Yahya -aleyhisselâm- yanıbaşında oğlunun atıldığı kuyuyu görememiş lakin; Yusuf'un gömleğinin kokusunu kilometrelerce öteden duyabilmişti. Demek ki; her türlü bilgi, Cenâbı Hakk'ın dilemesi ile olmaktadır. Erenlerin ilmi, şereflidir. Mûsâ aleyhisselâm, Hızır aleyhisselâm ile karşılaşınca:- Sana öğretilen ilimden bana da belletmen şartıyla sana uyayım mı? demiştir. Bu söz, ledünnî ilmin derecesini göstermeye yeter. Hazret-i Musâ -aleyhisselâm-'ın bu talebi, bize, gerektiği kadar zâhir ilim öğrenmenin yanında hakikat ilmini aramanın lüzumunu anlatmaktadır. Her velinin kelâmı başkadır. Zira herkes, kendi makâmına göre konuşur.* * *Bir gece Ebu Hasan Harakânî -kuddîse sirruh:- Bu gece falan sahrada vurgun vuruyorlar, şu kadar kişiyi de yaraladılar, diyerek etrafındakileri ikaz eder. Durumu soruşturduklarında, söylenen şeyin aynıyla gerçekleştiğini anladılar.Yine o gece, Ebu Hasan Harakânî hazretlerinin oğlunun kafasını kesip, eşiğinin önüne attılar. Ebu Hasan hazretllerinin inkar etmekte olan hanımı, oğlunun kesik başıyla karşılaşınca feryadı bastı ve:- Fersah fersah uzakta olanı haber verip de oğlunu öldürüyorlar, kapısının önüne atıyorlar da haberin olmuyor?! Bu nasıl evliyalık, bu nasıl yücelik?..Ebu Hasan Harakânî hazretleri büyük bir tevazu, teslimiyet ve vakarla:- Evet hanım, dediğin doğrudur. Biz o eşkiyaları gördüğümüzde gözümüzdeki perde kaldırılmıştı; oğlumuzu katlettikleri vakit ise perdeyi tekrar çekmişlerdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.