Kalbi sahih olan zatlar, Hak Teâlâ'yı kalpten görür. Perdeler aralanır, semaların varlığı silinir. Hakk'ın Zât'ı kalır. O dem, himmetler yürür, sırlar yola revan olur
Ey iddiacı, iş iddia ile bitmez. Söylediğin şeylerin hiçbiri yerinde olmuyor. Her şeyin kendine has bir zamanı var. Dua için durumun müsait olması, konuşmak için hâlin olması gerekir. Sessizlik için de daha başka şey gerek. Ona nazar için hâl gerek. Ona karşı göz yummanın da, ayrı bir manası var. Nerede her şeyi yerli yerince yapan zatlar ki, onlarla sohbet edelim. Bu sözümüz, doğruların bulunmadığı manasına gelmez. Doğru iş tutanlar, her zaman mevcuttur; hatta zamana göre artar bile Onlar için ibadet her hâlde vaciptir. Nimeti gönderene şükür için ibadetten ayrılmazlar. Onlar her nimeti şükürle Çarşılar, taatle mukabele ederler.
Bu yol, sana helâlin azını almayı emreder. Bugün, içinde bulunduğun helâli azalt. Çoğaltırsan herkesin müşterek işi olan mubaha dalarsın; senin bir özelliğin kalmaz. Ona da dalınca, şüphelere girmen ihtimal dâhiline girer. Şüphelinin sonu ise, insanı harama iter. Haramın sonu ateştir.
Asıl zâhidlik, helâl işlerde kendini gösterir. Zaten haramda, herkes zâhid sayılır.
Her bakımdan kemal yolunu arayan zatın kalbine bazı varidat gelir. O varidatı almak kolay olmaz. Doğum anında, sancıların verdiği acı neticesi üstünü başını yırtan ananın hâline benzer. Akıl onu kolayca idrak edemez. O anda gelen sese dayanılmaz ve onun getirdiği vecde kolay tahammül edilmez.
Bizim hâlimiz, ilâhî vaadi intizardır. Halka karışır, dua ederiz, ama kalbimiz Hakk'a bağlıdır. O'nun vaadini gözetiriz. Ta onun fazilet taamını tadmcaya ve orada sebat buluncaya kadar hâlimiz böyle devam eder.
Hakk'ın arzusuna uyma bahsinde zafer umuyorsan, arzularını bırak, dileğini terk et. Sevginin şartı, şahsi iradeden ve arzudan geçmektir.
Hâlin yukarıda anlatıldığı gibi olursa, dilin söz ettikçe, kulakların ses aldıkça, gözlerin gördükçe ilâhî lütuflar ve keremler sana gelmeye başlar. Ve ruh âleminin temizlik haberi, meyveler ve cevherler hâlinde süzülür gelir. Hizmeti ve hizmetçileri bulursun. Her şey sana hizmet eder ve her şey seni över. Hak Teâlâ, senin iyiliğini bütün varlığa ilân eder.
Hak Teâlâ buyurdu: "Peygamber'in getirdiğini alınız, yasak ettiği şeylerden kaçınınız." (el-Haşr, 59/7)
Allah'ın ve Peygamber'in emirlerine yapışınız, onlarla amel ediniz. Bu yolda benlik davasına kapılmayınız. Hakk'ın emrine uyunuz. Bu yolda ben ve biz yok, Sen, Sen var. Evvel, âhir, zahir, bâtın, hep O.
Hak Teâlâ: "Sema ve yolcusuna yemin olsun ki!" buyurur.
Bu âyetteki sema malûm. Yolcusu da Peygamber (s.a.v) Efendimiz'dir.
Peygamber (s.a.v) Efendimiz, yedinci kat semaya kadar yükseldi ve Hak Teâlâ'yı baş gözü ile gördü. Kalbi ile bütün varlığı ile gördü. Ve Rabb'i ile orada kelâm etti. Peygamber (s.a.v) Efendimiz yükselmeden evvel yeryüzünde onu kalbi ile gördü. Çünkü kalbi sahih olan zatlar, Hak Teâlâ'yı kalpten görür. Perdeler aralanır, semaların varlığı silinir. Hakk'ın Zât'ı kalır. O dem, himmetler yürür, sırlar yola revan olur.
