Müslümanın düşmanı şeytan

Allah insanı yaratmadan önce melekleri ve cinleri yarattı. İnsanı yaratacağının haberini meleklere bildirince melekler, Allah'ın bu isteğine alenen olmasa da itirazda bulunmuşlardı. Melekler yaptıkları itirazın yanlış olduğunu anlayınca hemen tevbe ve istiğfara sarılarak Allah'tan af ve mağfiret dilediler.  Allah tevbelerini kabul ederek onları bağışladı. Cenab-ı Hak, insanı halifesi olarak yaratacağını ve "O'na ruhumdan üfledim" diyerek kalbine tecelli edeceğini bildirmiştir. Durum bu iken Allah'ın "O halde ben onun yaratılışını bitirdiğim, ona ruhumdan üflediğim zaman siz derhal onun için secdeye kapanın" (Sad, 72) emrine muhalefet eden biri çıktı. Bu muhalif; "Ben O'ndan daha hayırlıyım. Çünkü beni ateşten O'nu ise çamurdan yarattın" (Araf, 12) diyerek büyüklük taslayan ve secde emrine uymayan "şeytan"dı.Aslında şeytan Hz. Âdem'e secde etmekle Allah'a secde etmiş olacaktı. Çünkü şeytanın secde edecek olduğu yer, Allah'ın Hz. Âdem'e tecelli ettiği yerdi. Yani kalbiydi. Bu hikmeti kavrayamayan şeytan gururuna yenik düşerek, Allah'ın divanından ebedi olarak kovuldu. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, şeytan yaptığı yanlıştan dolayı pişman olmayıp, tevbe ve istiğfara sarılmamasıydı. Şeytan yaptığı şeyin doğru olduğunu, gerekçesinin de kendisinin ateşten yaratılması; dolayısıyla, üstün olanın alt olana secde etmeyeceği düşüncesiydi. Hâlbuki en üstün olanın Allah olduğunu unuttu.Dikkat edilmesi gereken bir başka önemli konu ise; şeytan Allah'ın tek bir emrine muhalefet ederek bu zillete düşmüştür. Günümüz insanı bunu dikkate alarak, kendi durumunu gözden geçirmeli ve ona göre durum değerlendirmesi yapmalıdır. Şeytanın düşmanlığı burada başlıyor; Hz. Âdem babamız ve Hz. Havva anamız Cennetten çıkartması ile devam ediyor ve kıyamete kadar da devam edecektir. Şeytan, bu düşmanlığını bir görev ve sorumluluk kabul etmiştir. Bundan dolayı da Allah'tan kıyamete kadar izin istemiş ve almıştır. Denilebilir ki, Müslümanın tek düşmanı şeytan ve onun yardımcılarıdır.Şeytan, Allah'a insanları yoldan çıkartmak için elinden geleni yapacağını, onlara sağlarından, sollarından, önlerinden, arkalarından sokulacağını ve onların çoğunun Allah'a karşı gelmelerini sağlayacağını, yine insanları fakirlikle korkutup, çirkinliği ve hayâsızlığı onlara emredeceğini ifade etmiştir.İnsanda yorgunluk, sıkıntı, kötü düşünce, cimrilik yapma ve kötü ameli iyi görme gibi haller zuhur ederse bilmelidir ki bu şeytandandır. Yine içki, kumar, fal, faiz ve haram olan her şeye karşı bir istek ve arzu olursa yine bunların da şeytandan olduğunu bilerek hemen Allah'a sığınmalıdır. Şeytan ihlas sahibi olan, Allah ve Resulü 'nün emir ve yasaklarını kabul eden ve onları yerine getiren kimselere hiçbir zarar veremez.Allah kendisinin, şeytanın ve insanların durumunu Kur'an'da şöyle izah etmektedir: "İş bitirilince şeytan da diyecek ki; şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O hâlde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah'a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır." (İbrahim, 22). Görüldüğü üzere sözünde duran Allah, şeytana hemen uyarak yanılan insan ve insanı yarı yolda bırakan şeytandır.