Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş:Milli Ekonomi Modeli'nde devlet sadece alan el değil, aldığından daha fazlasını verebilme kudretinde olan iradedir. Kapitalist modeller serbest piyasayı savunurken müdahale edilmeyen piyasaların kendi kendine dengeye geleceği kanaatindedir.
Keynes Modeli dahi, teoride, böyle bir dengenin varlığını kabul ederken spekülatif para talebinden dolayı bir kısım paranın piyasalarda bulunmayacağını ifade etmiştir. Oysa teorik olarak arz talepten büyük olduğu için üretim esnasında üretim faktörlerine ödenen paranın tamamı piyasada dolaşımda olsa bile piyasaların dengeye gelmesi mümkün değildir. Bu sebeple devletin emisyon hacmini genişletip sosyal projeler ile bu açığı kapatıp, tüketim ile üretimi dengelemek için, piyasalara müdahale etmesi gerekir. Milli Ekonomi Modeli'nde devlet sadece alan el değil, aldığından daha fazlasını verebilme kudretinde olan iradedir. Sosyal devlet yaklaşımı hem sosyal adaleti, hem de sürekli büyümeyi sağlamaktadır. Yani fakir bir insanı doğrudan desteklemek, dolaylı olarak sanayiciyi de desteklemektir.Kapitalist anlayışlar ise devleti, global sermayenin faizle sattığı parasını koruyan ve faiz gelirlerini karşılamak için halkından vergi toplayan bir irade konumuna getirmiştir. Oysa Milli Ekonomi Modeli'mizde devlet, vatandaşının emeğini yine halkına hizmet olarak sunan iradedir. İfade ettiğimiz üzere, sadece halkından topladığı vergileri değil, aynı zamanda emisyondan elde ettiği senyoraj gelirini de halkına hizmet olarak aktaracağı için, alan değil veren el konumunda bir devlet anlayışı Milli Ekonomi Modeli ile hayata geçirilmektedir. Serbest piyasa, kaynakların ve gelirlerin belli ellerde toplanmasından başka bir şey değildir. Piyasalar serbestlik adı altında birkaç global sermaye grubunun kontrolüne terk edilmektedir. Kapitalist anlayışın, hedefi belli bir azınlık grubun refahı olduğu için, serbest piyasa adı altında kaynakların ve elde edilen gelirlerin bu kesime aktarılmasını istemesi son derece normaldir. Bu tekelleşmenin önünde engel olarak devlet görüldüğü için devletin güçlenmesi ve piyasaları kontrol etmesi istenmemektedir.
Keynes Modeli dahi, teoride, böyle bir dengenin varlığını kabul ederken spekülatif para talebinden dolayı bir kısım paranın piyasalarda bulunmayacağını ifade etmiştir. Oysa teorik olarak arz talepten büyük olduğu için üretim esnasında üretim faktörlerine ödenen paranın tamamı piyasada dolaşımda olsa bile piyasaların dengeye gelmesi mümkün değildir. Bu sebeple devletin emisyon hacmini genişletip sosyal projeler ile bu açığı kapatıp, tüketim ile üretimi dengelemek için, piyasalara müdahale etmesi gerekir. Milli Ekonomi Modeli'nde devlet sadece alan el değil, aldığından daha fazlasını verebilme kudretinde olan iradedir. Sosyal devlet yaklaşımı hem sosyal adaleti, hem de sürekli büyümeyi sağlamaktadır. Yani fakir bir insanı doğrudan desteklemek, dolaylı olarak sanayiciyi de desteklemektir.Kapitalist anlayışlar ise devleti, global sermayenin faizle sattığı parasını koruyan ve faiz gelirlerini karşılamak için halkından vergi toplayan bir irade konumuna getirmiştir. Oysa Milli Ekonomi Modeli'mizde devlet, vatandaşının emeğini yine halkına hizmet olarak sunan iradedir. İfade ettiğimiz üzere, sadece halkından topladığı vergileri değil, aynı zamanda emisyondan elde ettiği senyoraj gelirini de halkına hizmet olarak aktaracağı için, alan değil veren el konumunda bir devlet anlayışı Milli Ekonomi Modeli ile hayata geçirilmektedir. Serbest piyasa, kaynakların ve gelirlerin belli ellerde toplanmasından başka bir şey değildir. Piyasalar serbestlik adı altında birkaç global sermaye grubunun kontrolüne terk edilmektedir. Kapitalist anlayışın, hedefi belli bir azınlık grubun refahı olduğu için, serbest piyasa adı altında kaynakların ve elde edilen gelirlerin bu kesime aktarılmasını istemesi son derece normaldir. Bu tekelleşmenin önünde engel olarak devlet görüldüğü için devletin güçlenmesi ve piyasaları kontrol etmesi istenmemektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.