‘Mezarımı belirsiz hale getir’
Hz. Ali vasiyetinde Hz. Hasan’a hitaben buyurdu ki: “Beni yaralayanı gör gözet. Bana verdiğin yemekten ona da ver, karnını doyur. Bana verdiğin sudan ona da ver, susuz bırakma. Kefenimde külfete düşme. Cenaze namazımı yedi tekbirle kıl, gömdükten sonra mezarımı belirsiz hale getir”
23.02.2025 11:30:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Ali'nin (a.s.) vasiyeti ile ilgili olarak İbn'ül-Esir der ki:
Oğulları Hasan ve Hüseyin'i çağırdı. Dedi ki: "İkinize de Allah'tan korkmanızı vasiyet ederim. Dünya size rağbet etse bile siz ona rağbet etmeyin, onu elde etmeye savaşmayın. Elinizden çıkan şey için ağlamayın. Gerçeği söyleyin, yetime acıyın, zalime düşman olun, mazluma yardımcı kesilin, Allah'ın Kitabındaki hükümlere göre hareket edin. Allah yoluna gittiniz diye sizi kınayan olursa aldırmayın."
Sonra Muhammed ibn'il-Hanefiyye'ye döndü de, "Kardeşlerine ettiğim vasiyeti belledin mi" diye sordu. O, "evet" dedi. Bunun üzerine, "Sana da aynı vasiyetlerde bulunuyorum, bir de kardeşlerinin hakkını gözetmeni, onları büyük saymanı dilerim; üzerinde çok büyük hakları vardır onların, emirlerinden dışarı çıkma" dedi. Sonra da Hz. Hasan ve Hüseyin'e, "Kardeşinizi size tavsiye ederim, o da sizin kardeşinizdir, o da babanızın oğludur, bilirsiniz ki babanız onu gerçekten de sever" bu yurdu.
Hz. Hasan'a, "Ey oğulcuğum" dedi, "Allah'tan korkmanı, namaz kılmanı, zekât vermeni, suçu bağışlamanı, öfkeni yenmeni, yakınlarını dolaşıp gözetmeni, bilgisize karşı hilmle muamele etmeni, din hükümlerini düşünüp taşınmanı, Kur'an'a bağlanmanı, civarında bulunanlarla hoş ve iyi geçinmeni, iyiliği emretmeni, kötülüğü men eylemeni, pis ve kötü işlerden çekinmeni vasiyet ediyorum" ve sözlerine şu sözleri de ekledi:
"Beni yaralayanı gör gözet. Bana verdiğin yemekten ona da ver, karnını doyur. Bana verdiğin sudan ona da ver, susuz bırakma. Kefenimde külfete düşme. Cenaze namazını yedi tekbirle (diğer bir rivayette beş tekbirle) kıl, gömdükten sonra mezarımı belirsiz hale getir." (Emirü'l-Mü'minin Ali'nin (a.s) vasiyetleri için Nehcü'l-Belaga, s.291-294, Abdülbaki Gölpınarlı terc. İmam Hasan'a (a.s) yazdıkları Vasiyetname, s.336-345).
Hz. Ali, vasiyetini tamamladıktan sonra vefatlarına kadar, "La ilahe illallah" sözünden başka bir söz söylemediler. Ramazan ayının yirmi birinci Cuma gecesi, gecenin üçte biri geçmişti ki vefat ettiler. Evde feryad yüceldi. Kûfeliler, Hz. Ali'nin vefat ettiğini anlayınca kadın, erkek, evin önünde toplandılar, feryada başladılar. Hz. Peygamber'in vefatlarında Medine ne hale döndüyse Hz. Ali'nin vefatlarında da Kûfe o hale döndü.
Hz. Ali'nin vefatından sonra Hz. Hasan, kardeşi Hz. Hüseyin'in yardımıyla babasını yıkadı. Muhammed ibn'ül-Hanefiyye su döküyordu. Abbas oğlu Abdullah yahut Ca'fer'in bulunduğunu da rivayet edenler vardır.
Techiz ve tekfinden sonra Hz. Hasan, namazını beş tekbirle kıldırdı. Altı, yedi, dokuz tekbirle kıldırdı diyenler de vardır. Gece yarısı götürüp Necef vadisinde Gariyy denen yere defnettiler, vasiyeti mucebince kabri belirsiz bir hale getirdiler. Hz. Ali, Ümeyyeoğulları'nla Haricilerin şerrinden bu çeşit vasiyette bulunmuştu, çünkü kabri eşip cesedi yakacaklarına dair bir söylenti duyulmaya başlamıştı.
Hz. Ali, Hakim'in "El-Müstedrik"de rivayet ettiği gibi katili İbn-i Mülcem hakkında, "Ona iyi muamelede bulunun, yaşarsam rey benimdir, dilersem suçunu bağışlarım; fakat ölürsem onu da derhal öldürün, Rabbimin indinde hesaplaşırım. Allah Elçisi'ni öldürmek isteyeni O, öldürtmüş, sonra da yakmalarını buyurmuştu, siz de ona öyle yapın" demişti.
Hz. Ali'nin defninden dönünce Hz. Hasan, Mülcemoğlu'nu huzuruna getirtti. Mülcemoğlu, İmam Hasan'a, "Allah'a ahdedeyim; beni bırak, gideyim, Muaviye'yi öldüreyim; çünkü ben Kâbe'de Allah'a and içtim, Ali ile Muaviye'yi öldürmedikçe ölmeyeyim dedim; eğer öldüremez de sağ kalırsam döner gelir, sana teslim olurum, dilediğini yap" dedi. Hz. Hasan, "imkânı yok" dedi ve bir kılıçla onu öldürdü. Halk, cesedini sürüyüp bir çukura götürdüler, ateşe vurup yaktılar.