Ey iddiacı, iş iddia ile bitmez. Söylediğin şeylerin hiçbiri yerinde olmuyor. Her şeyin kendine has bir zamanı var. Dua için durumun müsait olması, konuşmak için hâlin olması gerekir. Sessizlik için de daha başka şey gerek. Ona nazar için hâl gerek. Ona karşı göz yummanın da, ayrı bir manası var. Nerede her şeyi yerli yerince yapan zatlar ki, onlarla sohbet edelim. Bu sözümüz, doğruların bulunmadığı manasına gelmez. Doğru iş tutanlar, her zaman mevcuttur; hatta zamana göre artar bile Onlar için ibadet her hâlde vaciptir. Nimeti gönderene şükür için ibadetten ayrılmazlar. Onlar her nimeti şükürle Çarşılar, taatle mukabele ederler.
Bu yol, sana helâlin azını almayı emreder. Bugün, içinde bulunduğun helâli azalt. Çoğaltırsan herkesin müşterek işi olan mubaha dalarsın; senin bir özelliğin kalmaz. Ona da dalınca, şüphelere girmen ihtimal dâhiline girer. Şüphelinin sonu ise, insanı harama iter. Haramın sonu ateştir.
Asıl zâhidlik, helâl işlerde kendini gösterir. Zaten haramda, herkes zâhid sayılır.
Her bakımdan kemal yolunu arayan zatın kalbine bazı varidat gelir. O varidatı almak kolay olmaz. Doğum anında, sancıların verdiği acı neticesi üstünü başını yırtan ananın hâline benzer. Akıl onu kolayca idrak edemez. O anda gelen sese dayanılmaz ve onun getirdiği vecde kolay tahammül edilmez.
Bizim hâlimiz, ilâhî vaadi intizardır. Halka karışır, dua ederiz, ama kalbimiz Hakk'a bağlıdır. O'nun vaadini gözetiriz. Ta onun fazilet taamını tadmcaya ve orada sebat buluncaya kadar hâlimiz böyle devam eder.
Hakk'ın arzusuna uyma bahsinde zafer umuyorsan, arzularını bırak, dileğini terk et. Sevginin şartı, şahsi iradeden ve arzudan geçmektir.
Hâlin yukarıda anlatıldığı gibi olursa, dilin söz ettikçe, kulakların ses aldıkça, gözlerin gördükçe ilâhî lütuflar ve keremler sana gelmeye başlar. Ve ruh âleminin temizlik haberi, meyveler ve cevherler hâlinde süzülür gelir. Hizmeti ve hizmetçileri bulursun. Her şey sana hizmet eder ve her şey seni över. Hak Teâlâ, senin iyiliğini bütün varlığa ilân eder.
Hak Teâlâ buyurdu: "Peygamber'in getirdiğini alınız, yasak ettiği şeylerden kaçınınız." (el-Haşr, 59/7)
Allah'ın ve Peygamber'in emirlerine yapışınız, onlarla amel ediniz. Bu yolda benlik davasına kapılmayınız. Hakk'ın emrine uyunuz. Bu yolda ben ve biz yok, Sen, Sen var. Evvel, âhir, zahir, bâtın, hep O.
Hak Teâlâ: "Sema ve yolcusuna yemin olsun ki!" buyurur.
Bu âyetteki sema malûm. Yolcusu da Peygamber (s.a.v) Efendimiz'dir.
Peygamber (s.a.v) Efendimiz, yedinci kat semaya kadar yükseldi ve Hak Teâlâ'yı baş gözü ile gördü. Kalbi ile bütün varlığı ile gördü. Ve Rabb'i ile orada kelâm etti. Peygamber (s.a.v) Efendimiz yükselmeden evvel yeryüzünde onu kalbi ile gördü. Çünkü kalbi sahih olan zatlar, Hak Teâlâ'yı kalpten görür. Perdeler aralanır, semaların varlığı silinir. Hakk'ın Zât'ı kalır. O dem, himmetler yürür, sırlar yola revan olur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025