Mevlid geceniz mübarek olsun
Bu gece idrak edeceğimiz Mevlid Kandili Peygamber Efendimizin dünyayı teşrifinin yıldönümüdür. Allah şefaatlerine nail eylesin. Ehl-i Beyt'ine komşu eylesin, hakiki manada Allah Resulünü sevenlerle bizi beraber eylesin
21.12.2015 00:00:00
Hülya CENK
Allah Teâla, "Ey Muhammed Biz Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik" (Enbiya: 107) ayetiyle Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa'yı "Rahmeten lil âlemin" olarak vasıflandırmıştır.
Bir kutsi hadiste, "Sen olmasaydın, Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım"" buyrulmuştur. Bu yüzden Peygamberimiz sebeb-i hilkattir, yani yaratılışın sebebidir.
Peygamberimizin seçilmiş sevilmiş olması Kuar'an-ı Kerim'de birçok ayette de geçer. O her haliyle diğer insanlardan farklıydı. O'ndaki bu üstün haller ve seçilmişlik İlahi himayenin sebebiyledir. Rabbimiz O'nu son nefesine kadar nazar-ı İlahi altında tutmuştur.
Peygamberimiz Rebiülevvel ayının 12. Pazartesi gecesi sabaha karşı dünyaya gelmiştir. (M. 570). Böylece Hz. Adem'den beri devam edegelen "peygamberlik nuru" sahibini bulmuştur. Babası Abdullah, Peygamberin doğumundan iki ay önce vefat etmiştir. Annesi Vehb kızı Amine, diğer kadınlar gibi eziyet çekmemiş hatta ağırlık bile hissetmemiştir. Hamileyken bir gece rüyasında tanımadığı bir kimse gelip "Sen âlemlerin hayırlısına hamilesin, doğduğunda adını Muhammed koy" diye ikazda bulunmuş; doğum anında da heybetli bir ses duyarak irkilmiştir. (Prof. Dr. Haydar Baş, Rahmeten lil Âlemin Hz. Muhammed).
Peygamberini çok seven Türk milleti de tarih boyunca yaşamını, kültür hayatını Peygamber sevgisiyle süslemiştir. Edebiyatımızda da o kadar çok eser veren sanatçılarımız vardır ki, Fuzuzli'ler, Süleyman Çelebiler, Arif Nihat Asya'lar? bu sevgiyi o kadar güzel anlatmışlardır ki kasideler, naatler, mevlitler yazmışlardır.
Bu yazımda 14. yy. şairlerimizden Süleyman Çelebi'nin 1409'da yazdığı Mevlid (Vesiletü'n-Necat) adlı eserinde Peygamberimizin doğumunu anlatan dizeleri ele alacağım.
"Âmine Hatun Muhammed anesi
Ol sadeften doğdu ol dür danesi."
Bu dizedeki "dürr" sözcüğünü biraz açmak istiyorum. "Dürr dane" inci tanesi anlamıyla Peygamberimizi kasteder. Tasavvufi şiirde inci, sedefin içinden çıkan tek ve iri inci anlamından hareketle mecazi olarak Hz. Muhammedi kast edecek şekiller de de kullanılır. İnciyi, Divan şiirinde anlamından dolayı benzetmelerde yer yer görürüz. Hatta şöyle bir hikayesi vardır. Nisan mevsiminde sahile çıkan sadef, midye gibi yapısıyla kapakçığını açarmış. O sırada karnına düşen nisan yağmurunun damlasını yutup denize dönermiş?
Divan şiirinde en çok sözü edilen ve tasavvurlarda yer alan kıymetli taş incidir. Bu kadar çok ilgi görmesinin sebebi, nisan yağmurunun sadefin içine düşmesi sonunda meydana geldiği şeklindeki inanış, rengi, parlaklığı ve yuvarlak şeklidir. Bu özelliklerinden dolayı ay, güneş, sevgili, âşık, çiçek, diş, gözyaşı, dua ile ilgili tasavvurlarda sık sık yer alır.
Şiir şöyle devam ediyor:
Çünki Abdullah'dan oldu hâmile
Vakt erişdi hefte vü eyyam ile
Hem Muhammed gelmesi oldu yakîn
Çok alametler belirdi gelmedin
Ol Rebiulevvel ayı nicesi
On ikinci gice isneyn gecesi
Ol gice kim doğdu ol hayrûl beşer
Anesi anda neler gördü neler
Dedi gördüm ol Habibin ânesi
Bir acep nur kim güneş pervanesi."
