Kur’an-ı Kerim okumanın faziletleri
İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın Kur'an okuyuşu çok meşhurdur
12.11.2023 08:15:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın Kur'an okuyuşu çok meşhurdur.
"İnsanlar içinde O'nun kadar güzel ve içten bir sesle Kur'an okuyan bir kimse yoktu."
Allah'ın ayetlerinin ne anlam ifede ettiğini şu duasında anlatmaktadır:
"Sen onu bir nur olarak indirdin; daha önce indirmiş olduğun kitapların koruyucusu-denetleyicisi, anlatmış olduğun tüm sözlerin en üstünü kıldın.
Onu, helalini haramından ayıran Furkan, hükümlerini, yasalarını açıklayan Kur'an, kulların için ayetlerini açıkladığın Kitap ve Peygamberin Muhammed (s.a.v.)'e indirdiğin vahiy olarak niteledin.
Onu dalalet ve cehalet karanlıklarında, uyanlarına yolu aydınlatan nur; doğrulama anlayışıyla dinleyenler için şifa; dili asla haktan sürçmeyen adalet ölçüsü; tanıklar için kanıtı sönmeyen hidayet nuru ve yolunu izleyenleri sapmaya karşı koruyan, koruması altına girenleri helak olmaktan kurtaran kurtuluş bayrağı kıldın."
İmam (a.s.) için Kur'an bir nurdur, temizlenme vesilesidir:
"Allah'ım! Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle ve Kur'an vasıtasıyla günahların ağırlığını üzerimizden indir; iyilerin güzel huylarını bize ver; bizi gece saatlerinde ve gündüzün uçlarında senin rızanı kazanmak için onu (Kur'an'ı) ayakta tutanları izlemeye muvaffak eyle.
Böylece bizi, onun temizlemesiyle tüm pisliklerden temizle; nuruyla aydınlanan ve arzulara kapılmayarak amelden geri kalmayanlardan eyle."
"Allah'ım! Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle ve Kur'an ile yoksulluğumuzu gider; rızkımızı bol et ve bizleri refaha kavuştur. Onunla, bizleri kınanmış huylardan ve kötü ahlaktan kaçındır; küfrün derin kuyusundan ve nifaka yol açan şeylerden koru ki, kıyamette bizleri Senin hoşnutluğuna ve cennetlerine götürsün; dünyada azabından ve sınırlarını aşmaktan korusun ve katındaki helalleri helal, haramları haram kabul ettiğimize tanık olsun."
KUR'AN İPİNE SARILMAK
Abdülmelik b. Mervan ve Velid b. Abdülmelik'in Kur'an-ı Kerim'e yönelik saygısızlıklarını ilgili bölümlerde yazmıştık. Bu halifeler döneminde saray âlimleri de farklı bir noktada değildi. Hal böyle iken, İmam Zeynelâbidin (a.s.) için Kur'an'a sahip çıkmak daha da önem arz ediyordu.
Onun için Kur'an hem Allah'a taşıyan bir yol, hem de sıkıntılar için bir sırdaştır:
"Doğu ve Batı arasında yaşayan bütün insanlar ölse bile, Kur'an benimle olduktan sonra asla korkuya kapılmam."
İmam Zeynelâbidin (a.s.), Kur'an ipine sarılmanın önemini her zaman dile getirmiştir.
İmam (a.s.) şöyle buyurmaktadır:
"Aman, Kur'an'a sarıl. Çünkü Yüce Allah cenneti, kendi eliyle bir tuğlası altından, bir tuğlası gümüşten olduğu halde yaratmıştır. Cennetin harcını misk, toprağını safran ve çakılını da inci kılmıştır.
Cennetin derecelerini Kur'an ayetlerinin sayısı kadar kılmıştır. Kim Kur'an'dan bir bölüm okursa, ona, "Oku ve yüksel "denilir. Kim de cennete girerse, peygamberlerin ve sıdıkların dışında ondan daha yüksek derecede bir kimse olmaz."
