Herhalde bu kadarı için "tesadüftür" diyemezsiniz... Türk Askerini Irak'ta Lejoner yapmak için General Jones'in Ankara'da "hatır turları" yaptığı saatlerde, PKK şehir eylemlerine başlayacağını açıkladı.
Peki bu ne anlama geliyor? İki kareden ibaret ama aslında tek bir fotoğrafın parçaları olarak gözüken şey şu;
"Irak'a asker göndermezseniz başının PKK ile fena halde derde girer."
PKK fobili Ankara'yı bu mesaj görünen o ki, tek başına iknaya yetecek. Daha şimdiden beyaz bayraklar havalarda uçuşuyor. Ankara'dan hızı alamayan Jones geçtiğimiz günlerde "ABD siz olmaz" diyen Birinci Ordu Komunatınıda, ziyaretlerinden mahrum bırakmıyor!
Yarış "Amerikalılarla birlikte" olma yarışı... Ama hiç kimse şu soruyu sormuyor.
Niçin Amerika'nın Irak'a Türk Askerini götürme çabaları artmışken PKK, vites değiştiriyor?
PKK bu eylemlerin Türk Askerini Irak'a çekeceğini bilmeyecek kadar amatör mü?
Asıl önemlisi ise şu... PKK'yı yönlendirenlerle Irak'ı işgal edenler arasında bir bağ, bir irtibat mı var?
Açıkçası bu soruyu sormakta ve kuşkular taşımakta her halde çok haklıyız. PKK'yı terör örgütü tanımladığı iddia ettiği halde, örgütle dağlarda piknik yapanlar herhalde bizler değiliz.
PKK üst düzey yöneticileriyle Amerikalılar arasındaki görüşmeler sır değil. Belki bu günlerde o fotoğrafları unutanlar, unutmak isteyenler olabilir biz bir hatırlatma katkısında bulunalım. Eğer istiyorlarsa devletin gizli arşivlerine gitmeden o mutluluk resimlerini yazılı basının ilgili sayfalarından görebilirler...
Bu noktada insanın aklına şu soruda gelmiyor değil...
Her memleket meselesini Washington'a bağlama alışkanlığındaki Ankara, PKK konusunuda Amerika'ya havale ettide bizim haberimiz mi yok? Eğer böyle ise ülkenin "kontrollü bir tasfiye" sürecine girdiğinin kabulü dışında başka birşey söylemek mümkün değil!!!
ABD sonuçtan emin!
Irak'a asker gönderilmesine PKK kartına bağlamak sürecindeki Washington görünen o ki sonuçtan da son derece emin. Bu nasıl oluyor da böyle oluyor sorusunu bir kalem geçerek şunu da söyleyelim. Washginton aynı anda Kıbrıs kartını da açmaktan çekinmiyor. ABD'nin özel temsilcisi Wetson, Avrupa Birliği için tarih istiyorsanız Kıbrıs sorununu çözmelisiniz! diyor. Aynı düğüme Süleymaniye baskınının mimarı Donald Rumsfeld'de Washginton'dan dahil oluyor:
"Irak'a asker gönderen masaya oturur. Bizimle ve Irak Geçici Konseyi ile çalışma fırsatına sahip olur".
Rumsfeld bu sözleri daha önceden açıklanmayan, ani Ortadoğu gezisi için Amerikadan ayrıldığı sırada sarf ediyor. Pentagon'un Şahini her ne kadar burnundan kıl aldırmamaya çalışsada ilk kez "masada birlikte olmaktan" bahsediyor. Bu haliyle de Beyaz Saray'ın içinde bulunduğu sıkıntılı duruma tercüman oluyor.
ABD yönetiminin ger geçen gün kendi kamu oyu tarafından hedef haline gelmesi, azalan halk desteği Şahinleri köşeye sıkıştırırken Patronları da harekete geçiriyor. Kısa bir zaman öncesine kadar "BM'i tasfiye edeceğiz" diyen Bush, şimdi yeni bir karar tasarısı sunarak dünyayı işin içine çekmeye çalışıyor. Rumsfeld'in baskın Ortadoğu ziyareti de bu yeni atraksiyonu bölge ayağını oluşturuyor. Washington işler daha da kötüye gitmeden, ipin ucu iyice kaçmadan elindeki tüm kartları açma hevesinde.
