Evliyaullahtan bir zat, Üç aylarda oruçlu olduğu halde talebeleriyle birlikte bir şehre gitmek için yola çıkmıştı Şehre yaklaştıklarında akın akın insanların kendilerini karşılamak üzere yollara döküldüklerini gördüler. Mübarek zat, hemen çıkınından kuru ekmeğini çıkararak ağzına attı. Bunu gören ahali, - Biz de bu zatı, âlim bir veli bilirdik, Bütün evliyalar nafile oruç tutarken bu adam Üç aylar orucunu tutmuyor. Böyle birisinun hiç takvası olur mu?Diyerek dağıldılar. Talebeleri yaptığı davranışın sebeb-i hikmetini sorduklarında, - O kadar insanın bizim için yollara döküldüğünü gördüğümde kalbime kibir ve büyüklenme gelmesinden korktum, onların gözünden düşüp nefsimi aşağılatmak için bunu yaptım. Şunu da biliniz ki, nafile orucu bozup da bir gün yeniden tutmak mümkün ama, kibir insana bir kere musallat oldu mu, maazallah dönüşü yoktur geriye... Kalbime kibir yerleşerek Allahü teâlânın gazabına sebep olsaydım, hâlim ne olurdu, dedi. Osmanlı'nın alimlere hürmeti Yavuz Sultan Selim Han, Mısır'ı fethettikten sonra, İstanbul'a geri dönüyordu. Adana civarına geldiklerinde, şiddetli yağmur yağmış, ortalık çamur içinde kalmıştı. Birkaç gece o havalide konakladıktan sonra, yola çıktılar. İlim adamlarına son derece kıymet veren Yavuz, yanı başında devrin büyük ilim adamlarından Kemal Paşazade ile beraber gidiyorlardı. Bir ara İbni Kemal'in atı tökezleyerek ayağından sıçrayan çamur, Yavuz'un üzerine bulaştı. Bu tökezleme esnasında, hem Yavuz'dan ileri geçmiş olmasından, hem de üzerini pislemiş olmasından İbni Kemal korktu. Bu hadise karşısında Yavuz Sultan Selim adamlarına, - Bana yeni bir kaftan getirin ve bu elbisemin üzerindeki çamurları da sakın temizlemeyin! Âlimlerin atının ayağından sıçrayan çamur benim indimde muhteremdir. Ben öldüğüm zaman bu kaftanımı, kefenimle beraber sarın, dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.