Kul, Allah'ı sevecek. Dünyayı, Allah'a beni taşıyor diye seversen o olur. Maksadın, Allah rızasına endeksli olacak. Öyle olursa her işin Allah rızası için olur. "Hocam, o zaman insan dünyayı kazanabilir mi?" Elbette kazanır. İslam tarihine bakın. Allah rızası için çalışan, gayret eden evliya-i kiram hazeratının tamamı zengin insanlardır. Hz. Pîr Abdülkadir Geylani Hazretlerinin devesinin yuları rivayete göre altındanmış. İmam-ı Azam büyük bir tüccardı. Öyle bir kenarda pinti pinti oturma anlayışı yanlış. Dinin mantığını kavrayamamaktır bu. Son günlerde İslamî idrakı fitneye duçar edebilmek için bunlar uydurulmuş. Ben bir Müslüman'ın öyle bir tarafa çekilip de, sadece ahiretle meşgul olduğunu görmedim.Her zaman misal veririm. Benim rahmetli annem gece yarılarından sabah namazına kadar taatte, ibadette idi. Ama gündüz de mutlak surette çalışmakta idi. Tertemiz bir insandı. Ben ona hayranım. Ama ibadette de doruk noktadaydı. İnanır mısınız, en müşkül konularımı oturur kendisi ile istişare ederdim. Onun dediği istikametten çıktığım zaman zarar ederdim, dediğini yaptığım zaman kâr ederdim. Hangi konuda olursa olsun vallahi isabet ederdi.Dünya malına meyletmek derken, kalpten onu çıkartmak gerekiyor. Kalbinden onu çıkartacaksın. Mustafa Hayri Hazretleri (rh.a) derdi ki, "Oğlum! Dünya servetinin yeri cebindir. Burası, yani kalbin ise, Allah'a aittir. Kalbe koydun mu gemi delinir. Gemi batar." Cenab-ı Hak buyurmuyor mu ki, "Ben bu aleme sığmam. Ama mümin kulumun kalbine nazar eder, oraya sığarım. Onun gönlüne bakarım." O halde her şeyi yerine koyacaksın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.