Beddua yerine dua...
Ma'rûf-ı Kerhi Hazretleri bir gün talebelerini toplar Dicle kenarındaki hurmalıklara çekilir sohbet ederler. Bu esnada nehirden bir kayık geçer. İçinde birkaç bıçkın genç. Hem içki içerler, hem şarkı söylerler. Bir ara hepten şirazeden çıkar, naralar atarlar. Talebeler bu edepsizliğe çok bozulur. Hatta içlerinden bazıları- Ah şu kayık bir devrilse de günlerini görseler, derlerArdarda patlayan kahkahalardan ders yapılamaz olunca Hazret o yana döner. Ellerini açar ve;- Ya Rabbi, Sen bu kullarını dünyada neşelendirdiğin gibi ahirette de neşelendir. Onlara hidayet ve istikamet nasip eyle, der.İşte tam o sıra gençlerden biri sahildeki sohbetin farkına varır, arkadaşlarını uyarır. Hazreti görünce derlenir toparlanırlar. Hatta sazlarını kırar, destileri suya atarlar. Mahcup mahcup gelir, Hz. Mar'uf'un ellerine kapanırlar. O günden sonra sohbetin müdavimlerinden olurlar.Oyuncak satın almakSırrîyi Sekâtî anlatıyor: Bir bayram günü hazreti Ma'rûf'u hurma toplarken gördüm ve;- Bunları ne yapacaksın?diye sordum.O da;- Şu çocuğu ağlarken gördüm ve niçin ağladığını sordum. Bana yetim olup anne ve babasının olmadığını, arkadaşlarının yeni elbiseleri ve oyuncakları olup kendisinin olmadığını söyledi. Şimdi bunları toplayıp satacağım, ağlamayıp oynaması için ona oyuncak satın alacağım, dedi.Bunun üzerine;- Bu işi bana bırak, deyip çocuğu alıp götürdüm. Yeni güzel elbiseler ve oynaması için bir oyuncak aldım. Çocuk o zaman memnun oldu. Bundan sonra kalbime bir nur geldi, kalbim parladı ve hâlim bambaşka oldu."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.