmemiz lazımdır. Musul'a, ABD'nin yerleşmesi neticesinde, orada Kürt devleti kurulmamış olsa bile, Türkiye'nin bölünmesi kaçınılmazdır. O bakımdan sadece Kürt devleti sloganı ile ortaya çıkıp günleri savuşturmak anlayışı tamamen yanlıştır. Devletimizin politikası, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin aleyhine faaliyet yapabilecek olan şey en güçlü müttefikimiz de olsa o bölgede vatan tutma imkanına haiz olmaması görüşü olmalıdır. Bu satıhta bizim yapmamız gereken şey, kesinlikle Musul'a kadar Türk Silahlı Kuvvetlerinin inmesi ve sınır boyunca Türk Silahlı Kuvvetlerinin güç odaklarını yerleştirmesi, o bölgeyi koridor haline getirmesi gerekiyordu. Ve orada bulunan gayrimilli unsurları kontrol altına almamız şart idi. Bu imkanı şu anda kaybettik."
Milli çıkarlarımız masum çocukların katlinden geçmiyor
BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, Irak savaşı konusunda BTP olarak ortaya koydukları tavrın gerekçesini de şöyle dile getirdi:
"Türk milleti hiçbir zaman güçlünün ve zalimin yanında olmamıştır. Ortaasya'dan bu coğrafyaya yerleştiği ana kadar hiçbir zaman Türk milleti zalimin yanında olmadı. Haklının yanında oldu. Haklı ile beraber oldu. Ne pahasına olursa olsun bunu yapmıştır. 'Efendim, milli çıkarlarımız böyledir' sözleri ediliyor. Milli çıkarlarımız masum çocukların ölümünden geçiyorsa, bizim tarihimiz buna 'hayır' demiştir. Bizim büyüklerimiz, Türk büyüklerinin, savaşa giderken, cenk meydanında asakirine, yani askerlerine verdiği komut şudur: 'Kadınlara, çocuklara, yaşlılara dokunmayacaksınız.' Türk tarihi bu şerefli levhalarla doludur. Aksi takdirdeTürk, dünyaya, can emniyetini, mal emniyetini, namus emniyetini, din ve vicdan emniyetini getirme iktidarına malik olamazdı. Dünya, Türk'ün hakimiyeti döneminde can emniyetini, mal emniyetini, namus emniyetini, din ve vicdan emniyetini,vatan emniyetini yaşamış ise, hem de doya doya yaşamışsa bunun temel sebebi, bu kurallara, 'insan hakları' dediğimiz bu kurallara savaş meydanlarında da harfiyyen uymasındandır. Bu millet niçin dünyanın fatihi olmasın ki? Kendi haklarımızı koruyacağız. Ama başkalarının haklarına tecavüz edenlere de işte bu anlayış, bu inanç gereği 'dur' demesini bileceğiz."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.