Piyangodan Türkiye'nin talihine çıkan şey se, PKK...
İşte Rumsfeld'in açıklamaları, Jones'in Türkiye turları, Kuzey Irak'ta terörü temizleyeceğiz fiskosu, ve nihayet PKK'nın ateşkes sona erdi söylemi aynı tornadan çıkmış senaryonun birer ayakları olarak önümüzde duruyor.
Türkiye'nin hakkını kim koruyacak?
Amerika PKK terörü ile Türkiye'yi teslim almaya çalışırken her halde Ankara'nın es geçtiği şu soruyu sormaya, sağduyulu kamuoyu olarak hakkımız var.
ABD PKK terörünün bitmesi (yetmez), Kürt Devleti kurulmayacağı konusunda yazılı bir garanti veriyor mu?
Hatta bu Kürt Devleti sorusunu sadece Irak için değil, Türkiye içinde sormalıyız. Çünkü tehdit bu kadar ciddi ve güncel hale gelmiştir.
Korkarım bu temel soruya olumlu bir cevap alma imkanı yok. Öyleyse Ankara'nın da Washington'a güvenmesi için hiç bir sebep yok. Gerçi bunun tam tersi için en az on sebebi aynı ansa saymak mümkün ama, hiç bir şey yokmuş gibi kulağımızın üstüne yatmaya nasıl ve ne zamana kadar devam edeceğiz.
"ABD bizimle" mesajı içerde güç kazanmanın temel yöntemi haline gelmiş, getirilmişse bu mantık ve psikoloji içinde Washginton'la acaba nasıl pazarlık yapılacak. Türkiye'nin hakkını hukukunu kim koruyacak?
Gerçekten tarihi günlerden geçiyoruz.
Peki bu ne anlama geliyor? İki kareden ibaret ama aslında tek bir fotoğrafın parçaları olarak gözüken şey şu;
"Irak'a asker göndermezseniz başının PKK ile fena halde derde girer."
PKK fobili Ankara'yı bu mesaj görünen o ki, tek başına iknaya yetecek. Daha şimdiden beyaz bayraklar havalarda uçuşuyor. Ankara'dan hızı alamayan Jones geçtiğimiz günlerde "ABD siz olmaz" diyen Birinci Ordu Komunatınıda, ziyaretlerinden mahrum bırakmıyor!
Yarış "Amerikalılarla birlikte" olma yarışı... Ama hiç kimse şu soruyu sormuyor.
Niçin Amerika'nın Irak'a Türk Askerini götürme çabaları artmışken PKK, vites değiştiriyor?
PKK bu eylemlerin Türk Askerini Irak'a çekeceğini bilmeyecek kadar amatör mü?
Asıl önemlisi ise şu... PKK'yı yönlendirenlerle Irak'ı işgal edenler arasında bir bağ, bir irtibat mı var?
Açıkçası bu soruyu sormakta ve kuşkular taşımakta her halde çok haklıyız. PKK'yı terör örgütü tanımladığı iddia ettiği halde, örgütle dağlarda piknik yapanlar herhalde bizler değiliz.
PKK üst düzey yöneticileriyle Amerikalılar arasındaki görüşmeler sır değil. Belki bu günlerde o fotoğrafları unutanlar, unutmak isteyenler olabilir biz bir hatırlatma katkısında bulunalım. Eğer istiyorlarsa devletin gizli arşivlerine gitmeden o mutluluk resimlerini yazılı basının ilgili sayfalarından görebilirler...
Bu noktada insanın aklına şu soruda gelmiyor değil...