Onun Kur'an'ı anlatan ve halka sevdiren hitabeti, Kur'an-ı Kerim'in ilminin ve faziletinin, Ehl-i Beyt'in eteğinde öğrenileceğini halka kabul ettirmiştir.
ALLAH'A ŞÜKÜR HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
İmam Seccad (a.s.)'ın sahip olduğu her şey için şükür secdesi ettiği bilinmektedir:
"Şükür secdesine gider ve yüz kere "Elhamdülillah, şükran" derdi.
Sonra da şöyle derdi: "Ey hiçbir zaman kesilmeyen minnet ve lutuf sahibi! Kendisinden başka hiç kimsenin lutuflarını sayamadığı Rabbim! Ebediyen tükenmeyen cömertliğin sahibi! Ey Kerim, ey Kerim!"
Allah'ın nimetleri karşısında şükrünü edâ etmekten kendini daima âciz gören İmam Seccad (a.s.) şöyle buyurmaktadır:
"Allah'ım! Hiç kimse şükrünün bir aşamasının sonuna ulaşmaz ki, yeni bir şükrü gerektirecek bir ihsanı elde etmiş olmasın.
Yine ne kadar çaba sarf ederse etsin, hiçbir kimse Sana itaatte bir merhaleye ulaşmaz ki, lutuf ve ihsanın sebebiyle hak ettiği gibi Sana itaat etmiş olsun. Şu halde, en çok şükreden kulun bile, şükründen âciz; en çok ibadet eden kulun dahi, itaatinde yetersizdir."
Allah'ın maddî âlemde kullarına yaptığı ikramların hamdı hak-kında da şunları hatırlatmaktadır:
"Allah'ım! Hamd Sana mahsustur. Çünkü sabahı Sen bizim için yarıp çıkardın; gündüzün ışığından Sen bizi yararlandırdın; rızıkların aranacağı yerleri Sen bize öğrettin; bela ve afetlerden Sen bizi korudun.
Böylece, biz ve tüm şeyler, gök ve yer ve onlarda bulunan canlı, cansız, hareketli, hareketsiz, havada yükselen, yer altında gizli bulunan her şey, Senin olduk.
Senin yed-i kudretinde, mülkünün ve saltanatının kapsamına girdik." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
"İnsanlar içinde O'nun kadar güzel ve içten bir sesle Kur'an okuyan bir kimse yoktu."
Allah'ın ayetlerinin ne anlam ifede ettiğini şu duasında anlatmaktadır:
"Sen onu bir nur olarak indirdin; daha önce indirmiş olduğun kitapların koruyucusu-denetleyicisi, anlatmış olduğun tüm sözlerin en üstünü kıldın.
Onu, helalini haramından ayıran Furkan, hükümlerini, yasalarını açıklayan Kur'an, kulların için ayetlerini açıkladığın Kitap ve Peygamberin Muhammed (s.a.v.)'e indirdiğin vahiy olarak niteledin.
Onu dalalet ve cehalet karanlıklarında, uyanlarına yolu aydınlatan nur; doğrulama anlayışıyla dinleyenler için şifa; dili asla haktan sürçmeyen adalet ölçüsü; tanıklar için kanıtı sönmeyen hidayet nuru ve yolunu izleyenleri sapmaya karşı koruyan, koruması altına girenleri helak olmaktan kurtaran kurtuluş bayrağı kıldın."
İmam (a.s.) için Kur'an bir nurdur, temizlenme vesilesidir:
"Allah'ım! Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle ve Kur'an vasıtasıyla günahların ağırlığını üzerimizden indir; iyilerin güzel huylarını bize ver; bizi gece saatlerinde ve gündüzün uçlarında senin rızanı kazanmak için onu (Kur'an'ı) ayakta tutanları izlemeye muvaffak eyle.
Böylece bizi, onun temizlemesiyle tüm pisliklerden temizle; nuruyla aydınlanan ve arzulara kapılmayarak amelden geri kalmayanlardan eyle."
