Yeni bir yıla girdiğimiz şu günlerde gerek yayın organlarında, gerekse bireysel olarak bizler iyi veya kötü, detaylı veya üstünkörü bir geçmiş muhasebesi yaparız, yapıyoruz. Nefsi muhasebem bende kalsın, biz siyasete bakalım.Evet, her ne kadar Devlet Bahçeli "AKP içindeki bir kaosun Türkiye'ye zarar vereceğini" açıklasa da, Sakarya'da bir savcının, CHP'li bir vekilin yaptığı bir konuşmayı iktidarı yıpratmaya yönelik suç unsuru saysa da, ben gücümün yettiğince iktidarın çıkmazlarını, gaflarını, çaresizliklerini anlatıp, ülkeyi AKP'den kurtarma gayretine devam edeceğim.AKP'nin Türk siyasetine (artık yenilik mi dersiniz, ucube mi dersiniz) kattığı özelliklerden biriside üslup, daha doğrusu sokak üslubu. Biraz daha Türkçe söylersek argo söylem ve hitaplar. Erdoğan ve ekibi hemen hemen her konuda çok değişik çıkışlar sergilediler. Kurumlara olsun, kişilere olsun, olaylara olsun argo tabir edilen yorum ve hitaplarda bulundular. İşin garibi bu hitaplar (çoğu kendisine de olsa) vatandaşın hoşuna gitti, sahiplendi. Şöyle bir kaçını hatırlayalım bu siyasetteki yeni tarzı!* R. T. E; 2004 yılı Mart ayında Türkiye'yi ziyarete gelen Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'e ne kadar maaş aldığını sormuş sonrasında şu açıklamayı yapmıştı: "Schröder'e ne kadar maaş aldığını sordum. 15 bin Euro alıyormuş. Bizimki ise 3 bin küsur Euro. Ticaret yapmasam bu maaşla geçinemem" diyor.* 2005. Tayyip Bey halka sesleniyor. Vatandaşın elinde; "Satılık böbrek var" dövizi. Başbakan ne diyor; "Kusura bakma sakatatçı dükkanı değil burası" Vatandaşın, Başbakanı "sakatatçı" zannettiğini sanmıyorum.* 2006'da anası ağlayan köylüyü Sayın Erdoğan'ın "Hadi ananı al git buradan" diyerek yolcu ettiğini hatırlıyorsunuz zaten.* Bir gazeteci daha içeri alsalar 100 olacak tutuklu sayısı ama şu an 99'da sayı. Ya Erdoğan ne düşünüyor gazeteciler hakkında; "Ne kadar az yazarsanız ülke o kadar huzur bulur. Geçmişte bir köşe yazarı haftada bir ya da iki kez yazardı. Ama şimdi her gün..." (Aralık 2009) Ayrıca; "Köşe yazarları her istediğini yazamaz. Patron gerekirse kusura bakma sana burada yer yok demelidir. Herkes çizgisini bilsin. Köşe yazarlarını uyarmak zorundayım. Maaşını ödediğin yazara hâkim ol!" (2010 Şubat AKP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında)* 2010 yılı Mayıs ayında Zonguldak'ta 30 madencinin hayatını kaybetmesi üzerine şu ifadeleri kullanmıştı Sayın Erdoğan: "Üzüntümüz büyük. Ama bu bölgenin insanı bu tür olaylara alışık... Bu mesleğin kaderinde bu var."* 3 Haziran 2011 tarihinde Ankara'da gösteri yaparken polis tarafından kalçası kırılan bayan için "kız mıdır, kadın mıdır bilemem" şeklindeki hitabı saflığının bir işaretiydi sanırım. * "Şu söyledikleri lafa bak. Hükümet, Kandil ile anlaşıyormuş. Edep, edep. İddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir. Eğer bunu ispat edemezseniz, bu şerefsizliktir, bu alçaklıktır." (Yorum yok!)* CHP "Başbakan SPK'ya baskı yapıyor". Erdoğan; "SPK'ya talimatım yok. İspat edemeyen alçaktır, şerefsizdir." * 2004 yılı. B. Arınç TBMM başkanı ve Nisan ayındayız. 23 Nisan davetiyelerine niçin eşinizin adını yazdırmadınız" diye bir soru geliyor. Cevap Sayın Erdoğan'ı aratmayacak cinsten; "Bunun karşılığı, şeyini şey ettiğimin şeyidir. Bunu bana tekrar niye soruyorsunuz"* İdris Naim Şahin. İç işleri bakanı. BDP üyesi Prof. Dr. Büşra Ersanlı tutuklanıyor. Bakın bakan ne diyor bu tutuklamaya; "Profesör hanımefendinin 80 öncesi gençlik yıllarına bakın. Akrabalarının kim olduğunu, eniştesinin tutuklu olduğunu göreceksiniz."Hükümetin gafları mı dersiniz, ucube mi dersiniz, yoksa kültür düzeyi mi dersiniz bilmem ama Ömer Dinçer ile Kemal Unakıtan'ın yeri bir başka bu tabloda. Ömer Dinçer 2010 yılı Mayıs ayında, Zonguldak'ta grizu faciasında hayatını kaybeden madenciler için "Madencilerimin bedeninde herhangi bir yanık yoktu, güzel öldüler" açıklamasını yapmıştı. Aynı bakan UNESCO toplantısında "atanamamış öğretmenler diye uyduruk bir sorun çıkardılar" diye konuşurken o güne kadar yirmiye yakın öğretmen adayı intihar etmişti. Hakları için mücadele eden, direnen Tekel işçilerine ise "Ülkemizde bu şartlarda çalışacak çok insan var" postasını koymuştu.*Kemal Unakıtan ise 2003 yılı Eylül ayında PETKİM'in özelleştirilmesine karşı çıkanlara karşı "Ülkenin işgal altına girdiğini söylüyorlar. Gelsinler işgal etsinler!" demişti. Yine Tekel'i satarken sanki babasının malıymış gibi "Babalar gibi satarız" çıkışını yapmıştı. Aynı Unakıtan TÜPRAŞ'ı düdüğe benzetmiş. Parayı verenden hiçbir şeyini esirgemeyeceğini açıklamıştı. Hele SEKA'nın satılması konusundaki eleştirilere verdiği cevabın sözlükte tarifi yok; "Stratejik yer imiş. Ne stratejisi, önemli olan müşteri bulmak. Müşteri gece gelsin, pijamayla çıkarım karşılarına. Seviyorum bu işleri arkadaş."Hükümetin paketçi bakanı Beşir Atalay ise Van depremi sonrası adeta hükümetin Türkiye'de "evcilik oyunu" oynadığını açıkladı. Millet can derdindeyken bakın Bakan ne dedi; 29 Ekim'de Van Depremi sonrası insanlar enkaz altında kurtarılmayı bekleyerek can verirken ülke dışından gelmek isteyen arama kurtarma ekiplerinin kabul edilmemesini şu sözlerle açıklıyordu: "Hangi ülkeler hemen aradı, yardım gönderme teklifinde bulundu, elimizde listeler var. Tabii öncelikle kendi potansiyelimizi görmek amacıyla arama kurtarma yardım ekipleri bekletildi."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025