Aşağıda ise anlatılan şudur: Beyaz bir kuş kanadıyla Hz. Âmine'nin arkasını sıvazlamış kendisine beyaz bir kâse içinde şerbet sunmuşlardır. Şerbeti içtiğinde her yanını bir nur kaplamış ve Hz. Muhammed dünyaya gelmiştir.
"Geldi bir ak kuş kanâdiyle revan
Arkamı sıvadı kuvvetle heman."
Annesi "Etrafımda birçok hatun toplandı. Ne zaman ki Muhammed vücuda geldi baktım mübarek başını secdeye koydu ellerini kaldırdı, duada bulundu" şeklinde anlatıyor.
Şöyle Beytullaha karşı ol Resul
Yüz yere vurmuş ve secde kılmış ol
Kulağım ağzına verdim dinledim
Söylediği sözü ol dem anladım
Der ki ey Mevlâ yüzüm tuttum sana
Ya İlahi ümmetim vergil bana."
Yukarıdaki "Ya ilahi ümmetim vergil bana" dizesi de çok manidardır. Ümmetini hiçbir zaman unutmayan Rahmet Peygamberi doğduğu anda bile "ümmetim, ümmetim" demiştir.
Bu dizeleri yazan Süleyman Çelebi de Peygamber Efendimizin doğduğu anı ve mesajını kendi dilince çok güzel ifade etmiştir.
Farklı coğrafyalardan, ayrı ayrı renk ve ırktan değişik dilleri konuşan insanların İslam'a fevc fevc akın etmeleri O'nun bütün âleme geldiğini bir başka ifade ile mesajının evrensel olduğunu ifade eder. Bu yönüyle O, Rahmeten lil âlemindir. (Prof. Dr. Haydar Baş, Rahmeten lil Âlemin Hz. Muhammed).
Bugün idrak edeceğimiz Mevlid Kandili Peygamber Efendimizin dünyayı teşrifinin yıldönümüdür. Allah şefaatlerine nail eylesin. Ehl-i Beyt'ine komşu eylesin, hakiki manada Allah Resulünü sevenlerle bizi beraber eylesin.
Allah Teâla, "Ey Muhammed Biz Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik" (Enbiya: 107) ayetiyle Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa'yı "Rahmeten lil âlemin" olarak vasıflandırmıştır.
Bir kutsi hadiste, "Sen olmasaydın, Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım"" buyrulmuştur. Bu yüzden Peygamberimiz sebeb-i hilkattir, yani yaratılışın sebebidir.
Peygamberimizin seçilmiş sevilmiş olması Kuar'an-ı Kerim'de birçok ayette de geçer. O her haliyle diğer insanlardan farklıydı. O'ndaki bu üstün haller ve seçilmişlik İlahi himayenin sebebiyledir. Rabbimiz O'nu son nefesine kadar nazar-ı İlahi altında tutmuştur.
Peygamberimiz Rebiülevvel ayının 12. Pazartesi gecesi sabaha karşı dünyaya gelmiştir. (M. 570). Böylece Hz. Adem'den beri devam edegelen "peygamberlik nuru" sahibini bulmuştur. Babası Abdullah, Peygamberin doğumundan iki ay önce vefat etmiştir. Annesi Vehb kızı Amine, diğer kadınlar gibi eziyet çekmemiş hatta ağırlık bile hissetmemiştir. Hamileyken bir gece rüyasında tanımadığı bir kimse gelip "Sen âlemlerin hayırlısına hamilesin, doğduğunda adını Muhammed koy" diye ikazda bulunmuş; doğum anında da heybetli bir ses duyarak irkilmiştir. (Prof. Dr. Haydar Baş, Rahmeten lil Âlemin Hz. Muhammed).
Peygamberini çok seven Türk milleti de tarih boyunca yaşamını, kültür hayatını Peygamber sevgisiyle süslemiştir. Edebiyatımızda da o kadar çok eser veren sanatçılarımız vardır ki, Fuzuzli'ler, Süleyman Çelebiler, Arif Nihat Asya'lar? bu sevgiyi o kadar güzel anlatmışlardır ki kasideler, naatler, mevlitler yazmışlardır.
