Kur'an'ın ruhuna vâkıf olmak ancak zikrullah ile mümkündür. Bu hususu daha iyi anlayabilmemiz için, bizim bölgemizde "Toprak Nene" ismiyle maruf olan bir anamıza ait bir çok arkadaşın bildiği bir olayı anlatmak isterim. Özel bir konu ama, neticesini bilmekte de bir mahsur yok. Arkadaşın bir tanesini, durup dururken çağırdı. "Buyur nene" dedi. "Kadınla erkek bir arada ölürse, ikisini aynı yerde yıkayıp, bir mezara mı korlar?" dedi. O da dedi ki: "Hayır! İkisini ayrı yerde yıkarlar, ikisini ayrı mezara korlar." "Aptal! Ölüsü bir arada olmuyor da dirisi nasıl oluyor?" dedi. "Ölüsünü bir araya koymaya korkuyorsun da dirisini nasıl koyuyorsun?" Keramet bu. Allah şefaatinden ayırmasın! Hiç unutmam, ziyaretine gittim."Görüşmek istiyorum" dedim. "Sen görüştün, gerek yok" dedi. O esnada içimden geçirdim ki "Bu kadındır. Elini öpsem mi öpmesem mi?" Bana döndü ve "Ben, herifim herif" diye cevap verdi. Bunu şunun için anlattım. Kur'an'ın ruhuna vâkıf olmak, ancak Allah'a kulluk ve zikrullah ile mümkündür. Hiç bir şey anlamazsın manasından ama, seversin onu. Okursun ve halin öyle olur ki, Allah'ın bütün ayetlerinin emrettiklerini yaparsın, nehyettiklerinden kaçarsın. Yani senin hâlin de Kur'an'dan bir numune olur. Her zaman; "Allah'ın Sevgilinin sünneti canlı Kur'an'dır" diyorduk ya, o sünnetin bir misli de senin hâlin olur. Teslimiyet odur. "Sünnete ne gerek var" diyen alim geçinen cahilleredir bu sözüm.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.