"Allah'ım! Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle ve Kur'an ile yoksulluğumuzu gider; rızkımızı bol et ve bizleri refaha kavuştur. Onunla, bizleri kınanmış huylardan ve kötü ahlaktan kaçındır; küfrün derin kuyusundan ve nifaka yol açan şeylerden koru ki, kıyamette bizleri Senin hoşnutluğuna ve cennetlerine götürsün; dünyada azabından ve sınırlarını aşmaktan korusun ve katındaki helalleri helal, haramları haram kabul ettiğimize tanık olsun."
KUR'AN İPİNE SARILMAK
Abdülmelik b. Mervan ve Velid b. Abdülmelik'in Kur'an-ı Kerim'e yönelik saygısızlıklarını ilgili bölümlerde yazmıştık. Bu halifeler döneminde saray âlimleri de farklı bir noktada değildi. Hal böyle iken, İmam Zeynelâbidin (a.s.) için Kur'an'a sahip çıkmak daha da önem arz ediyordu.
Onun için Kur'an hem Allah'a taşıyan bir yol, hem de sıkıntılar için bir sırdaştır:
"Doğu ve Batı arasında yaşayan bütün insanlar ölse bile, Kur'an benimle olduktan sonra asla korkuya kapılmam."
İmam Zeynelâbidin (a.s.), Kur'an ipine sarılmanın önemini her zaman dile getirmiştir.
İmam (a.s.) şöyle buyurmaktadır:
"Aman, Kur'an'a sarıl. Çünkü Yüce Allah cenneti, kendi eliyle bir tuğlası altından, bir tuğlası gümüşten olduğu halde yaratmıştır. Cennetin harcını misk, toprağını safran ve çakılını da inci kılmıştır.
Cennetin derecelerini Kur'an ayetlerinin sayısı kadar kılmıştır. Kim Kur'an'dan bir bölüm okursa, ona, "Oku ve yüksel "denilir. Kim de cennete girerse, peygamberlerin ve sıdıkların dışında ondan daha yüksek derecede bir kimse olmaz."
Onun Kur'an'ı anlatan ve halka sevdiren hitabeti, Kur'an-ı Kerim'in ilminin ve faziletinin, Ehl-i Beyt'in eteğinde öğrenileceğini halka kabul ettirmiştir.
ALLAH'A ŞÜKÜR HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
İmam Seccad (a.s.)'ın sahip olduğu her şey için şükür secdesi ettiği bilinmektedir:
"Şükür secdesine gider ve yüz kere "Elhamdülillah, şükran" derdi.
Sonra da şöyle derdi: "Ey hiçbir zaman kesilmeyen minnet ve lutuf sahibi! Kendisinden başka hiç kimsenin lutuflarını sayamadığı Rabbim! Ebediyen tükenmeyen cömertliğin sahibi! Ey Kerim, ey Kerim!"
Allah'ın nimetleri karşısında şükrünü edâ etmekten kendini daima âciz gören İmam Seccad (a.s.) şöyle buyurmaktadır:
"Allah'ım! Hiç kimse şükrünün bir aşamasının sonuna ulaşmaz ki, yeni bir şükrü gerektirecek bir ihsanı elde etmiş olmasın.
Yine ne kadar çaba sarf ederse etsin, hiçbir kimse Sana itaatte bir merhaleye ulaşmaz ki, lutuf ve ihsanın sebebiyle hak ettiği gibi Sana itaat etmiş olsun. Şu halde, en çok şükreden kulun bile, şükründen âciz; en çok ibadet eden kulun dahi, itaatinde yetersizdir."
Allah'ın maddî âlemde kullarına yaptığı ikramların hamdı hak-kında da şunları hatırlatmaktadır:
"Allah'ım! Hamd Sana mahsustur. Çünkü sabahı Sen bizim için yarıp çıkardın; gündüzün ışığından Sen bizi yararlandırdın; rızıkların aranacağı yerleri Sen bize öğrettin; bela ve afetlerden Sen bizi korudun.
Böylece, biz ve tüm şeyler, gök ve yer ve onlarda bulunan canlı, cansız, hareketli, hareketsiz, havada yükselen, yer altında gizli bulunan her şey, Senin olduk.
Senin yed-i kudretinde, mülkünün ve saltanatının kapsamına girdik." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.