Bu yazımda 14. yy. şairlerimizden Süleyman Çelebi'nin 1409'da yazdığı Mevlid (Vesiletü'n-Necat) adlı eserinde Peygamberimizin doğumunu anlatan dizeleri ele alacağım.
"Âmine Hatun Muhammed anesi
Ol sadeften doğdu ol dür danesi."
Bu dizedeki "dürr" sözcüğünü biraz açmak istiyorum. "Dürr dane" inci tanesi anlamıyla Peygamberimizi kasteder. Tasavvufi şiirde inci, sedefin içinden çıkan tek ve iri inci anlamından hareketle mecazi olarak Hz. Muhammedi kast edecek şekiller de de kullanılır. İnciyi, Divan şiirinde anlamından dolayı benzetmelerde yer yer görürüz. Hatta şöyle bir hikayesi vardır. Nisan mevsiminde sahile çıkan sadef, midye gibi yapısıyla kapakçığını açarmış. O sırada karnına düşen nisan yağmurunun damlasını yutup denize dönermiş?
Divan şiirinde en çok sözü edilen ve tasavvurlarda yer alan kıymetli taş incidir. Bu kadar çok ilgi görmesinin sebebi, nisan yağmurunun sadefin içine düşmesi sonunda meydana geldiği şeklindeki inanış, rengi, parlaklığı ve yuvarlak şeklidir. Bu özelliklerinden dolayı ay, güneş, sevgili, âşık, çiçek, diş, gözyaşı, dua ile ilgili tasavvurlarda sık sık yer alır.
Şiir şöyle devam ediyor:
Çünki Abdullah'dan oldu hâmile
Vakt erişdi hefte vü eyyam ile
Hem Muhammed gelmesi oldu yakîn
Çok alametler belirdi gelmedin
Ol Rebiulevvel ayı nicesi
On ikinci gice isneyn gecesi
Ol gice kim doğdu ol hayrûl beşer
Anesi anda neler gördü neler
Dedi gördüm ol Habibin ânesi
Bir acep nur kim güneş pervanesi."
Aşağıda ise anlatılan şudur: Beyaz bir kuş kanadıyla Hz. Âmine'nin arkasını sıvazlamış kendisine beyaz bir kâse içinde şerbet sunmuşlardır. Şerbeti içtiğinde her yanını bir nur kaplamış ve Hz. Muhammed dünyaya gelmiştir.
"Geldi bir ak kuş kanâdiyle revan
Arkamı sıvadı kuvvetle heman."
Annesi "Etrafımda birçok hatun toplandı. Ne zaman ki Muhammed vücuda geldi baktım mübarek başını secdeye koydu ellerini kaldırdı, duada bulundu" şeklinde anlatıyor.
Şöyle Beytullaha karşı ol Resul
Yüz yere vurmuş ve secde kılmış ol
Kulağım ağzına verdim dinledim
Söylediği sözü ol dem anladım
Der ki ey Mevlâ yüzüm tuttum sana
Ya İlahi ümmetim vergil bana."
Yukarıdaki "Ya ilahi ümmetim vergil bana" dizesi de çok manidardır. Ümmetini hiçbir zaman unutmayan Rahmet Peygamberi doğduğu anda bile "ümmetim, ümmetim" demiştir.
Bu dizeleri yazan Süleyman Çelebi de Peygamber Efendimizin doğduğu anı ve mesajını kendi dilince çok güzel ifade etmiştir.
Farklı coğrafyalardan, ayrı ayrı renk ve ırktan değişik dilleri konuşan insanların İslam'a fevc fevc akın etmeleri O'nun bütün âleme geldiğini bir başka ifade ile mesajının evrensel olduğunu ifade eder. Bu yönüyle O, Rahmeten lil âlemindir. (Prof. Dr. Haydar Baş, Rahmeten lil Âlemin Hz. Muhammed).
Bugün idrak edeceğimiz Mevlid Kandili Peygamber Efendimizin dünyayı teşrifinin yıldönümüdür. Allah şefaatlerine nail eylesin. Ehl-i Beyt'ine komşu eylesin, hakiki manada Allah Resulünü sevenlerle bizi beraber eylesin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.