Her memleket meselesini Washington'a bağlama alışkanlığındaki Ankara, PKK konusunuda Amerika'ya havale ettide bizim haberimiz mi yok? Eğer böyle ise ülkenin "kontrollü bir tasfiye" sürecine girdiğinin kabulü dışında başka birşey söylemek mümkün değil!!!
ABD sonuçtan emin!
Irak'a asker gönderilmesine PKK kartına bağlamak sürecindeki Washington görünen o ki sonuçtan da son derece emin. Bu nasıl oluyor da böyle oluyor sorusunu bir kalem geçerek şunu da söyleyelim. Washginton aynı anda Kıbrıs kartını da açmaktan çekinmiyor. ABD'nin özel temsilcisi Wetson, Avrupa Birliği için tarih istiyorsanız Kıbrıs sorununu çözmelisiniz! diyor. Aynı düğüme Süleymaniye baskınının mimarı Donald Rumsfeld'de Washginton'dan dahil oluyor:
"Irak'a asker gönderen masaya oturur. Bizimle ve Irak Geçici Konseyi ile çalışma fırsatına sahip olur".
Rumsfeld bu sözleri daha önceden açıklanmayan, ani Ortadoğu gezisi için Amerikadan ayrıldığı sırada sarf ediyor. Pentagon'un Şahini her ne kadar burnundan kıl aldırmamaya çalışsada ilk kez "masada birlikte olmaktan" bahsediyor. Bu haliyle de Beyaz Saray'ın içinde bulunduğu sıkıntılı duruma tercüman oluyor.
ABD yönetiminin ger geçen gün kendi kamu oyu tarafından hedef haline gelmesi, azalan halk desteği Şahinleri köşeye sıkıştırırken Patronları da harekete geçiriyor. Kısa bir zaman öncesine kadar "BM'i tasfiye edeceğiz" diyen Bush, şimdi yeni bir karar tasarısı sunarak dünyayı işin içine çekmeye çalışıyor. Rumsfeld'in baskın Ortadoğu ziyareti de bu yeni atraksiyonu bölge ayağını oluşturuyor. Washington işler daha da kötüye gitmeden, ipin ucu iyice kaçmadan elindeki tüm kartları açma hevesinde.
Piyangodan Türkiye'nin talihine çıkan şey se, PKK...
İşte Rumsfeld'in açıklamaları, Jones'in Türkiye turları, Kuzey Irak'ta terörü temizleyeceğiz fiskosu, ve nihayet PKK'nın ateşkes sona erdi söylemi aynı tornadan çıkmış senaryonun birer ayakları olarak önümüzde duruyor.
Türkiye'nin hakkını kim koruyacak?
Amerika PKK terörü ile Türkiye'yi teslim almaya çalışırken her halde Ankara'nın es geçtiği şu soruyu sormaya, sağduyulu kamuoyu olarak hakkımız var.
ABD PKK terörünün bitmesi (yetmez), Kürt Devleti kurulmayacağı konusunda yazılı bir garanti veriyor mu?
Hatta bu Kürt Devleti sorusunu sadece Irak için değil, Türkiye içinde sormalıyız. Çünkü tehdit bu kadar ciddi ve güncel hale gelmiştir.
Korkarım bu temel soruya olumlu bir cevap alma imkanı yok. Öyleyse Ankara'nın da Washington'a güvenmesi için hiç bir sebep yok. Gerçi bunun tam tersi için en az on sebebi aynı ansa saymak mümkün ama, hiç bir şey yokmuş gibi kulağımızın üstüne yatmaya nasıl ve ne zamana kadar devam edeceğiz.
"ABD bizimle" mesajı içerde güç kazanmanın temel yöntemi haline gelmiş, getirilmişse bu mantık ve psikoloji içinde Washginton'la acaba nasıl pazarlık yapılacak. Türkiye'nin hakkını hukukunu kim koruyacak?
Gerçekten tarihi günlerden geçiyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021




















































































