Mümin belâ anında belli olur
İbn-i Ata der ki: "Kulun gerçek mü'min olup olmadığı belâ ve ferahlıkla karşılaştığı anlarda belli olur. Ferahlık günlerinde şükredip belâ günlerinde sızlanan kimse, kulluk ve mü'minlik iddiasında yalancıdır"
05.01.2024 11:06:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
İmam Gazali hazretleri hastalığa sabır bahsinde şöyle anlatıyor:
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: "Bir gece hastalanıp da Allah'tan gelen acıya gönül hoşnutluğu ile katlanan kimse, anasından doğduğu gün gibi günahlardan arınır. O halde hasta olduğunuz zaman iyileşmeyi temenni etmeyiniz."
Dahhak der ki: "Her kırk gecede bir başına ya bir belâ ya bir keder veya bir musibet gelmeyen kimsenin hesabına, Allah katında hiçbir hayır yazılmaz."
Muaz ibn-i Cebel (r.a.) der ki: "Allah bir kulun başına bir hastalık verince sol yanındaki meleğe 'çek ondan kalemi', sağ yanındaki meleğe de 'bu kulumun hesabına yapageldiği amellerin en iyilerini yaz' diye talimat verir."
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Bir kul hastalanınca Allah ona iki melek göndererek 'bakın bakalım, kulum ne diyor' diye talimat verir. Eğer hasta 'Elhamdülillah' derse bu sözü melekler tarafından Allah'a ulaştırılır. -O, zaten bilir ya!- O zaman Allah buyurur ki: Bu kulumun eğer canını alırsam onu kesinlikle cennete yerleştireceğim ve eğer ona şifa verirsem etini daha semiz etlerle, kanını daha yarayışlı bir kanla değiştireceğim gibi günahlarını da muhakkak sileceğim."
İbn-i Ata (rahimehullahu aleyh) der ki: "Kulun gerçek mümin olup olmadığı belâ ve ferahlıkla karşılaştığı anlarda belli olur. Ferahlık günlerinde şükredip belâ günlerinde sızlanan kimse, (kulluk ve müminlik iddiasında) yalancıdır."
Eğer bir kimse bütün insanların ve cinlerin bilgisini nefsinde toplamış olsa da üzerine doğru belâ rüzgârı estiği zaman başına gelenlerden ötürü açıktan açığa şikâyet ederse, ilminin ve amelinin ona hiçbir faydası yoktur.
Nitekim bir hadis-i kudsî'de şöyle buyurulur: "Benim takdirime razı olmayanlar ve Benim verdiğime şükretmeyenler Benden başka bir rab arasınlar."
Vehb ibn-i Münebbih'in (rahimehullahu) anlattığına göre peygamberlerden biri elli yıl Allah'a ibadet etmiş. Allah da ona, "seni affettim" diye bildirmiş. Peygamber de bu bildiriye karşı, "Allah'ım, hiçbir günah işlemedim ki, neyimi affediyorsun" demiş.
Bunun üzerine Allah boyun damarlarından birine hızla atmasını emretmiş, Peygamber o gece uyuyamamış. Gün ağardığı zaman sabah meleği yanına gelince boyun damarının hızlı atışından ötürü çektiği rahatsızlıktan ona yakınmış. O zaman melek ona şöyle demiş: "Allah'ın sana diyor ki, elli senelik ibadetinin sevabı boyun damarından şikâyet etmenin günahını bile karşılayamaz."
(Mukaşefetü'l-Kulüb'den…)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: "Bir gece hastalanıp da Allah'tan gelen acıya gönül hoşnutluğu ile katlanan kimse, anasından doğduğu gün gibi günahlardan arınır. O halde hasta olduğunuz zaman iyileşmeyi temenni etmeyiniz."
Dahhak der ki: "Her kırk gecede bir başına ya bir belâ ya bir keder veya bir musibet gelmeyen kimsenin hesabına, Allah katında hiçbir hayır yazılmaz."
Muaz ibn-i Cebel (r.a.) der ki: "Allah bir kulun başına bir hastalık verince sol yanındaki meleğe 'çek ondan kalemi', sağ yanındaki meleğe de 'bu kulumun hesabına yapageldiği amellerin en iyilerini yaz' diye talimat verir."
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Bir kul hastalanınca Allah ona iki melek göndererek 'bakın bakalım, kulum ne diyor' diye talimat verir. Eğer hasta 'Elhamdülillah' derse bu sözü melekler tarafından Allah'a ulaştırılır. -O, zaten bilir ya!- O zaman Allah buyurur ki: Bu kulumun eğer canını alırsam onu kesinlikle cennete yerleştireceğim ve eğer ona şifa verirsem etini daha semiz etlerle, kanını daha yarayışlı bir kanla değiştireceğim gibi günahlarını da muhakkak sileceğim."
İbn-i Ata (rahimehullahu aleyh) der ki: "Kulun gerçek mümin olup olmadığı belâ ve ferahlıkla karşılaştığı anlarda belli olur. Ferahlık günlerinde şükredip belâ günlerinde sızlanan kimse, (kulluk ve müminlik iddiasında) yalancıdır."
Eğer bir kimse bütün insanların ve cinlerin bilgisini nefsinde toplamış olsa da üzerine doğru belâ rüzgârı estiği zaman başına gelenlerden ötürü açıktan açığa şikâyet ederse, ilminin ve amelinin ona hiçbir faydası yoktur.
Nitekim bir hadis-i kudsî'de şöyle buyurulur: "Benim takdirime razı olmayanlar ve Benim verdiğime şükretmeyenler Benden başka bir rab arasınlar."
Vehb ibn-i Münebbih'in (rahimehullahu) anlattığına göre peygamberlerden biri elli yıl Allah'a ibadet etmiş. Allah da ona, "seni affettim" diye bildirmiş. Peygamber de bu bildiriye karşı, "Allah'ım, hiçbir günah işlemedim ki, neyimi affediyorsun" demiş.
Bunun üzerine Allah boyun damarlarından birine hızla atmasını emretmiş, Peygamber o gece uyuyamamış. Gün ağardığı zaman sabah meleği yanına gelince boyun damarının hızlı atışından ötürü çektiği rahatsızlıktan ona yakınmış. O zaman melek ona şöyle demiş: "Allah'ın sana diyor ki, elli senelik ibadetinin sevabı boyun damarından şikâyet etmenin günahını bile karşılayamaz."
(Mukaşefetü'l-Kulüb'den…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.