İnsan olarak nefsani duyguların mümessili olmamız münasebetiyle 12 ayın içerisinde işlediğimiz, hatalar, veballer, günahlar var. Onları da oruç tertemiz yapıyor. Farz orucu bu ayda tutuyorsun. Kur'an-ı Kerim bu ayda inmiş, insan bu ayda temizleniyor. Kur'an'ın gösterdiği caddede yürüdüğünde insan bu ayda arınıyor. Nefsani tezkiyeler oluyor. İnsan, kendi kendini terbiye ediyor. Hz. Musa bile, "Ya Rabbi! Senin için oruç tuttum" dediğinde Cenab-ı Hak, "Oruçla nefsini temizledin" buyuruyor. Bazen biz, sohbetlerimizde "İbadet, imanın ispatıdır" diyoruz ya, bu söz, kendimize ait bir söz değildir. Oruç, onun için çok mühim bir ibadettir. "Efendim, ben bunu beceremiyorum." İlk aşamasından başlarsın. İnşallah, kademe kademe bu noktaya da gelirsin. İnsanın hidayet üzere olması zaten kurtulmasının asıl sebebidir. Dünyaya kul olmak için geldiğini bilen insan eğer varlık sebebini, istikametini, hidayetini kaybederse, Allah muhafaza eylesin, o bütün hayatını boşa geçirmiş demektir. Onun için Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak, Peygamberine: "O halde seninle beraber tövbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol" (Hûd; 11/112) buyuruyor. Peygamber Efendimiz (sav), "Beni Hud suresi kocattı" buyuruyor. Allah bize "kullukta olun" diyor. Kullukta olabilmek için de istikamet üzere, hidayet üzere olmamız lazımdır.Nitekim ayet-i kerimede, "Ancak Sana ibadet ederiz, ancak Senden yardım isteriz. Bizi doğru yola ilet" (Fatiha sûresi, ayet: 5-6) buyuruluyor. Yani "sırat-ı müstakim" üzere olmaktır, doğru yol üzere olmaktır, kulluk. Buradaki nükte, bir kulun harama yaklaşmadan, kalp kulvarında Cenab-ı Hakk'ın rızasını kazanmaya gayret etmesi, bu yolda yürümesidir. Yani, kul kalben Cenab-ı Hakk'a yürürken, zahir planda da, bu dünyasında onu akamete mahkum edecek hareketlerden, davranışlardan, bakışlardan, konuşmalardan uzak olmasıdır. İstikamet budur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.