Oğulları Hasan ve Hüseyin'i çağırdı. Dedi ki: "İkinize de Allah'tan korkmanızı vasiyet ederim. Dünya size rağbet etse bile siz ona rağbet etmeyin, onu elde etmeye savaşmayın. Elinizden çıkan şey için ağlamayın. Gerçeği söyleyin, yetime acıyın, zalime düşman olun, mazluma yardımcı kesilin, Allah'ın Kitabındaki hükümlere göre hareket edin. Allah yoluna gittiniz diye sizi kınayan olursa aldırmayın."
Sonra Muhammed ibn'il-Hanefiyye'ye döndü de, "Kardeşlerine ettiğim vasiyeti belledin mi" diye sordu. O, "evet" dedi. Bunun üzerine, "Sana da aynı vasiyetlerde bulunuyorum, bir de kardeşlerinin hakkını gözetmeni, onları büyük saymanı dilerim; üzerinde çok büyük hakları vardır onların, emirlerinden dışarı çıkma" dedi. Sonra da Hz. Hasan ve Hüseyin'e, "Kardeşinizi size tavsiye ederim, o da sizin kardeşinizdir, o da babanızın oğludur, bilirsiniz ki babanız onu gerçekten de sever" bu yurdu.
Hz. Hasan'a, "Ey oğulcuğum" dedi, "Allah'tan korkmanı, namaz kılmanı, zekât vermeni, suçu bağışlamanı, öfkeni yenmeni, yakınlarını dolaşıp gözetmeni, bilgisize karşı hilmle muamele etmeni, din hükümlerini düşünüp taşınmanı, Kur'an'a bağlanmanı, civarında bulunanlarla hoş ve iyi geçinmeni, iyiliği emretmeni, kötülüğü men eylemeni, pis ve kötü işlerden çekinmeni vasiyet ediyorum" ve sözlerine şu sözleri de ekledi:
"Beni yaralayanı gör gözet. Bana verdiğin yemekten ona da ver, karnını doyur. Bana verdiğin sudan ona da ver, susuz bırakma. Kefenimde külfete düşme. Cenaze namazını yedi tekbirle (diğer bir rivayette beş tekbirle) kıl, gömdükten sonra mezarımı belirsiz hale getir." (Emirü'l-Mü'minin Ali'nin (a.s) vasiyetleri için Nehcü'l-Belaga, s.291-294, Abdülbaki Gölpınarlı terc. İmam Hasan'a (a.s) yazdıkları Vasiyetname, s.336-345).
Hz. Ali, vasiyetini tamamladıktan sonra vefatlarına kadar, "La ilahe illallah" sözünden başka bir söz söylemediler. Ramazan ayının yirmi birinci Cuma gecesi, gecenin üçte biri geçmişti ki vefat ettiler. Evde feryad yüceldi. Kûfeliler, Hz. Ali'nin vefat ettiğini anlayınca kadın, erkek, evin önünde toplandılar, feryada başladılar. Hz. Peygamber'in vefatlarında Medine ne hale döndüyse Hz. Ali'nin vefatlarında da Kûfe o hale döndü.
Hz. Ali'nin vefatından sonra Hz. Hasan, kardeşi Hz. Hüseyin'in yardımıyla babasını yıkadı. Muhammed ibn'ül-Hanefiyye su döküyordu. Abbas oğlu Abdullah yahut Ca'fer'in bulunduğunu da rivayet edenler vardır.
Techiz ve tekfinden sonra Hz. Hasan, namazını beş tekbirle kıldırdı. Altı, yedi, dokuz tekbirle kıldırdı diyenler de vardır. Gece yarısı götürüp Necef vadisinde Gariyy denen yere defnettiler, vasiyeti mucebince kabri belirsiz bir hale getirdiler. Hz. Ali, Ümeyyeoğulları'nla Haricilerin şerrinden bu çeşit vasiyette bulunmuştu, çünkü kabri eşip cesedi yakacaklarına dair bir söylenti duyulmaya başlamıştı.
Hz. Ali, Hakim'in "El-Müstedrik"de rivayet ettiği gibi katili İbn-i Mülcem hakkında, "Ona iyi muamelede bulunun, yaşarsam rey benimdir, dilersem suçunu bağışlarım; fakat ölürsem onu da derhal öldürün, Rabbimin indinde hesaplaşırım. Allah Elçisi'ni öldürmek isteyeni O, öldürtmüş, sonra da yakmalarını buyurmuştu, siz de ona öyle yapın" demişti.
Hz. Ali'nin defninden dönünce Hz. Hasan, Mülcemoğlu'nu huzuruna getirtti. Mülcemoğlu, İmam Hasan'a, "Allah'a ahdedeyim; beni bırak, gideyim, Muaviye'yi öldüreyim; çünkü ben Kâbe'de Allah'a and içtim, Ali ile Muaviye'yi öldürmedikçe ölmeyeyim dedim; eğer öldüremez de sağ kalırsam döner gelir, sana teslim olurum, dilediğini yap" dedi. Hz. Hasan, "imkânı yok" dedi ve bir kılıçla onu öldürdü. Halk, cesedini sürüyüp bir çukura götürdüler, ateşe vurup yaktılar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.